BATMAN (AA) - YILMAZ EKİNCİ/AZİZ ASLAN - Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) soruşturması kapsamında tutuklu olan dönemin Batman Emniyet Müdürlüğü Çevik Kuvvet Şube Müdürü Tufan Rudarlı hakkında 3 kez ağırlaştırılmış müebbet istemiyle dava açıldı.

Batman Cumhuriyet Başsavcılığınca Rudarlı hakkında hazırlanan iddianame, 2. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edildi. İddianamenin girişinde, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) hakkında detaylı bilgiye yer verilerek, örgütün, elebaşı Fetullah Gülen'in adı ile anıldığı belirtildi.

İddianamede, terör örgütü mensupları ve örgüt sempatizanlarının, kendilerini belirsiz şekilde "hizmet hareketi", "camia" ve nadiren de "cemaat" olarak isimlendirdiği, bu yöntemle örgütün amacını gizlediği, masum gösterilmesine yönelik bir algı çalışması yaptığı vurgulandı.

Örgütün kurucusu ve elebaşı Fetullah Gülen'in, üyeleri tarafından "kainat imamı", "kutsal insan", "büyük efendi", "metafizik alemle ve öbür tarafla istişare etme özelliği olan", "Mehdi", "Mesih", "kutsal kişi", "muhterem", "hoca efendi" sıfatlarıyla ifade edildiği belirtilen iddianamede, örgüt elebaşısının verdiği kararı sorgulama anlamına gelecek her düşünce, eylem veya tavrın kuvvetle ezildiği, Gülen'in ve ona bağlı diğer yöneticilerin tüm talimatlarının, aklın da ötesinde bir kutsiyet kazandırılarak uygulandığına dikkat çekildi.

Örgütün Gülen tarafından 1965 yılından itibaren oluşturulmaya başlandığı, 1971 askeri muhtırası sonrası müstakil kimlik kazanarak dini, ekonomik, sosyal ve siyasi olarak örgütlendiği aktarılan iddianamede, bu teşkilat içerisindeki kişilerin kendilerini "camia" veya "hizmet hareketi" olarak da adlandırdığı bildirildi.

Örgütün, demokratik hukuk devletinin özelliklerini ortadan kaldırmak amacıyla kurulmuş en geniş ve en büyük katılımlı silahlı terör örgütlenmesi olduğuna işaret edilen iddianamede, "Amaçlarını gerçekleştirmek için silahlı terör örgütlerini kullanabilen kiralayan, devletin silahlı unsurlarını emelleri için kullanabilen, devlet kademelerindeki silahlı güçler aracılığı ile operasyonel sonuçlar elde edebilen bir örgütlenmedir." denildi.

- Örgütün siyasi ve askeri casusluk yapması

FETÖ'nün işlediği suçlardan ve en önemli faaliyetlerinden birinin de siyasi ve askeri casusluk olduğu belirtilen iddianamede, örgütün dış ülkelere yaranmak, yabancı ülkelerden destek sağlamak, onların nezdinde vazgeçilmez bir güç ve yer edinebilmek için Türkiye Cumhuriyeti'ne ve devleti yöneten siyasal iktidara karşı casusluk suçlarını örgütlü şekilde birden çok kez işlediği aktarıldı.

İddianamede, örgütün devletin gizli kayıtlarına ulaştığı, gizli toplantıları dinleme cihazları ile dinlediği ve devletin gizli görüşmelerinin yapıldığı kriptolu cep telefonlarını usulsüz şekilde dinlediği kaydedilerek, örgütün elde ettiği bilgileri devleti ve hükümeti zor durumda bırakmak için itibarsızlaştırmak amacıyla sosyal paylaşım sitelerinde, medya organlarında yayınladığı ifade edildi.

Örgütün çıkarına aykırı hareket edilmesini engellemek için hükümete ve kamu görevlilerine nasıl davranmaları gerektiğini öğretmeye çalıştığı belirtilen iddianamede, şunlar yer aldı:

"17 Aralık 2013 sonrası 'şok ses' kayıtları denilerek bir plan dahilinde örgütün emniyet ve diğer kamu idarelerindeki kadroları üzerinden temin ettiği ses kayıtlarını değiştirip yayınlatarak toplumun değişik ve geniş kitlelerini ikna etmeye çalışmıştır. Basın kuruluşları aracılığı ile haber yaptırılıp ülke genelinde hükümet ve kamu görevlilerinin tartışılır hale gelmesini sağlamıştır. Örgüt, belli bir program ve sistem içerisinde bu ses kayıtlarını hükümet ve devlet aleyhine yayarak yıpratma amaçlı faaliyet yürütmüştür. Ankara İl Jandarma Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürlüğünde çalışan örgüt mensubu kamu görevlilerinin 7 MİT görevlisini 'uyuşturucu madde ticareti önleme dinlemesi' adı altında dinledikleri ve fiziki takip yaptıkları tespit edilmiştir."

FETÖ'nün nihai amacının Anayasal düzeni değiştirmek olduğu, bu amaca ulaşmak için her yolun meşru sayıldığı, terör örgütünün amacına ulaşmak için azami ölçüde gizliliğe riayet ettiği kaydedilen iddianamede, şüphelinin terör örgütünün hiyerarşisi içerisinde yer alarak örgütün nihai amacını içselleştirdiği, örgüt ile organik bağ kurduğu, terör örgütüyle arasında karşılıklı güven ilişkisi doğduğu aktarıldı.

- Personeline "askere karşılık vermeyin" talimatı

Ülke çapında darbe girişiminin bertaraf edilmesi için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Binali Yıldırım ile diğer devlet büyüklerinin çağrıları üzerine ülkenin dört bir tarafında halkın harekete geçtiğine dikkat çekilen iddianamede, şunlara yer verildi:

"Yasal mevzuatı gereği bu tarz saldırıları bertaraf etmekle yükümlü bulunan şüphelinin (Tufan Rudarlı) 'Burada ne arıyorsunuz? Asker çok ciddi, itiraz edeni vuruyormuş, bombalıyormuş, şubeye geri dönün, ortalık karışırsa karşılık vermeyin' şeklinde görevli polis memurlarına talimat vermiş olmasının terör örgütü adına ByLock programında belirtilen şekilde yapılan çağrılara uyarak hareket ettiği, örgüt çağrısında belirtildiği gibi direnenlerin direncini kırmak için telkinde bulunarak, direnen kamu görevlilerinin terör örgütünün emir ve talimatları doğrultusunda direncini kırdığı anlaşılmıştır."

İddianamede, Rudarlı hakkında "Almış olduğu taltif sayısının yüksek olduğu değerlendiriliyor." ifadelerine yer verildi.

- 3 kez ağırlaştırılmış müebbet istemi

İddianamede, Tufan Rudarlı hakkında, "Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etmek", "Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etmek" ve "Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etmek" suçlarından 3 kez ağırlaştırılmış müebbet ile "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan da 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası isteniyor.

AA