Doç. Dr. Murat Kayacan

Doç. Dr. Murat Kayacan

Allah kimleri sever?

Hıristiyan camiada, “Tanrı sevgidir, O’nun oğlu (yani Hz. İsa insanlara Baba’nın) yani hâşâ Allah’ın sevgisini getirmiştir. İncil de sevgi kitabıdır. Son zamanlarda “sadece kullarını seven tanrı” telakkisi Müslümanlar arasında da yaygınlaştı. Allah’ın kullarını sevdiği vurgusu “kullarını yakan tanrı vurgusu”nun çokluğu dikkate alındığında güzel bir gelişme. Sözgelimi Taraf Gazetesi yazarı Ahmet Altan’ı ateistliğe yönlendiren şey de “gazaplı tanrı telakkisi” olmuş: “Benim Allahım öyleydi, severdi beni, onu kızdırdığımda bile severdi, ben de onu severdim, korkmazdım hiç ya da diyelim babamdan korktuğum kadar korkardım, daha fazla değil. Ne garip beni Allah’ın olmadığına dindarlar inandırdı, öyle bir Allah anlattılar ki benim Allah’ıma hiç benzemiyordu, öfkeli, kızgın, gazaplıydı anlattıkları, cezalandırıyordu.”
Allah’ın kullarını severken onlardan ne beklediği göz ardı edilirse o zaman kendini dindar sanıp aslında dinin emirlerine mesafeli duruşu meşrulaştırma gibi bir sorun da ortaya çıkmakta. Bu sorundan kurtulmak için, Kur'an-ı Kerim bize sevilen failler ile sevilmeyen failler ve eylemleri konusunda yol göstererek yardımcı olmakta.
Allah’ın tevbe edenleri, temizlenenleri (Bakara, 2: 222), dürüstleri (Bakara, 2: 195), kulluk bilinciyle hareket edenleri (Âl-i İmran, 3: 76) güzel davranışta bulunanları (Âl-i İmran, 3: 134), sabredenleri (Âl-i İmran, 3: 146) iyi davrananları (Âl-i İmran, 3: 148), kendisine dayanıp güvenenleri (Âl-i İmran, 3: 159), iyilik edenleri (Maide, 5: 13), adil olanları (Maide, 5: 42), (haksızlıktan) sakınanları (Tevbe, 9: 4), (ahdi bozmaktan) kaçınanları (Tevbe, 9: 7) ve kendi yolunda kenetlenmiş bir yapı gibi saf bağlayarak savaşanları sever (Saff, 61: 4).
Ne var ki Yaratıcımız; küfürde ve günahta ısrar edenleri (Bakara, 2: 276), kâfirleri (Âl-i İmran, 3: 32; Rum, 30: 45), zalimleri (Âl-i İmran, 3: 57, 140; Şura, 42: 40), kendini beğenen ve daima böbürlenip duranları (Nisa, 4: 36; Lokman, 31: 18; Hadid, 57: 23), hainliği meslek edinmiş günahkârları (Nisa, 4: 107), (haksızlığa uğrayanlar hariç) kötü sözün açıkça söylenmesini (Nisa, 4: 148), bozguncuları (Maide, 5: 64; Kasas, 28: 77), bozgunculuğu (Bakara, 2: 205), sınırı aşanları (Maide, 5: 87), israf edenleri (Araf, 7: 31), haddi aşanları (Araf, 7: 55), büyüklük taslayanları (Nahl, 16: 23), şımarıkları (Kasas, 28: 76) ve aşırıları (Bakara, 2; 190) sevmez.
İnsanlar Allah hakkında zanlarına tabi olurlar ve öylece bir hayat sürerlerse ya dünyada ya da ahirette ya da her ikisinde birden “karşılığını” görürler. Vahye tabi olanlar ise yukarıda belirttiğimiz Allah’ın sevdiği ve sevmediği fiileri dikkate alıp, kulluk bilinciyle dolu bir hayatı tercih ederler. Ve onlar Allah’ın sevgisine mazhar olup, ahirette saadete erenlerden olmayı umabilirler. Yakîn varken zanlarına göre hareket edenler ise kurtuluşa eremezler. Zanlarına tabi olanların vahiyle örtüşen tavırlarını tebrik eder, “kurtulanlardan” olmaları için dua ederiz. Ömürlerini tamamlamalarının ardından ise söylenecek söz –Taha Kıvanç’ın 28 Ağustos 2001 tarihli yazısında bıçaklanarak hayatını kaybeden Üzeyir Garih için söylediği gibi- ahirette “dinlerince” dinlenmeleridir.
Not: Tüm okurlarımın Ramazan ayının bereketli geçmesini ve bu ayın Müslümanlara ve tüm insanlığa hayır getirmesini temenni ediyor ve ayrıca Pakistan’daki sel nedeniyle hayatlarını kaybeden Müslümanlara rahmet, sağ kalanlara da metanet diliyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.