ÖZGÜR KUŞAK-NESİL

‘Dilin söylemedikleri, kalemin yazmadıkları kalbin en ağır yüküdür!’

Müminler olarak gözetmemiz gereken önemli değerlerden biri de sıla-i rahimdir . Sıla-i rahim; ailemizle, akrabalarımızla, komşularımızla güzel ilişkiler kurmaktır. Onlarla bağlarımızı koparmamaktır. Sevinçlerini ve hüzünlerini paylaşmaktır.

Bu görevini imkanı olanlar ziyaret ederek yapmakta , imkanı olmayanlarda teknolojinin imkanından yararlanarak telefonla konuşarak, mesajlaşarak yapmakta.

Sıla-i rahim görevini yerine getirmede kuşaklar arasında farklılıklar var. İlk ve orta kuşak bu konuda hassas ve yerine getirmeye çalışmaktadırlar. Bayram olur, kandil olur, cenaze olur bu kuşak arar, sorar, görevini yapar. Fakat son kuşağın (…kuşak) çoğunluğu bu görevini yapmıyorlar. Benim yakınlarımda bu gibilerin çok olacağını hiç tahmin etmemiştim.

Son yıllarda kuşaklara çeşitli harfler verilerek adlandırılmaktalar. Ben bu harfleri kullanmaya imtina ediyorum. Özellikle son kuşaktan bazıları kendilerini temsil eden … harf ile anılmaktan nefret etmekte. Kendilerini dışladığımız eleştirisini yapmaktalar. Aslında kendi kendilerini toplumdan dışlamakta, ayrışmaktalar. Bunu toplumun değer yargılarından uzaklaşarak, terk ederek yapmaktadırlar.

Memleketimizde son kuşaktan (…kuşak) çoğunluğu bayram olur, kandil olur, akrabayı, eşi, dostu, komşuyu aramaz, sormaz, tebrik etmezler. Her işe vakit bulurlar bu işlere vakit bulamazlar. Bu görevi ailelerde hep büyükler yapar.

Bu hep büyüklerin görevi mi? Bunlar özgür kuşak, canı isterse yapar, istemezse yapmazlar. Tercih hakları var, bunlar zamanın özgür çocuklarıdır. Kimsenin kendisine karışmasını istemezler. Bunların daha önemli işleri var, onlar çok meşgul. Bunların ülkesine çağ atlatacak büyük projeleri, işleri var, onlar çok meşgul. Onlar Dünyayı kurtaracaklar.

Evlerine akraba, eş, dost bayramlaşmaya, misafirliğe gelir bazıları odalarından çıkmazlar. Bilgisayarları, telefonları, medyaları var. Kendi işleri hiç bitmez. Bunların daha önemli işleri var, onlar çok meşgul.

Gitmesi gereken yere gitmezler, telefon açarlar. Telefon açmaları gereken durumda kısa mesaj yazarlar. Mesaj yazmaları gereken durumda onu bile yapmazlar. Bunların daha önemli işleri var, onlar çok meşgul.

Gitmelerine, aramalarına, sormalarına, yazmalarına ne gerek var? Ailede bunu yapan büyükleri var. O nesil tükenince ne olacak? Kimler gidecek, gelecek, arayacak, soracak?

Bunlar şunu da düşünmüyorlar, ’ sağ olsun bu akrabamız, bu yakınımız benim anne, babamı, büyüğümü aradı, hatırını sordu, bayramını, kandilini kutladı, bende kendisine karşı görevimi yapmalıyım’ demiyorlar.

Bunların anaları, babaları, büyükleri bunlara bu görevlerini, eksiklerini hatırlatmıyorlar. Çocuğunu karşısına alıp,’ oğlum!, kızım! Falan akrabamız, yeğenimiz, yakınımız her bayramda, kandilde bizi arıyor soruyorlar sen neden bizi arayanların bayramlarını, kandillerini tebrik etmiyorsunuz?’ demiyorlar. Kendileri arandığında memnun oluyorlar, arayanı memnun etmiyorlar. Onların evlatları özgür ve değerli. Onlar evlatlarına üff diyemezler. Belki de söylemeye korkuyorlardır. Bu hata, eksiklik o kuşak kadarda o kuşağın anne ve babalarınındır.

Bu toplum nereye gidiyor? Uzaya mı, doğuya mı, batıya mı? Eğer yazacak vaktimiz olsa, yüzlerce değil binlerce yanlışımız, eksiğimiz var. Allah bu toplumdan huzuru çekti aldı. İşin özeti pekte huzurlu ve mutlu değiliz.

Bayram gelmiş neyime anam garibem
Kan damlar yüreğime anam garibem
Yaralarım sızlıyor anam garibem
Gülmek benim neyime anam anam garibem

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.