Şükürsüzlük Yoksulluğun En Ağırıdır

Sosyal medya çağındayız. Herkesin elinde bir telefon, her sokakta bir mikrofon. Kimileri haber yapıyor, kimileri ise adeta yangına körükle gidiyor. Özellikle son dönemde sokak röportajları, toplumda huzursuzluk üretmek için kullanılan bir araca dönüştü.

Bir bakıyoruz: Eline mikrofonu alan kişi, vatandaşa doğrudan ülkeyi kötülemeye açık sorular soruyor. Cevaplar manipüle ediliyor, başlıklar provoke edici. En çok duyduğumuz cümle ise şu: “Açız, geçinemiyoruz.”

Peki gerçekten öyle mi?

Bu soruyu cevaplarken sosyal medyaya değil, sahaya bakmak lazım. Ben Türkiye’nin dışına çıktım. Afrika’da, Kenya’da, Çad’da; Orta Doğu’da, Mısır’da ve savaşın darmadağın ettiği Suriye’de bulundum. Oralarda gözümle gördüğüm manzara, kalbime kazındı.

Afrika’da insanlar suya ulaşmak için kilometrelerce yürüyor. Günde bir öğün yemek yiyebilen çocuklara, biz bir tabak pirinç verdiğimizde gözleri ışıldıyor. Ne sosyal yardım var, ne elektrik, ne devlet. Yalnızca hayatta kalma mücadelesi var.

Oralardaki manzaradan sonra Türkiye’ye dönünce şunu açıkça söyleyebiliyorum: Bu ülkede açlıktan ölen yok. Yardım mekanizmaları işliyor. Devlet de var, sivil toplum kuruluşları da var, hayırsever milletimiz de var. Elbette hayat pahalı. Elbette herkes bolluk içinde yaşamıyor. Ama kimse çöpten ekmek toplayarak hayatta kalmaya mecbur değil.

Bizim yaşadığımız sıkıntı çoğu zaman geçim sıkıntısı değil, gönül sıkıntısı. Şükür eksikliği. Sosyal medya ile her gün başkasının hayatına bakıp kendi nimetimizi küçük görme hali. Her şeyimiz var ama huzurumuz yok; çünkü sabır yok, kanaat yok.

Bugün sosyal medyada özgürce “özgür değiliz” diyen insanlar var. Bu bile başlı başına bir çelişki. Asıl mesele özgürlük değil, farkındalık.

Her yurtdışı dönüşümde, bu toprağın kıymetini bir kez daha anlıyorum. Vatanımı seviyorum. Bayrağımı görünce gözlerim doluyor. Çünkü o bayrağın dalgalanmadığı topraklarda neler yaşandığını gördüm. Ve en önemlisi, her defasında bir cümle içimde yankılanıyor:
"Şükürsüzlük, yoksulluğun en büyüğüdür."

Rabbim bu millete göz doygunluğu, gönül ferahlığı ve nimetlerin kıymetini bilen bir kalp nasip etsin.

“Andolsun, eğer şükrederseniz elbette size (nimetimi) artırırım; ama nankörlük ederseniz, şüphesiz azabım çok şiddetlidir.”
(İbrahim Suresi, 7)

Rabbim bize; her nimetin farkında olmayı, her zorlukta sabretmeyi, her kolaylıkta da şükretmeyi nasip eylesin.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.