Prof. Dr. Ramazan Altıntaş

Prof. Dr. Ramazan Altıntaş

Stokçuluk: “İhanet-i Vataniyyedir”

Dinimizde birey ve toplumların aleyhine olabilecek her türlü kötü ve çirkin davranış yasaklanmıştır. Toplumsal hayatta uyumu bozan en önemli etkenlerden birisi de piyasalarda meydana getirilen sun’i dalgalanmalardır. Böylesi hareketler, arz-talep dengesini altüst etmekle kalmaz, ekonomik açıdan gelir düzeyi düşük olan kimselerin aleyhine işleyebilecek durumlar ortaya çıkarabilir. Bu duruma sebep olanlar, kişisel menfaat ve mutluluklarını topluma zarar verecek bir temel üzerinde yükseltmeyi alışkanlık haline getirdiklerinden dolayı, iyi bir mü’min olamazlar. Hz. Peygamberin tanımına göre; Müslüman, müslümanın elinden ve dilinden zarar görmeyen kimsedir. Bu sebeple iyi bir Müslümandan,  kişisel çıkarı için toplumun çıkarlarını tehlikeye atacak girişimlere tevessül etmemesi beklenir.

İslam, alın terini, emeği ve helâl kazancı övmüş, aksi olan her türlü haksız kazancı da yasaklamıştır. Bunun için ticaretle uğraşan her Müslüman,  toplumsal istikrarı bozan ve fiyatların yükselmesine yol açan, özellikle toplumda dar gelirli kesimin aleyhine işleyebilecek ve toplum gemisini zaafa uğratacak “karaborsacılıktan/stokçuluktan” uzak durmalıdır. Hz. Peygamberin ifadesiyle: “Günahkârdan başkası asla karaborsacılık yapmaz.”

Dinimizin haksız kazanç türü saydığı karaborsacılık, satıcının, fiyatların yükselmesi için, uygun bir vakte kadar insanların zorunlu olarak ihtiyaç duydukları maddeleri depolayıp saklaması olayıdır.  Bundan dolayı Hz. Peygamber (a.s) bir rivayette; “Her kim yiyecek maddelerini piyasaya arzetmeyip kırk gece saklarsa, o, Allah’dan, Allah da ondan uzak olur.” buyurarak, karaborsacılık yapan kimsenin hak-hukuk alanında yanlış bir iş yaptığına dikkatlerimizi çekmiştir. Çünkü karaborsacılık, sadece gıda maddelerini değil, her türlü tüketim maddelerinden petrole, şekerden çaya, çimentodan kâğıda, kömürden gaza varıncaya kadar toplumun gündelik hayatında zorunlu ihtiyaç duyduğu bütün tüketim maddelerini depolayıp, pahalılaşmayı bekleyerek piyasalara sürmeme olayıdır. Bundan amaç, piyasalarda bulunmayan maddelere karşı aşırı talebi artırmak suretiyle fiyatların artmasını sağlamaktadır. Dinimizde karaborsacılığın haram kılınmasının sebebi, toplumun iktisadi alanda zarara uğratılmasını,  önlemektir.

Öte yandan karaborsacılık, ticaret ve sanayi alanındaki hürriyeti ortadan kaldırır, haksız rekabeti körükler. Karaborsacılık yapan kimse, piyasaya sürdüğü malı, başkasının getirmesine veya üretmesine izin vermez. Böylece piyasaya hâkim olarak malı dilediği fiyatla tüketiciye arz eder. Tüketiciye, zorluk ve meşakkat yükleyerek hayati fonksiyonları olan ilaç ve gıda gibi zorunlu ihtiyaçlarını temin mecburiyeti karşısında zarar verir. Piyasada rekabeti önler. Çalışan insana değil,  haksızlık yapan insanlara fırsat kapılarını açar. Gelirini karaborsacılıktan sağlayan kimseler, kimi zamanlar,  istediklerinde gözlerini bile kırpmadan dilediği fiyattan mal satabilmek uğruna ürettikleri malı telef etmekten çekinmezler.  Bir zamanlar Brezilya’da fiyat istikrarı için tonlarca kahvenin yakılması buna en açık örnek teşkil eder. Dolayısıyla, topluma zarar veren, dayanışmayı yok eden ve sosyal güvensizlik aşılayan her türlü uygulamayı İslam şiddetle yasaklar.  İşte stokçuluk dediğimiz karaborsacılık da bunlardan birisidir. Bundan dolayı, Hz. Peygamber’in karaborsacılık yapanlar hakkında uyarıları çok serttir:“(Stokçuluk etmeyip) malını satışa arz eden kimse (karlı)dır. Karaborsacılık eden de mel’undur, lanetlenmişdir.”

Ne mutlu kamu haklarını gözetmeyi bir erdemli davranış sayan ve bu uğurda alın teri, göz nuru dökerek helalından kazananlara!..

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum