Kasım Çakır
SURİYE VE İSRAİL-2
Bundan önceki yazımızda,’ 8 Aralık 2024’den sonra İsrail ve ona hizmet eden ABD’nin bölgeye ve Suriye’ye müdahaleleri mevcut planlarını revize ederek devam edecektir.’ yazmıştık. Şimdi revize ettikleri planlarını uyguluyorlar.
Ukrayna-Rusya savaşını çıkartan İsrail ve Radikal Siyonistlerdir. 2022 Şubat ayında Rusya-Ukrayna savaşını başlattılar. Ardından 6 Ekim 2023’de Filistin’e, Gazze’ye ve Beyrut’a girdiler. İsrail Covid-19 biter bitmez, Arz-ı Mev’ud planına, başlamak için bunları yaptı. Esad’ın arkasında Rusya ve İran olunca, İsrail Filistin ve Lübnan’dan sonra Suriye’ye giremedi. Havadan sadece deneme saldırıları yaptı.
Rusya ve İran’ın Esad’a olan desteği azalınca Suriye’de ÖSO, HTŞ, muhalif gruplar saldırıya geçti ve Esad yönetimini yıktı. Suriye’de 60 yıllık Baas yönetimi, baba ve oğul Esad yönetimi 8 Aralık 2024 günü son buldu. Bu tarih Suriye’nin kurtuluş günüdür.
Katil İsrail 6-7 Ekim 2023 den beri Gazze, Filistin ve Lübnan topraklarını bombalıyor. Yaşlı, kadın, çocuk demeden altmış bin Müslümanı öldürdü. Evlerini, işyerlerini yıktı, gelen yardımları kesti, aç ve susuz bıraktı. Bu toprakları açık hava hapishanesine çevirdi. Katil İsrail kana ve yıkıma doymuyor.
Saldırmaktan geri durmuyor. Akıl ve mantık dışı bir bahane ileri sürüyor, toplumlara ve ülkelere saldırıyor. 2025 Haziranın da İran’a saldırdı. Temmuz ayında da Suriye’ye Durzileri korumak ve haklarını savunmayı bahane ederek saldırdı. Alenen ve gizli olarak Durzilere her türlü yardımı gönderiyor. Durziler İsrail’den önce Suriye’nin asli unsurudur. Durzileri savunmak sana mı düştü? Onlar Suriye halkı ile binlerce yıldır birlikte yaşamaktadırlar. Suriye devleti kendi içerisinde onların haklarını senden daha iyi savunur!
Yalan! Külliyen yalan! Buna kargalar bile güler. ‘Arz-ı Mevud idealimizi gerçekleştiriyoruz!’ demiyorlar da, inanılmayacak bahanelerle Müslümanlara saldırıyorlar.
Bir hatırlayalım, 2011 yılından 2024 e kadar Suriye’de neler oldu? 2010 yılında Irak’tan çekileceğini söyleyen ABD ve müttefikleri yerlerine DEAŞ’ı bırakıp meşhur ‘Arap Baharı’nı başlattılar. Bölge ülkeleri ve Müslümanlar olarak, ’iyi şeyler olacak’ diye çok sevindik ve çok ümitlendik. Adı da ne güzel değil mi? ‘Arap Baharı’ Tatlandırıcılarla kaplanmış zehirli hap-draje. Bahar kısa sürede hazana, kışa, yalancı bahara dönüştü. Emperyalistler hep böyle yaparlar.
O günlerden beri Suriye’de yaşananlar Suriye’den sonra Türkiye’yi ilgilendiriyordu. Türkiye’nin bu ülkeyle 912 km sınırı vardı. Çatışmalardan kaçanlar bizim ülkemize sığınacaklardı. Burada olacak otorite zayıflığı sonucu terör örgütü ülkemizi tehdit edecek. Güneyimizde YPG-PYD-PKK koridoru kuracaklardı. Bu nedenle Türkiye haklı olarak ‘bir oldu bitti’ ye müsaade etmedi ve taraf oldu.
Bugüne kadar Türkiye’nin güneyinde YPG-PYD-PKK koridorunu oluşturamadılar. Arz-ı Mev'ud için büyük planlar yapan İsrail'in bir diğer planı da Davud Koridoru. ABD'nin bölgedeki B planı olarak da bilinen bu koridor, sözde Kürdistan'ı denize çıkarmayı hedefliyor. Bu defa, zaman kaybı olmasın diye B plan içerisinde olan ‘Davud’ Koridoru’nu faaliyete geçirmeye çalışıyorlar.
Arz-ı Mev’ud, vaad edilen toprak demektir. Bozulan Tevrat'ta geçen anlatıma göre Tanrı tarafından Hz. İbrahim ve soyuna 'söz verilen' topraklardır. Tanrı olarak gördükleri Yahuda’nın kendilerine öğrettiği davalarıdır.
Dürzîler, Orta Doğu kaynaklı Sâbiîlik ve Yezîdiyye gibi dinlerin etkisiyle, 11. yüzyılda Şîa mezhebinin bir kolundan köken alarak ortaya çıkmış olan tek tanrılı bir dinî inanç topluluğudur. Bu dine inananlara Dürzî denir. Kendilerine birleştiriciler, tek tanrıcılar anlamına gelen Muvahhidun derler.
Bu yazımız SURİYE VE İSRAİL-3 olarak devam edecek