İnsan neden kaçar?

Bizim Tanzimat döneminde edebi eserlerimizin tarihten ve başka milletlerin mitolojilerinden bahsedenlerinin yazılmalarındaki bir önemli maksat da bulundukları dönemin ferde dayalı “cüz’i istibdat dönemi” olma özelliğidir. Bu eserler bu yönleri itibariyle de bir kaçış eseri olma özelliğine sahiptirler. Fikrin açıktan beyan edilemediği ortamda farklı ülkeler, başka milletlerin mitleri ve tarih önemli sığıma limanıdır. Hamid’in Zeynep’i, Turhan’ı Namık Kemal’in Cezmi’si bunlara örnek olarak verilebilir.

Bizdeki yabancı müziğe yönelmeyi de buşekilde düşünebilirsiniz. İnsan bunaldığı, baskı gördüğü, yerden kaçar. Bizde mziğin “pop”, “oyun havası” kıyafetindeki kokuşmuşluk, hayvâniyete hitab eden mana – Bilerek cinsellik ifadesini kullanmıyorum zira ıstılahî açıdan bu kelimede bile bi edeb ve insaniyet saklı- ve bu mananın, o metni yazanın, söyleyenin ve dinleyenin muhtemel yaşam tarzını hayal ettirdiğinde duyduğunuz tiksinti ister istemez sizi yabancı müziğe hicret ettiriyor.

Şöyle bir soru sorulabilir: “Bu söylediğiniz iğrençliklerin büyük kısmının menbaı yabancı müzik-Batı müziği olarak düşünürsek.- oysa siz iğrençliğin aynadaki görüntüsünden esasına gitmiş olmuyor musunuz?”

Elcevab: Doğrudur. Ancak, birincisi ritim bazında hoşunuza giden tarz sizin için yeterlidir. Örneğin bizdeki mankenden bozma şarkı söyleyicilerinin, kafiyeli laf yazıcılarının ortaya koyduğu şeylerle kalbimi, kafamı karartmaktansa, bir yunanlı sanatçının Grek müziğinin ve dilinin “s”lerinden mürekep o güzel aliterasyonlu müziğini dinlemeyi; yahut biraz sonra bahsedeceğim Caz müziği sanatçsının söylediği bir SANAT ESERİNİ 60’lı yılları anımsatan bir otomobilin etrafında çektiği klibi izlemeyi tercih ederim.

Oldu ki o eserlerde de binde bir -ne kadar eklektik davransak da- yukarıda bahsettiğimiz mesajlara rastladık... O zaman ne olacak? En azından onların manasını anlamadan müziğinden haz alma gibi bir şansımız var. Ki böyle bir sıkıntı dediğimiz alanda yaşanmaz zira batı müziğinde ortaya konulan yukarıda bahsedilen türdeki eserlerin edeb sahası bizimkinden geniş diyebilirim. Bir şansımızda şu: burdaki taklitlerin yerine ordakilerin aslını dinleme şansına sahibiz.

Tabi bu ifadelerimle pop müziğinin edeb dairesinde olan sanatçılarını veya oyun havasını insanî havasıyla yaşatanlarını çiğneyip geçtiğim düşünülmesin. Biz bütünüyle bi türü hedef almıyoruz, insan türünün hayvanlarda da olan bir özelliğini sanat zannedenlerin yaygınlaştığı/yaygınlaştırıldığı ortamdan şikayet ediyoruz.

Neyse sadede gelelim bu yazımda da Norah Jones’dan bahsedecektim söz uzadı... En azından sanatçıyı tanıtacak kadar yerim kaldı, artık tam olarak sanatçı üzerinde bu konuda yazmamız muhtemel olan bir başka yazıda bahsederiz.

NORAH JONES

“Ünlü Hintli gitarist Ravi Shankar ın  kızı olarak New York'ta dünyaya gelen Jones, 5 yaşındayken kilise korolarında şarkı söylemeye başladı. Ardından piyano derslerine başlayan Jones,gençlik dönemi boyunca Billie Holiday ve Bill Evans dinledi. 15 yaşına geldiğinde annesi ile birlikte Dallas'ın merkezine taşındı. Burada Booker Washington yüksek okuluna yazıldı. Ve 16. yaşgününde ilk kez mikrofonun başına geçip, Billie Holiday'in "I'be seeing you" adlı parçasını seslendirdi.

Okumaya devam ederken 1996 yılında düzenlenen "Down Beat Student Music Awards" adlı yarışmada "En iyi caz vokalisti", "En iyi özgün kompozisyon" ödüllerini elde etti. Aynı yarışmada ertesi sene ise bir kez daha "En iyi caz vokalisti" unvanını kazandı. Daha sonra Laszlo adlı bir grupla şarkı söylemeye başladı.

Okulun ardından Teksas Üniversitesi'ne kaydoldu. İki senelik Jazz piyano eğitiminin ardından, eğitimini yarıda kesip ilk önce Greenwich kasabasına ardından Manhattan'a yerleşti. 1999 yılının Aralık ayından itibaren İlhan Erşahin'nin Wax Poetic grubu ile birlikte şarkı söylemeye başladı. Daha sonra Jesse Haris, Lee Alexander ve Dan Rieser gibi müzisyenlerle kendi grubunu kurdu.

Ekim 2000'den itibaren "Blue Note Records" şirketiyle çalışmalara başlayan Jones ve grubu, 2001'de "Blue Note" ailesine katıldı.

İlk başarısını Arif Mardin imzalı "Come Away With Me" albümle sağlayan Norah Jones, Ray Charles, Dolly Parton gibi usta isimlerle çalıştı. New Orleans Jazz Festivali'nde sahne aldı. Ardından gelen ikinci albümü "Feels Like Home" ve Ray Charles'la yaptığı düetiyle, 2005 yılında Grammy'lerine 3 tane daha ekledi.

Norah Jones, şimdilerde, küçüklüğünde dinlediği Billie Holliday, Ella Fitzgerald gibi isimlerle birlikte dünyanın en iyi caz kadın vokalistlerinden biri olarak anılıyor.”

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.