Konya Ansiklopedisi’nin 1. cildinde rastladım Ayabakan Türbesi’ne…

Aslında pek çok defa yanından geçtiğim bu ‘yerin’ türbe olacağı hiç aklıma gelmemişti…

Anlaşılıyor ki sadece benim değil, kimsenin aklına gelmemiş.

Ne bir tabela var, ne bir işaret, ne de hassasiyet!

Ayabakan Türbesi, Selçuklu dönemi eseriymiş.

Ansiklopediye maddeyi şükür ki Prof. Dr. Haşim Karpuz yazmış.

İsterseniz -zaten kısa olan- ansiklopedideki bu bilgiyi sizinle paylaşalım:

***

Süt Tekkesi’nin doğusundadır.

Yapı XIII. Yüzyıla ait Hızır İlyas Zaviyesi’nin parçası olarak günümüze gelmiştir. Park düzenlemesi sırasında belediye tarafından yıktırılmıştır. Daha sonra aynı yerde yeniden 1990’larda inşa edilmiştir. Eski türbe moloz taş duvarlı, dikdörtgen planlı, düz toprak damlıydı. Kapısı ve tek penceresi kuzeydeydi. Örtüsünü ortadan bir sıra halinde üç ayak taşıyordu. Ortasında bir sanduka vardı. İ. H. Konyalı, Selçuklu emirlerinden Kemaleddin Oğulbey’in 1248 tarihli Hızır İlyas Zaviyesi Vakfiyesi’ni neşretmiş ve zaviyenin tarihini yazmıştır. Buna göre tanımını yaptığımız türbe Türkiye Selçukluları Devrinde XIII. Yüzyılda yaşamış Seyit Hızır’a ait olmalıdır.

Bu türbe XX. Yüzyılın başlarında yeniden yapılmıştır.

***

Ansiklopedideki bu bilgiden sonra türbeyi görmeye gittim…

Beni büyük bir hüsran bekliyordu…

Sağında solunda ‘türbeye işaret’ bir tabela -elbette- yoktu…

Demirden, özensiz bir kapı kondurulmuştu…

Duvarlarında hüznüne ortak bir rutubet…

İçindeki sanduka çoktan yok olmuş…

Ve…

Ardiye olarak kullanılan bir ‘türbe’ vardı karşımda…

İçerisinde eski malzemeler, merdivenler vs…

İçerimde bir büyük hüzün!

***

Geçtiğimiz hafta Kınacı Mescidi ile ilgili yazmıştım…

Koruma Kurulu’ndan ne karar çıkacak, merakla bekliyorum…

Şimdi de Ayabakan Türbesi’nin hazin hali duruyor önümde…

Kime havale edeyim, bilemiyorum…

Vakıflar Bölge Müdürlüğü mü ilgilenecek burayla…

Yoksa “zaten ‘türbe’ olduğu unutulmuş” denilip, yıkılıp gitmesine göz mü yumulacak?

Bana inanmıyorsanız…

Gidin bakın türbeye:

Ayabakan mı, yürek yakan mı?