Ustalık döneminin..

Ustalık döneminin en akıllı kararıdır vesselam

 

Başbakan'ın "Devlet eliyle tiyatro olmaz özelleştireceğiz" açıklamasıyla her taraf toz duman oldu.

“Ne olacak bu tiyatroların hali” sızlanmaları başladı, Sonrada tiyatrocular yıllardır yaptıkları yanlışı dillendirmeye başladılar. "Muhafazakâr sanat olur mu"

Aman Allah’ım; “ sanat yapacağım ve değerlerimi muhafaza etmeyeceğim. yada yaptığım sanatla beni ben yapan değerlerimi yok sayacağım” Kendi paramla kendi insanımla kendi kuyumu kazacağım.

Yuh demek geliyor içimden, bu insanlar Muhafazakar ne demek onu da bilmiyorlar.

Ben sanatçı değilim. Türkiye’de kaç sanatçı var onu da bilmiyorum. eğer bazıları sanatçı ise ben sanatçıda olmak ta istemiyorum.

Ama ben “Hem muhafazakarım hem de her türlü sanatın takipçisiyim”

Türkiye’de sanatçıyım diyenler “Sanatı kimin için yapıyorlar” ona karar vermeliler.

Sanatı tüm dünyada olduğu gibi “Sanata ilgi duyanlara ve ülkelerini belirli yere getirmek için mi yapıyorlar, yoksa sanatçılar için mi? yada bu ülkenin yok olmasını isteyenler için mi yapıyorlar”

Onlara göre, sanatı sadece kendileri gibi olanlar yapar. Peki sanatı sundukları kitle yani bizler onların gözünde neyiz? Sadece para ağacı mı? Sanat, sanat için de, toplum için de yapılsa böyledir.

İşine gelince "devlet sanatçılığı" diye bir kurumu kabul edeceksin maaşını ve itibarını oradan kazanacaksın nimetlerinden yararlanacaksın, sonrada devleti içinde kabul etmeyeceksin. Aslında sokaklara dökülenler sanata devletçe ayrılan kaynakların çoğu, bizim elimize gelmiyor, bu paraları bizim idari bürokrasi tüketiyor deseler, daha doğru bir yaklaşım içerisinde olurlar.

Başbakan'ın sözleri araştırıldığı zaman sıradan, gelişigüzel, kızgınlıkla, ağızdan çıkmış sözler olmadığı görülecektir.

Yıllarca devlet ve sanat iç içeydi, eski yöneticiler devlete ait her türlü imkânla sanat ve sanatçının desteklenmesi şarttır diyorlardı. Birde sanatçı ne yaparsa doğrudur devletin buna müdahale etme imkanı gücü ve cesareti olamaz fikri vardı.

Yıllarca bu yanlışlar doğru gibi algılandığı için bugün “siz kimsiniz” sözü bu kadar ağır geliyor olmalı.

Yürüyenlerin gidip kendilerinden olan aşağıdaki isimlerle görüşmelerini tavsiye ederim.

Yürüyenlerin dediklerimi doğru yoksa devlet sanatçılığını reddeden Müşfik Kenter, Nilüfer, Gazanfer Özcan, Sezen Aksu, gibilerinin fikirleri ve yaptıkları mı doğru.

Bende buradan "Ancak komünist ülkelerde devletin sanatçısı olur” diyen ve devlet sanatçılığını reddeden bu insanlara teşekkür ediyorum. Bu insanların tavrı bile başbakanın haklı olduğunu ortaya çıkarıyor.

Başbakanımızın da, her vatansever insanımızın da anlamadığı, devlet sanat ve sanatçıya tüm imkânlarıyla destek olmalı, paranın nereye harcandığını sormamalı sanat faaliyetine asla müdahale etmemeli “Bana karışma, parayı da eksik etme” mantığıdır.
Başbakanın dediklerine buradan katılmamak mümkün değil, çünkü sanatın ve sanatçının devletten ve halktan bağımsız olduğu kabul ediliyorsa, devlet ve sanat arasında hiçbir ilişki ve destek olmaması gerekir. Tam bağımsız bir sanat yapmak isteyenlere duyurulur.

Birileri çıkıyor "Devleti eleştirmek sanatın muhalif karakteri gereğidir" diyor. Peki bunların istediği sadece devleti eleştirmek mi? yoksa tüm manevi değerleri yok saymak mı?.

Devletin bugünkü temsilcisinin dediklerini iyi anlamak gerekir. Devlet beni eleştirme, bana muhalif olma, demiyor ki, bunları benim tüyü bitmemiş yetimin hakkıyla yaptırmam diyor iş bu kadar basittir. bunu değişik yollara çekmenin hiç bir anlamı yoktur

Bence "devlet sanatçılığı" kurumu, sanatı siyasallaştırmıştır ülkeyi bundan kurtarmak gerekir.

Devlet sanatçılığı Sanatın muhalif kimliğiyle ve özgür duruşuyla kesinlikle bağdaşmaz.
Sanatın üniversal olduğunu herkes kabul ediyor, devleti, ırkı ve milleti olmadığını da kabul ediyoruz. Ancak beni ben yapan değerlerime de dokunmasını hakaret etmesini istemiyorum. En azından benim vergilerimle bana küfredilmesinden çok rahatsızım.
Birileri de çıkacak devletin desteği olmazsa "Devlet Tiyatrosu", "Devlet Opera ve Balesi" yaşayamaz diyecek.

Halkta yaşamayan, devlet zoruyla yaşayan sanat, zaten ölüdür. Devlet desteğiyle yaşatmanın hiçbir alemi yoktur. Fişinin çekilmesi yapılacak en hayırlı karardır.

“Ne olacakmış bu tiyatroların hali”

Ustalık döneminin en akıllı kararıdır vesselam.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.