Yazı yazıkları

12 Mayıs 2006 Cuma günü Memleket’in 2. sayfasında İmren Peşkirin’in “AKP’nin ‘herşey’i her yerde yanlış!” başlıklı yazısı yayımlandı. Yazıyı aynen aktarıyorum:

“Dikkat ettiniz mi bilmiyorum ister başbakanın arkasında ister AK Parti otobüsünün önünde nerede “Her şey Türkiye İçin” sloganı gördüysem bu ifade yanlış olarak “Herşey Türkiye İçin” şeklinde! AKP’nin slogan hazırlarken danışabileceği hiçbir Türk dili hocası yok mu? Kaç yıldır aynı sloganı hiçbir partili fark etmedi mi? Bu konuda İbrahim Demirci nam müellifimize de görev düşüyor. Bir yazı kaleme alsın, bu yanlış sona ersin!”

İmren Peşkirin nam müellifin iyimserliği karşısında ancak tebessüm edilebilir. “Bir yazı kaleme alsın, bu yanlış sona ersin!” Bu bir şaka olmalı.

AK Parti’nin kuruluşundan beri bu “herşey”i bitişik yazma yanlışı işleniyor ve İbrahim Demirci de o günlerde bu hususta bir, belki iki yazı yazmıştı. Buna değinen başka yazarlar da oldu; yazarlar da, yazıları da “yanlışı sona er”diremedi.

Yürürlükteki kurallara göre yanlış sayılan bu uygulamada ısrar, belki de zamanla bir imlâ değişikliğine yol açacak ve adı “herşey” olan nur topu gibi bir belgisiz zamirimiz olacak. Tıpkı, “her kişi” anlamına gelen “her kes” zamanla birleşip kaynaşmış ve “herkes” dediğimiz zamirin vücut buluşu gibi.

13 Mayıs Cumartesi günü Yeni Şafak’ta Dücane Cündioğlu’nun yazı başlığı şöyleydi:

“Niçin ‘herhâlde’ değil de ‘her hâlde’?!”

Yazıyı okumadan, sadece bu imlâya bakarak şu sonuca ulaşabiliriz: Yazar, “herhâlde” derken “belki”, “olabilir” anlamını; “her hâlde” derken, “her durumda, mutlaka” anlamını kast ediyor; imlâ farkı bu kasıttan doğuyor.

Buna benzer bir durumu “bir takım” ile “birtakım”da da görmekteyiz. İlkinde “bir takım” nicelik bildiren sıfat öbeğidir (“Bir takım kalem, iki takım suluboya…” gibi.), ikincisinde ise belgisiz sıfattır: “Birtakım adamlar, bir takımı tutmayı hayat memat meselesi yapıyorlar.” “Bir takım” ile “birtakım” ÖSYM tarafından soru konusu yapılmıştı.

Geçenlerde bir öğrenci “sereserpe”nin bitişik mi, ayrı mı yazılacağını sordu. Sözlüğe bakalım, dedim. Baktık. Ayrı yazılmıştı: “sere serpe”. Canım sıkıldı. Bence, “sere serpe” ancak, bağ-eylem (zarf-fiil, ulaç) olduğu zaman ayrı yazılmalıdır. “Hatice kadın, elindeki kumaşları, ipleri, bezleri sere serpe ilerliyordu.” “Sereserpe” sıfat veya zarf olarak kullanılacaksa, ayrı yazmaya gerek yoktur: “Sereserpe çocuklar, kıyı boyunca sereserpe uzanmışlardı.”  ÖSYM uzmanlarının da TDK uzmanlarından farklı olarak böyle düşüneceklerini sanıyorum.

Yazıya dikkat, yazı yazıklarından uzak durmaya çalışmak, yazık ki kolay becerebildiğimiz bir iş değil. İş, imlâ ve noktalama hususunda öyle trajikomik bir hâl almış durumdadır ki, imlâ kurallarının ve noktalama işaretlerinin doğru kullanımı, sanki sadece bu husustaki soru metinlerinde geçerlidir! Meselâ, tarih, coğrafya, biyoloji sorularında bu kurallar yürürlükte değildir, hattâ Türkçenin –örneğin- paragraf sorularında bile çiğnenebilir.

İmren Peşkirin, “doğru imlâ”yı verirken “Her şey Türkiye İçin” yazmış. Oysa “Her Şey Türkiye İçin” yazması gerekirdi.

Sözün kısası, bu hamur çok su götürür.

Bir harfi yanlış yazdığı için kâtibi görevinden uzaklaştırtan devlet başkanının adı Hazreti Ömer idi. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.