Toplum olarak cinnet mi geçiriyoruz?

Belki basit ama insanı çileden çıkaran birkaç olaydan bahisle başlamak istedim yazıma…

Her günkü gibi evime gitmek üzere işyerimden Atatürk caddesinde seyrederken arkamda birkaç araç olduğu halde sinyal verip evimin bulunduğu sokağa dönüyoruz…

Girişin solunda park halinde  bir araç yolu daraltmış aynı anda karşıdan gelen bir araç yol vermesi gerekirken üstümüze üstümüze geliyor.    Beklemesi gerekirken yol hakkı bizdeyken ve geri gidebilecek konumdayken  benim geri gitmem için el kol hareketi yaparak ona yol vermemi bekliyor!

Kan  tepeme sıçramış  sakin olmaya çalışıyorum ama  nafile neyse ki  aracın içerisinden  başka bir kişinin uyarısı ile geri geri gidiyor da  bir belayı  defediyoruz…

Günlük yaşantımızda benzeri olaylarla karşılaşmak an meselesi… Uysan her dakika  her  saniye kavga..

 İnsan sokaklarda dolaşmaktan trafiğe çıkmaktan çekinir hale geldi.  Her an patlayacak bomba gibi insanlar… Kimin ne yapacağı nasıl bir refleksle karşılık vereceği belli olmayan şiddet yanlısı insanlar oluverdik.    

Bana yan baktın?  Neden yol vermedin? Neden aracını buraya koydun? Neden, neden, neden?

Ve daha birçok nedenden dolayı cinnet hali yaşıyoruz.

Her   geçen gün    çoğalan şiddet  eğilimi toplumu    kuşatmaya devam ediyor.

 Televizyonlar  internet siteleri  gazeteler   bir incir çekirdeğini doldurmayan  konulardan   çıkan kavga  haberleri ile  dolu. Uzağa gitmeye gerek yok    Seydişehir’de   PTT  önünde     bile   gün  geçmiyor ki  kavga   gürültü olmasın.

 Aynı şekilde Atatürk caddesi sanki teksas,  mübarek diğer yerlerde trafikte yaşanan saygısızlık kuralsızlıktan  insanlar   çileden çıkıp kavgaya tutuşurken Atatürk caddesinde   ise  olay  çok farklı.

Niye   yan baktın yüzünden silah bıçak çekenler mi dersin ,yoksa  hazır  olay çıkarmak isteyenler mi dersin ,  sanki orada konuşlanmış  (gruplar demek istiyorum) kurtlar vadisi senaryosunun yerel versiyonları gibi…

 Bu durumda  ne yapılabilir? 

Aile  facialarını  izlemiyor musunuz  adam  yedi sülalesine sıkıyor ve en sonda kendine   sıkıyor…

Öyleyse; bu işlerin artık polisiye tedbirlerle   çözülecek olaylar  olmadığı aşikar…   

Peki,  bizi  bu hale getiren şey ne?

Bu sorunun gerçek cevabını bulabilirsek  o zaman  toplumun  hastalığına teşhis konmuş oluruz… 

Tedavi teşhisten sonra başlar.  

Öyleyse önce teşhis için çaba sarf etmeliyiz…

Bu topluma mühendislik yapanlar önce kendilerini çek edip sonra millete yön vermeleri gerekir…

Önce ahlak, ahlak, ahlak…

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum