M. Ali Köseoğlu

M. Ali Köseoğlu

Sabun köpüğü gibi gençlik!

19 Mayıs’ı kutladık…

Bugün 21 Mayıs…

19 Mayıs’tan bir kaç gün önce Konya’da 5 yıldızlı bir otelde gençler köpük partisi içine dalıp ‘delice’ eğlendiler…

Konya basınından bu haberi veren de oldu vermeyen de…

Verirken eleştiren de oldu, eleştirmeyen de…

Eminim, okurken sevinen de olmuştur üzülen de…

Geniş bir coğrafya burası, hissiyatımız da geniş…

Birimize acı veren diğerimize keyif verebiliyor.

Yaygın basında Konya denilince tüyleri diken diken olan bazı kalem sahipleri ‘Konya adam oluyor’ diyerek keyif almışlardır.

Sonra Konya’nın imaj sorunu olduğunu düşünenler için bir çaba daha…

Demek ki Konya, Türkiye’nin (batıdaki) herhangi şehrinden biriymiş…

Milli ve manevi duyguların ağır bastığı inanışı fosmuş…

Öyle mi?

Oysa önceki gün 19 Mayıs’tı…

Milli bayram…

19 Mayıs’tan 4 gün önce köpük partisine katılan gençlere armağan edilmiş bir bayram…

Bu bayram, Mustafa Kemal’in Millî Mücadele’yi başlatmak üzere Samsun’da Anadolu topraklarına bastığı 19 Mayıs 1919 tarihinin önemi nedeniyle Türk gençliğine armağan edilmişti.

İşte böyle…

Bizde bir söz vardır.

Sabun köpüğü gibi deriz…

Cıvık, birden dağılıveren…

Hızla yok olmaya mahkûm, yalancı beyaz.

19 Mayıs’ın armağan edildiği gençlik kendini ve vaktini sabun köpüğü gibi harcamamalı…

Ne kadar ayıp bir şeyin içinde olduklarını belki kendileri fark etmiyorlardır…

Konya’da değil de yeryüzünün neresinde olursa olsun yapılan bu tür bir eylem gerçek bir ayıptır oysa.

Gençlere 19 Mayıs şuurunu bari aşılasaydık; ne iyi olurdu…

Diğer vazgeçtiklerimizin boşluğunu doldurmasa da içinde yaşadıkları milleti millet yapan değerleri fark edebilirlerdi.

Fark edemiyorlar…

Yazık çok yazık…

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum
  • salih / 21 Mayıs 2008 Çarşamba 12:38

    Yüreğine kalemıne saglık....

    Yanıtla (0) (0)
  • Barış Yaman / 21 Mayıs 2008 Çarşamba 12:32

    Okuyup, öğrendiklerimizden geçmişin nasıl kazanıldığını anlayıp idrak etmeye çalışıyorum zaman zaman. Çanakkale'de nasıl, kimin için ve neden savaşılmış diye. Sonra Cumhuriyet'in kurulması, hangi şartlarda Kurtuluş Savaşı'nın kazanıldığını düşünüyorum. Buralarda vatanları, bağımsızlıkları için ölen on binlerce genç bile diyemeyeceğim çocuğu düşünüyorum. Geçenlerde 120 filmini izlemiştim. Bir insan, o filmi izlerken kalbi taştan da olsa gözünün kenarından süzülen yaşa engel olamaz. Filmde bahsi geçen 120 çocuk. O ve ona benzeyen çocuklar dünde kaldı. Geçen hergün gençlik, nesil, ülke kültür vs. kötüye gidiyor. Yakın tarih bile günümüzden çok daha farklıymış. Türkiye'yi kan gölüne çeviren 80 dömeninin solcusu da sağcısı da bilgili, birikimli, kültürlü (ama eli silahlı) insanlarmış. Şimdiki gençliğe bakınca, karşına alıp bir konuyu tartışabileceğin insan sayısı o kadar az ki...
    Yeni nesilin artık gündeminde ülke, vatan, bağımsızlık, gelecek, kültür kavramları yok gibi. Ama tüketme kültüründen söz etmek mümkün. Herşeyi, bütün değerleri bir çırpıda tüketen bir gençlik.
    Ülkeyi emanet ettiğimizi sandığımız gençliğin birçoğunun ne halde olduğunu görmek için; bir gün boyunca gazete ve televizyonları taramanız yeterli. 10 yaşında tartıştığı arkadaşını bıçaklayan bir çocuk veyahut 13 yaşında yaşıtları tarafında tecavüze uğrayan bir kız veya erkek çocuğu görmeniz mümkündür haber bültenlerinde. kız arkadaşının mahrem görüntülerini çekip, sonrada internete koyma tehdidinde olan gençler de.. Genellemek yanlış olur belki ama gidişat hiç iyi değil. Dünün o eşssiz çocukları dünde kaldı galiba...

    Yanıtla (0) (0)
  • bahri / 21 Mayıs 2008 Çarşamba 10:18

    Düşmanların ateşi ülkeyi dağlıyordu,
    Yasa bürünen millet, gece-gündüz ağlıyordu.
    Padişah hükümeti ne yazık ki bir hiçti,
    Büyük Dava Adamı kurtarmağa ant içti.
    *********
    Bandırma vapuru'yla çıktı uzun bir yola,
    Mustafa Kemal Paşam, haydi uğurlar ola!
    'On Dokuz Mayıs' günü, gemi Samsun'a vardı,
    Kapkaranlık ufuklar sanki birden ağardı.
    **********
    Umut güneşi oldu Türk'lüğe altın başı,
    Başladı bütün yurtta 'Bağımsızlık Savaşı'
    Genç ihtiyar yanyana koştu çağıran sese,
    Yeniden kuvvet geldi kadın,erkek,herkese.
    *********
    Gerçekleşti sonunda bu milletin amacı,
    Eğilmeyen başına giydi bir zafer tacı,
    Atatürk, ilkeleri emanet etti size,
    Elbette layıksınız gençler, güvenimize.
    *********

    Yanıtla (0) (0)
  • bir bilen... / 20 Mayıs 2008 Salı 23:16

    yazılanlara katılmamak elde değil..

    Yanıtla (0) (0)