Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden bu yana çok zaman geçti.

Ana Muhalefet liderimiz Sayın Kemal Kılıçdaroğlu ile ilgili yazmayalı baya oldu.

CHP seçmeni, Kemal beyi “kale” alıp “tıpış tıpış” sandığa gitmedi. (Kılıçdaroğlu’na göre oy kullanmayanlar CHP seçmeniymiş.) Acaba Kemal bey kendisi koltuğu bırakıp “tıpış tıpış” gider mi diye bekledik ama…

Öğrendik ki; CHP ve Kılıçaroğlu, daha önceki 8 seçimde olduğu gibi, AK Parti ve Erdoğan’ı yine mağlup etmiş, seçimden yine büyük zaferle çıkmış!

***

Bir gazetecinin, ülkeyi yönetmeye talip Ana Muhalefet Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nu yazmadan durabilmesi, gerçekten büyük bir tahammül gerektirir.

Doğrusu ben o kadar tahammül edemiyorum.

Sayın Kılıçdaroğlu, kitap gibidir…

Her gün yazsanız bitmez!

Malzeme o kadar çok ki; Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan yıllardır miting meydanlarında söyleye söyleye, biz de köşelerimizde yaza yaza bitiremedik.

“Bir lider nasıl olunmaz”ın kitabıdır Kemal bey…

 “Bay Fiyasko” ismi de tam oturur kitaba…

***

Cumhurbaşkanlığı seçimleri, CHP kurultayı, IŞİD, Kobani olayları… Her biri sözü için sayfalarca Kılıçdaroğlu yazısı yazabilirsiniz…

İnsanın 60’ına dayanıp da hala olgunlaşamadığının ifadesidir Kemal bey…

Kurultayda “Elitizmi reddediyorum. Ben bir cumhuriyet çocuğuyum, Dersimli Kemalim ben, devrimci Kemalim ben…” diye bağırışı hala kulaklarımda yankılanır.

(-Ben de Mustafa… Ama sen bizim evin önünden geçeceksin...)

***

Ama hakkını verelim çok faydalı bir kurultay oldu CHP kurultayı, çok şey öğrendik o kurultayda…

“Elitistler var, rakı sofralarında Türkiye'yi kurtarırlar, bunlardan partiyi temizleyeceğim, herkes çok iyi bilsin. Bana çalışan adam lazım, rakı sofralarında konuşan adam değil…”

Kemal bey yanı başındaki CHP’lilerin kirli çamaşırlarını böyle ortalığa saçtı… (Biz desek, biz yazsak kızarlardı)

Bu arada kendisi rakı değil, viski sofralarına otururmuş onu da öğrendik medyadan.

Demek ki şu bizim Türk rakısı, viskiden daha elitistmiş…

Sağolsun Kemal bey sayesinde öğrendik.

Yıllardır merak ederdim: “Rakı mı elitist? Viski mi?” diye…

Hani “gurur duyduk” diyeceğim yanlış anlaşılacak…

***

Kemal bey, şimdi de kalkmış dış politika konuşuyor.

MHP’yi suçluyor.

“İktidara koltuk değneği” oluyormuş MHP.

Velev ki öyle,

Sizin gibi ABD’ye Esad’a, İsrail’e, Türkiye düşmanlarına, şehirleri yakıp yıkanlara, vandallara, şehir eşkıyalarına koltuk değneği olmuyor ya...

Kemal bey’in iktidar için tek umudu kaldı o da; “Şehir Eşkıyaları”, “Vandallar…”

Onlar başarıya ulaşırsa AK Parti gidecek, CHP gelecek!

Allah size sağlıklı, uzun ömür versin Kemal bey ama CHP’nin iktidar oluşunu görmeye ne sizin ne de bizim ömrümüz yetmez…

***

Dış politikada çözüm önerileri sunuyor Kemal bey,

Türkiye’yi suçlayanlara, Türkiye üzerinde hesabı olanlara, senaryo çizenlere destek çıkıyor…

Türkiye IŞİD’e yardım etmişmiş…

MİT tırlarından da silah çıkmışmış…

Velev ki öyle, diyelim ki öyle, farz edelim ki öyle; katmerli velev ki öyle; Ne olacak, neyi ispatlayacaksın, ne kazanacaksın, kimin ekmeğine yağ süreceksin, nereye varacaksın?

***

Kemal bey için ne desek, ne yazsak boş…

“Rakı sofralarında ülke kurtaran” sayın Muharrem İnce, lideri için bakın ne diyor:

“Hesap bilmez, matematik bilmez, siyaset bilmez, coğrafya bilmez…”

Muharrem İnce’nin dediğine göre bu kadar bilgisiz birisi “Dış politika” bilir mi?

Kolay soru…

- ‘D’sini bilmez…

“Türkiye, Suriye’nin içişlerine karışmasın” diyecek kadar bilmez!

Ülkesine, Milletine zarar verecek kadar, verdiğinin de farkında olmayacak kadar bilmez!

Aksini iddia ederseniz;

“Dış politika” terimi, terimliğinden utanır!

***

Kemal beyin bu ülkeye, bu millete yapacağı en büyük iyilik, Başbakan Sayın Ahmet Davutoğlu’nun da dediği gibi, susmasıdır. Aslında bırakıp gitmesidir ama onu yapmayacağını bildiğimiz için bu temennide bulunuyoruz.

Sayın Kılıçdaroğlu; bu ülke, bu millet senden,

GÖLGE ETME, BAŞKA İHSAN İSTEMEZ!