Erbil’den Kobaniye bir yol var

Hükümet, Peşmergelerin Türkiye üzerinden Kobani’ye geçişine izin vereceğini açıkladı. Bu açıklamanın yeni ve fakat planın eski olduğu çok belli. Yabancı askerler konusunun son tezkerede konu edilmesi bu sürecin daha önceden planlandığının en büyük işaretidir. Kobani meselesinin tüm Suriye krizinin özü ve özeti haline dönüştürülmesi bir ABD, Batı bilmecesidir. Yüz binlerin öldüğü, milyonların evlerinden ve yurtlarından edildiği Suriye iç savaşına ilgisiz batı, Kobani süreci ile bölgeye olan ilgisini arttırdı. Arttırmakla kalmadı askeri uçaklarıyla her gün nereye olduğu ve kimi hedef aldığı bile şüpheli onlarca sorti yaparak kürtleri ne kadar sevdiğini, IŞİD’e de ne kadar hasım olduğunu göstermeye çalıştı. Klasik ABD ve batı cambazlığı.  Her iki ipi de elinde olan iki taşerona istikbaldeki hedefleri için bölgeyi süpürtüyor. Ne Suriye ne de Suriye halkı hiçbir zaman gündemlerinde olmadı.

Türkiye, kendisinin açmadığı ama açıldıktan sonra eşlik ederek kendi düzleminde götürmeye çalıştığı bir beladan sıyrılmaya çalışıyor. Sıfırı tüketen batı, yeniden ve tüm güçleriyle Ortadoğu’ya dönüş yaptı. Suriye üzerinden tüm Ortadoğu’yu şekillendirmek ve özellikle enerji konusunda hem kaynağını hem de iletim hatlarını kontrol altına almak istiyor. Esasen Arap Baharı diye isimlendirilen ve süreç içerisinde Şii-Sünni savaşına bu günlerde de Kürt-Arap savaşına dönüşen süreç, gele gele Batı’nın enerji kaynaklarını daha etkin kontrol ettiği bir sonuca ve bir kürt devletinin doğuşuna gebe kaldı. 

Bir taraftan Türkiye’nin öte yandan ABD öncülüğünde batı müttefiklerinin arazide hâkimiyet mücadelesi artık gizlenemez boyutlara ulaştı. Türkiye ve müttefik güçlerin farklı ajandaları var. Anlaşılan o ki; batı ve ABD, Irak’ın kuzeyi ile Suriye’nin kuzeyinde bir kürt devleti kurmakta kararlı. Erbil’den Akdeniz’e bir yol istiyorlar. Bu projenin gizli sahipleri ile alandaki görüntüleri farklı. İngiltere ve İsrail bu projenin görünmez sahipleri. Türkiye ise müttefikler ile ittifak içinde görünüp farklı arayışlarını devam ettiren bir ülke konumunda. Kimin kazanacağını ve hangi tezin sonuç alacağını ileride göreceğiz. Türkiye, ittifak içinde olduğu ülkelerin tam aksine PYD’nin de bir terör örgütü olduğunu bu anlamda PKK’dan farkı olmadığını söylüyor. Bu tezi ile en azından Kürtler lehine Suriye’de bir parçalanmanın gerçekleşmesine mani olmaya çalışıyor. Cumhurbaşkanı ve hükümetin dilinden anladığımız Türkiye, uluslararası yapıda henüz hiçbir formel yapısı olmamasına rağmen, Kuzey Irak Kürdistan’ını ve Barzani’yi legal bir yapı olarak görebileceğini o yapının Suriye uzantısını ise asla kabul etmeyeceğini ortaya koyuyor.

Her gün dünya kamuoyuna Kobani’de insanlık dramı yaşandığı feryadı yapanlar ile bunu uluslararası piyasada pazarlayanlar, Türkiye hükümeti, Peşmerge’nin Kobani’ye geçişine izin vereceğini söyleyince paniklediler. Hep bir ağızdan bu geçişe itiraz ederek ağır silah yardımının yeterli olacağını savaşçı istemediklerini ilan ettiler. Kürtler, kürtlere yardım edemiyor. Çünkü dert başka. Kobani kendi kurucu mit’ini yazmak istiyor. Kendi yalancı destanını oluşturmak istiyor. Her ulus devletinin sahip olduğu kuruluş hikâyesine ulaşmak istiyor. Batı’nın tam yüzyıllık yalanını Suriye’nin kuzeyinde hayat geçirmek istiyor. Gelecek nesillerine bu yalancı kuşatma ve çatışmanın kendi öz ve kurucu güçleriyle püskürtüldüğünü ve kurulan devletin bu zafer üzerine oturtulduğunu bir tarih olarak bırakmak istiyor. Bildik bir hikâye. Hepimiz bu hikâyenin kendi coğrafyamızdaki versiyonuna şahitlik ettik.

PYD güçlerine rağmen Peşmerge,  Kobani’ye geçer mi onu bilemeyiz. Ama 2011 Mart’ında başlayıp bu güne kadar iki yüz bin insanın ölümüne, on milyon kişinin yer değiştirmesine ve iki yüz bin kilometrekarenin tüm tarihi müktesebatıyla birlikte yerle bir edilmesine sebep olan bir iç savaşın Kobani’de bağımsız! bir kürt kantonu doğurması ile sonuçlanmasına ancak İsrail ve onun hamisi İngiltere ile ABD ve batı sevinir.

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.