Çevre..

ÇEVRE  MESESLESİ NEYLE ALAKALI ?

Hafta sonları eşiz güzelliklere sahip Seydişehir’in mesire yerleri, yaylaları, yol kenarları, su kenarlarına gidenlerin gördükleri manzara karşısında rahatsız olmamaları mümkün değil. Her taraf pet şişe, poşet atığı, yiyecek atığı, rastgele yakılmış ateş kalıntısı ve her türlü tüketim maddesi atığı.

 

Çoğunluğun ulaşabildiği noktalar böyle de daha çok gayret gerektiren yüksek yerler, daha ücra köşeler nasıl derseniz fark etmiyor; insanoğlunun ulaştığı her yer kirletilmiş.

Belki çoğunluğun gittiği noktalarda daha çok poşet var iken, ücra yerlerde alkollü içecek şişesi ve aklınıza gelebilecek içecek ve yiyecek ambalajı atıkları.

 

Seydişehir çevresi böyle de başka yerler farklı mı derseniz?  Ne yazık ki hayır. Çevreye duyarlı olma! Ülkemiz için genel bir sorunu diyebiliriz.

 

Daha öz bir ifade ile bu yurdum insanının kabak gibi ortada duran bir çevreye karşı kirlilik-kirletme, duyarsızlık-vurdumduymazlık sorunu var.

Özellikle ülkemiz diyorum; neden böyle söylediğimi yazımın sonunda daha iyi anlayacağız.

 

Tabii ki şehir merkezlerinin mücavir alanları belediyeler tarafından temizleniyor, ya mücavir alan dışında kalan yerler ise denetimsiz, sahipsiz içler acısı bir pozisyonda. Bir pet şişenin, poşetin vs. doğada yıllarca yok olmadan kaldığını düşünürsek gelecek açısından kaygılanmamak mümkün değil.

Yurdum insanın kirletmesine artı olarak, düzenli bir çöp depolama yeri olmayan nüfus sayısı binlerle ifade edilen ilçeler, belediyelerin kendi kafalarına göre çevreye bıraktıkları çöplerin düşünün.  

Daha ilginci ise Seydişehir gibi yerlerde bazı şahıslar ve işletmeler kamyonlar dolusu atık-çöp vs gibi şeyleri kimse görmez diye yakın  yerlere dökmesi ise başka  bir makale konusu.

Sizin anlayacağınız kendi elimizle kendi geleceğimizi kirletiyoruz, hem de göz göre göre toplum olarak bunu hep birlikte yapıyoruz…

 Geçen gün Almanya’dan bir dostum geldi sohbet esnasında bu konuyu konuştuk.

Ona oralarda bu işler nasıl oluyor diye sordum ve aldığım cevap karşısında  hayretimi  gizleyemedim ve  tam bize uygun bir  çözüm dedim.

Mutlaka bir gün ülkemizde de uygulanır ama ne zaman olur bilinmez.

Neymiş çözüm derseniz: “Almanya’da bizdeki gibi alış veriş merkezlerinde, pazarlarda her ürüne bir poşet diye bir şey yokmuş. Pazar veya alışveriş merkezlerinde aldığın her ürüne bir poşet vermiyorlarmış. İsteyene poşet var ama ücrete tabi.  Aldığı her poşete ücret ödemek istemeyen insanlar alışverişe giderken tedarikli gitmek zorunda. Yanında file, çanta benzeri şeyler götürerek aldıkları eşyayı onun içine koyup taşıyorlar”.

Valla mükemmel bir çözüm Türkiye’de uygulansın yüzde yüz tutar ve çevreyi kirleten doğada uzun süre kaybolmayan poşet sorunu kökten halledilmiş olur.

Dostuma dedim ki; pet şişe, çam şişe, alüminyum kola şişesi, gıda ambalaj gibi diğer şeyler nasıl toparlanıyor. Buna aldığım cevap ise işte bu dedirtecek cinstendi ve içimden hemenşimdi, şu dakika uygulansın istedim.

Nasıl oluyor pekâlâ dedim; alışveriş merkezlerinde mutlaka ve mutlaka atık toplama ünitesi bulunması işletme açabilme açısından zorunlu hale getirilmiş. Uygulaması nasıl oluyor vatandaşın menfaati ne bu işte!

Tüketilen gıda maddesi,  kola, cam şişe gıda ambalaj maddelerini vatandaş çöpe atmıyor. Evinde belirli bir süre biriktirip herhangi bir markete götürüp işletme açısından zorunlu olan atık ünitesine atıyor. Attığı her ne ise kilosu, âdeti kadar ücret alıyor. Bunun karşılığında da ister nakit para alıyor, isterse o alışveriş merkezinden alışveriş yapabiliyor. Bu öyle küçük basit rakamlar değil bayağı bir tutarı ve oraya kadar taşımaya değer nitelikte onun için herkes atıkları bir süre toplayıp oralara götürüyor...

Ne güzel bir çözüm değil mi; çevre sorunu gelişmişlikle direk alakalı demek ki. Avrupa Birliği’ne sırf bu yüzden girmek istiyorum desem…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum