BİR YIKINTININ ANATOMİSİ

Böyle olmasını hiç istememiştim. Her şey kendiliğinden vuku buluyordu. Bir çaba harcamaya gerek yoktu. Ben, sadece düşünüyor, istiyordum. Her şey düşündüğüm ve istediğim gibi oluyordu. Konuşuyorduk, telefonla birbirimizi arayıp mutlaka bir yerlerde buluşuyorduk. Bunu yapmazsak eksik bir şey oluyordu sanki hayatımızda. Bu eksiklik bir isteğe dönüşüp gerçeğin ta kendisi oluyordu. ‘Gerçek’ten nasıl kaçabilirdik ki? Biz ondan kaçsak o bizi bulurdu. Buldu da! Kaçamadık. Korku, elem, belirsizlikler kolayca aşılacak sanısı güçlüydü benliğimizde. Gözümüz hiçbir şeyi görmüyordu. Gözümüz kör olmuştu. Çünkü gözümüz sadece birbirimizi görüyordu. Bu, daha çok onu korkutuyordu. Ben daha kaygısız, daha istekli, daha hareketliydim. Ne söylesem ona, onda hemen karşılığını görüyordum çünkü. En ufak bir hareket kendiliğinden, aramızda estetize oluyordu. Bunda, aşkınlık buluyordum. Bu aşkınlık beni cesaretlendiriyordu. Bu dünyadan onu da kendimi de kurtarabilirdim. Öyle güçlü oluyordum ki onu görünce, bu güçle değil onu ve kendimi, bütün dünyayı bile kurtarabilirdim. Kendime güveniyordum. Oluyor işte diyordum. Olması gereken neyse o oluyor ve bunu ben yapıyorum diyordum. Daha iyisini de yapabilirim. Onun dostlarını da kurtarabilirim, ailesini de, iş arkadaşlarını da, alış veriş yaptığı bakkalı da. Ben yapıyordum. Bu, daha iyisini neden yapamayacağıma kanıttı. Anlamıyor, övünüyor, düşünmüyor, hissediyor, dipten gelen ve kendini her gün daha belli eden seslere kulağımı kapıyordum. Kapamamam gereken ses, bu sesti oysa. Biliyordum. Bildiğim neye yaramıştı ki o zamana kadar? Hiçbir şey deyip, sadece hayat beni nasıl bildinse öyle yap dercesine planlar kuruyor, imkansızı istiyor, olmayacağı kesin olanı bile olduracak daima bir kılıf bulup es geçiyordum. Her şey elimdeydi, hiçbir şey elimde değildi. Her şey kendiliğinden vuku buluyordu. Hiçbir şeyin olduğu yoktu.Korkmam gereken asıl buydu işte. Ama korkmuyordum. Bir ödülsün sen demiştim ona. Hayatımın, yani kaderimin bana verdiği en nadide, en güzel, yegane ödül. Elimden kaçacak, onu kaybedeceğim endişesiyle uykularımı talan etmeye başlamıştım. Ne hediyesi, ne ödülü? Böyle bir şey yoktu. Bilmiyordum. Bilmek istemiyordum. Kendimi kandırmaya öyle çok ihtiyacım vardı ki. Tam zamanında karşıma çıkmıştı, telefon numaramı istemişti. Ve yalnızlığın sessizlikten ağır olduğu bir gece, cümleleriyle gönlümü şen etmişti. Nasıl yapmıştı bunu, bilmiyordu, farkında bile değildi. Parçalanmak ve parçalandığının bilincine varmak gereğinden, sadece bu şekilde yaşamakta olduğunu anlayacağından, hayatın böyle anlamlaştığını bilmekten, bir sembol olmaktan çok uzak olan bu durum, bütünlüğümüzün kanıtı ve amansız tehlikesiydi.Hiçbir şey bilme, bunu bil. Yeterdi. Yeterdi, çünkü madem her şey kendilinden oluyordu, o zaman niyeydi bu endişe, niyeydi panik, niyeydi uykuların talan olması? Küçücük bir şey bileceksin. Hiçbir kitapta yazılı olmayan bir şey. Çalışarak, bilge insanların nasihatini dinleyerek, hayatının tüm dakikalarını düşünüp çıkaracağın dersler içinden edinemeyeceğin, belki de hayatının tek hakikati olan şey. “İlim bir noktaydı.” Evet ilim bir noktaydı, insan insan olmak için, kaderinin yegane hakikatini yaşamak için, bilmesi gereken ilim bir noktaydı; bilinmesi gereken oydu ama insan işi cahilliğe vurup çoğalttıkça çoğalttı sözü, aklı, duyguyu, bilgiyi ve sonunda bilmesi gereken tek şeyi kaybetti bu kalabalıkta. Noktadan ummanlar yarattı, ama aradığı tek şeyi umman için kaybetti. Ummanın bir yanılsama olduğunu ummana batınca anladı. İnsan, insan olmak isteğini, insan olma umuduyla birlikte, kendi de yıkıntılar içinde bir yıkıntı olarak yitirdi.Şimdi ne bulsa, hayfa. Neyi bilse, fiyasko. Nereye gitse, yıkıntı. Ne yapsa, formalite. Ne söylese, laf-ı güzaf. Ne tatsa, kekre. Neye sevinse, acı. Neye sarılsa, kahkahalarla gülen ve kemiklerini kırıp iliğini içmek isteyen bir gulyabani. O gerçek kayboldu. Çünkü o gerçek yitti!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.