Bil Kendini!

Dört tavuk bir kartal yuvasına gidip bir yumurta çaldılar...

Yumurtayı kümese getirdiklerinde, kümeste bulunan diğer tavuklar gördükleri bu yumurtanın çok büyük bir tavuğa ait olduğunu düşündüler. Zaman geçti, yumurtayı getirenler de unuttu, onlar da bu yumurtanın büyük bir tavuğa ait olduğuna inandılar...

 

Bir anne bulundu yetim yumurtaya, kuluçka başladı... Kısa bir zaman sonra yumurta kırıldı. İçinden simsiyah kanatlı, ilginç gagalı tuhaf bir tavuk çıktı... Herkes mutluydu, böylesini ilk defa görmüşlerdi... Anne tavuk, dersler vermeye başladı yavrusuna, "Bak yavrum, yerden bulduğun böceği şöyle ye! Arpayı buğdayı böyle ye!" Anne tavuk her geçen gün yeni şeyler öğretiyordu yavrusuna... Büyük tavuk annesinin her söylediğini yapıyordu. Tehlikelere karşı nasıl davranılacağını da öğretti annesi, "Bak yavrum, eğer kedi buradan gelirse aksi istikamete doğru kaç, şuradan gelirse buraya kaç..."

 

Büyük tavuk büyüdükçe güzelleşiyordu... Oldukça uzun kanatları vardı... Ara sıra diğerleri onun kanatlarına bakmak için geliyorlardı...

 

Bir gün anne tavuk yavrusuna havadan gelen tehlikelere karşı kendini nasıl savunacağını anlatırken büyük tavuğun gözü, gökyüzünden süzülerek korkunç bir ihtişamla geçiş yapan başka bir canlıya ilişti...

 

- Anne bu ne? Dedi büyük tavuk...

- Ha o mu? O kartal yavrum, kuşların padişahı...

- Ne de güzel uçuyor!..

- Evet yavrum! Ama sen sakın ona özenme. Asla onun gibi olamazsın! Sen bir tavuksun... Senden önce baban, deden, amcan hepsi ona özendi ama hiç biri onun gibi uçamadı... SEN BİR TAVUKSUN VE BİR TAVUK GİBİ YAŞAMALISIN...

 

O günden sonra büyük tavuk, ömrü boyunca arka bahçede kartalın ihtişamlı geçişini izleyip iç çekti... Ve her seferinde "keşke bende bir kartal olup uçabilseydim" dedi... Yine bir gün siyah kanatlı büyük tavuk ihtişamlı kartalı izlerken ölüp gitti... O nu bir tavuk gibi defnettiler; ki hakikatte ölen bir kartaldı...

 

Bir kartal gibi doğup, bir tavuk gibi yaşayan ve kartallara özenip sonunda bir tavuk gibi ölen binlerce kartal var... Sene olmuş 2007, mekan DÜNYA… Şu anda kendi gücünün farkına varamayan, milyonlarca hatta milyarlarca insan var yeryüzünde... Ne büyük acı değil mi?

 

Şimdi senin aklından şu soru geçiyor “Kartal aslında tavuk olmadığını nasıl anlayacak?” hemen cevabını vereyim. Kendisinden başkası gösteremez ona tavuk olmadığını… Keşkeleri hayatından çıkarmakla başlamalısın işe. “Keşke bende bir kartal olup uçabilseydim” yerine “Ben bir kartalım ve kartal gibi uçmasını başarabilirim” diyebilmelisin.

 

Efsanevi hikâyelere bakıp da o kişilerle aranda ne gibi farklar olduğunu düşünüyorsun? sıradan ve sade fikirlerin nasıl olup da büyük başarılara ulaştığına şaşkınlıkla bakıyorsun? Başaran ve başaramayan insan arasındaki tek fark teşebbüs cesaretidir, dünyanın en güzel fikirlerini de düşünsen, en harika cümlelerle de anlatsan ve herkesin hayran kalacağını da bilsen ‘kitleler fikirleri değil, hareketi alkışlar’ teşebbüs edemeyip bu cesareti soluyamazsan kimsenin seni alkışlamasını da bekleyemezsin.

 

Biz hep öğrenilmişlikler üzerine kuruyoruz hayatımızı. Birileri bize küçükken konuşmanın acı olduğunu öğretti “Sus yoksa ağzına biber sürerim” diyerek. Bizde sustuk. Aslını astarını araştırmadan inandık konuşmanın acı olduğuna. Biraz büyüdük biberin tadı ağzımızdan kaybolduktan sonra konuşmak için yeltendiğimizde birileri hemen ağzımızı kapattı “Her doğru her yerde söylenmez” dedi. Ara sıra yalan söylememiz gerektiğini de bu yaşlarda öğrendik. Doğruları söylemekten her zaman kaçındık. Sonra çocuklarımız oldu ve aynı şeyleri onlara da uyguladık kendimizi daha da geliştirerek “Bilmiyorsan sus adam sansınlar” sözünü türettik. Bu kısır döngü böyle sürdü gitti.

 

Peki sonuçta ne oldu? Sorunlarını anlatamayan, tepkilerini MSN’lerde ifade eden, her seferinde başkalarına özenen, TV bağımlısı bir millet olduk. Evet arkadaşım artık bu kısır döngüyü sona erdirme zamanın geldi. Bu zamana kadar yaptığın sadece taklit etmekti. Bırak artık taklit etmeyi ve kendi doğrularını kendin belirle. Ona göre yeni bir kimlik oluştur kendi yaşantını da bu yeni kimliğine göre düzenle. Yanlış yaparsan da “benim yanlışlarımdı” diyebilmeli ve kendi yanlışlarının arkasında cesurca durabilmelisin. Çünkü sen istersen yapamayacağın hiçbir şey yok. Sadece kalk, silkelen ve kendin olmayı dene! Unutma seni başarıya götürecek tek kişi yine sensin!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.