Otizme karşı ana-oğul elele

Otizme karşı ana-oğul elele

Türkiye'deki binlerce otizmli gençten biri olan Cem Sezgin, annesinin gösterdiği çaba sayesinde otizme teslim olmayıp, ilerlediği hayat yolunda kendisiyle aynı kaderi paylaşanlara örnek oluyor- Gerekli eğitim verildiği takdirde otizme rağmen neler başarıl

İSTANBUL (AA) - SEMRA ORKAN - Türkiye'deki binlerce otizmli gençten biri olan 19 yaşındaki Cem Sezgin, annesinin gösterdiği çaba sayesinde otizme teslim olmayıp, ilerlediği hayat yolunda kendisiyle aynı kaderi paylaşanlara örnek oluyor.

Güzel Sanatlar Lisesi son sınıf öğrencisi Cem Sezgin, piyano ve bateri çalıyor. Engelliler yüzme milli takım oyuncusu Sezgin, 2020 olimpiyatlarında madalya için yarışacak. Bir kargo şubesinde iki gün tam zamanlı çalışan Sezgin, internet üzerinden yapılan uluslararası müzik yarışmasında Türkiye'yi temsil edecek.

Gerekli eğitim verildiği takdirde otizme rağmen neler başarılabileceğinin güzel bir örneği olan Cem'in en büyük şansı ise Aylin Sezgin gibi bir anneye sahip olması. Çocuğunun otizmli olduğunu öğrendiği andan itibaren mücadeleyi elden bırakmayan annenin çabası, film senaryolarını aratmıyor.

Bundan 19 yıl önce ikiz çocuklarını dünyaya getiren Aylin Sezgin, anne olmanın mutluluğunu yaşarken, ilk 3 aydan sonra oğlu Cem'de ikizine göre farklılıklar olduğunu keşfetti. Cem, üç aylık olmasına rağmen göz teması kurmuyor, gülümsemiyor, oyun oynamıyor, annesi kucağına aldığında sarılmıyor, 9 aylıkken kelimeleri söyleyemiyordu. İkiz kardeşi ile Cem'in arasındaki farkın giderek açıldığı görülüyordu.

Bunun üzerine anne Sezgin, çocuğunu doktora götürdü. O dönemde Türkiye'de otizm konusunda yeterli bilgi olmadığı için Cem'e tanı konamadı. İyice panik olan anne, çocuğunu Amerika'da muayene ettirince Cem'e otistik teşhisi konuldu.

Bu kötü haberle otizmle tanışan Sezgin, Amerika'da bir eğitim kurumunda otizm konusunda 3 hafta eğitim aldı. Türkiye'ye döndüğünde oğlunu özel bir eğitim merkezine verdi.

Ancak bu merkezde oğluna verilen eğitimden memnun olmayan anne, o an otizmli çocuklar için tam donanımlı bir merkez açılması gerektiğini düşündü.

Türkiye'de otizmli çocuklar için etik değerler ve bilimsel veriler ışığında çalışacak bir merkezi hayata geçirmek için kolları sıvayan anne Sezgin, oğlunun ve kendisinin çektiği sıkıntıları başka aileler yaşamasın diye üniversiteden arkadaşı Mine Narin ile 2003'te "Tohum Otizm Vakfı"nı kurdu. Vakfı kurarken, hem ülkeye model okul kazandırmayı hem de otizm alanındaki eksiklikler konusunda farkındalık yaratmayı amaçlayan Sezgin'e, vakfı kurdukları yıllarda, otizmin Türkiye'de pek bilinmediği için "Otizm Türk değil, Amerikan hastalığı boşuna uğraşıyorsunuz." denildi.

Şişli'de faaliyet gösteren vakıfta 140 çocuğa eğitim veriliyor, her çocuk için bir uzman görev yapıyor. Vakıfta, çocuklar ilerleme kaydettikçe bir üst programa geçiyor.

Vakıfta çocuklara yaşlarına göre, el becerileri, okuma-yazma, spor, müzik, resim gibi birçok alanda eğitim veriliyor. Onların hayatta tek başlarına ayakta durabilmelerini sağlayacak beceriler kazandırılıyor.

- Otizmde eğitim çok önemli

AA muhabirine 2 Nisan Dünya Otizm Farkındalık Günü sebebiyle vakıf çalışmaları ve otizm hakkında bilgi veren Aylin Sezgin, otizme neyin sebep olduğunun tam bilinmediğini ancak genetik temelli olduğunun düşünüldüğünü söyledi.

Sezgin, çevresel faktörlerin de otizme yol açabildiğine ilişkin görüşlerin öne çıktığını ifade ederek, otizmin erkeklerdeki yaygınlığının kızlardan 4 kat fazla olduğunu belirtti.

Otizmin çocuğun sosyalleşmesini engellediğini, takıntılı davranışlar sergilemesine neden olduğunu dile getiren Sezgin, bazı çocuklarda bu durumun hayat boyu devam ettiğini, erken yaşta iyi eğitim alanların yüzde 40'ında ise kurtulma imkanı bulunduğunu kaydetti.

Aylin Sezgin, otizmin her çocukta farklı bir seyir izlediğini ve belirtilerinin ilk üç ay içinde görülebileceğini vurgulayarak, "Çocukta otizm belirtileri ilk sosyalleşme anından itibaren görülebilir. Çok dikkatli değilseniz belirtilerini ancak bir yaşından sonra anlayabilirsiniz. Hala konuşmaz, seslenirsiniz dönüp size bakmaz. Ancak televizyonda çok sevdiği bir müzik ya da reklam cıngılı duyarsa koşarak gelebilir. Yaş ilerledikçe belirtiler daha görünür olmaya başlar. Oyun oynamazlar, arkadaş edinemezler. Ağlayarak, kendilerini yere atmak gibi davranış bozukluğu göstererek sizi kontrol etmeyi öğrenmeye başlarlar." bilgisini verdi.

Çocuğunun otizm olduğundan şüphelenen ailelerin hemen bir çocuk psikiyatrına gitmesi gerektiğini belirten Sezgin, tanı konulduktan sonra erken dönemde eğitime başlanmasının çocuğun yaşam kalitesi anlamında büyük önem taşığını kaydetti.

- "Otizmli çocuklar sosyalleştirilmeli"

Sezgin, devletin otizmli çocuklara haftada iki saat gibi bir eğitim desteği verdiğine ancak bunun yeterli olmadığına işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Uyanık olduğu hen an otizmli çocuğa bir uyaran vermek lazım. Kendi başına bırakılmamalı. Kendi dünyasına çekilip kabuklarını kalınlaştırmasına izin verilmemeli. Mümkün olduğu kadar kabuğu kırılmalı ve sosyalleştirilmeli. Çocuklarda 5 yaşına kadar beynin gelişiminin yüzde 80'i tamamlanıyor. O yüzden 5 yaşına kadar bu çocuklara yoğun bir eğitim verilmesi lazım. Türkiye genelinde otizmle ilgili 4 vakıf ve 59 dernek var. Ama çok az sayıda aile bu STK'lara ilgi gösteriyor. Genellikle aileler sosyal medyada dert yanmakla meşgul. Otizmde ailenin çocuktan vazgeçmemesi onun için çabalaması çok önemli. Aileye çok büyük iş düşüyor. Çok az çocuk bizim okulumuzda olduğu gibi haftada 30 saat eğitim alıyor. Dolayısıyla aileler doğru materyalleri okuyup, çocuklarına uygulamak zorundalar."

Aylin Sezgin, vakıflarına çok talep olduğunu, bu talebi karşılayamadıkları için kura ile çocuk aldıklarını belirtti.

Türkiye'de otizmli çocuklar için yeterli okul ve uzman olmadığına dikkati çeken Sezgin, "Otizm Eylem Planı'nın acilen hayata geçirilmesi lazım. Otizmin görülme sıklığı günümüzde çok büyük bir hızla artmaktadır. Günümüzde her 68 çocuktan birisi otizm riski ile doğuyor, her 20 dakikada 1 çocuk otizm tanısı alıyor ancak ülkemizde hala otizmin ne olduğu, belirtileri ve tedavisi tam anlamıyla bilinmiyor. Ülkemizde, 0-18 yaş grubu arasında yaklaşık 352 bin otizmli çocuk ve gencimiz eğitim, sağlık ve sosyal hizmetlerden faydalanmak için bekliyor. Nüfusa projeksiyon yaptığımızda ülkemizde yaklaşık 1 milyon 142 bin 586 otizmli birey olduğu ve bu durumdan etkilenen 4 milyon 568 bin aile ferdi bulunduğu tahmin ediliyor." diye konuştu.

- "Otizmde farkındalık anlamında yapılacak çok şey var"

Tohum Otizm Vakfı Başkanı Sezgin, yaptırdıkları bir araştırmada otizmle ilgili farkındalığın çok düşük olduğunu tespit ettiklerini aktararak, "GFK Türkiye desteğiyle, 1237 kişi ile 15 ilde yapılan araştırmada otizmi 3 kişiden birinin duyduğunu gördük. Duyanların arasında da otizmin ne olduğunu bilenlerin sayısı sadece yüzde 7 civarında. Yani farkındalık anlamında yapılacak daha çok şey var." dedi.

Otizmde alternatif tedavi şekilleriyle ilgili çok yanlış inanışlar olduğuna dikkati çeken Sezgin, "Ata bindirirsek, yunuslarla yüzdürürsek çocuklar iyileşir" gibi yanlış bilgiler olduğunu anlattı. Sezgin, "Keşke bu bilgiler doğru olsa. Eğitimden başka otizmde etkili olan bir yöntem yok. Mutlaka o aileler eğitime önem versinler, diğer yöntemlere vakit ve para kaybetmesinler." ifadelerini kullandı.

Sezgin, otizmli çocuklara katkıda bulunmak isteyenlerin "Tohum" yazıp, 5290' a mesaj gönderip, 10 lira bağış yapmalarının çok anlamlı bir destek olacağını belirtti.

Otizme karşı ana-oğul elele

AA

Kaynak:Haber Kaynağı

Önceki ve Sonraki Haberler