AK Parti MKYK toplantısı

AK Parti MKYK toplantısı

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ünal: (1)- "Sayın Genel Başkanımız, Trump'la yapacağı telefon görüşmesi için Merkez Karar ve Yönetim Kurulu toplantımızın başkanlığını Sayın Genel Başkan Vekilimiz, Başbakanımız Sayın Binali Yıldırım Bey'e

ANKARA (AA) - AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Mahir Ünal, "Sayın Genel Başkanımız, Trump'la yapacağı telefon görüşmesi için Merkez Karar ve Yönetim Kurulu toplantımızın başkanlığını Sayın Genel Başkan Vekilimiz, Başbakanımız Sayın Binali Yıldırım Bey'e bırakarak görüşmeyi yapmak için Külliye'ye geçti ve Trump'la yapılan görüşme az önce sona erdi. Birazdan Sayın Genel Başkanımız Putin'le bir telefon görüşmesi yapacak." dedi.

Ünal, AK Parti Genel Merkezi'nde Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) devam ederken gazetecilere değerlendirmelerde bulundu, soruları yanıtladı.

Toplantıda iç ve dış siyasi gelişmelerle ekonomik ve sosyal gelişmelerin değerlendirmesinin yapıldığını belirten Ünal, "Bu esnada Sayın Genel Başkanımız, Trump ile yapacağı telefon görüşmesi için toplantımızın başkanlığını Sayın Başkan Vekilimiz, Başbakanımız Sayın Binali Yıldırım Bey'e bırakarak görüşmeyi yapmak için Külliye'ye geçti. Trump ile yapılan görüşme az önce sona erdi. Birazdan Sayın Genel Başkanımız Putin ile bir telefon görüşmesi yapacak." ifadelerini kullandı.

Ünal, toplantıda teşkilat başkanlığının sunum yaptığını, "15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü" ile şehitleri anma faaliyetlerinin değerlendirildiğini belirtti.

TBMM parti grubu çalışmaları ve gündemin değerlendirmesiyle ilgili görüşmelerin gerçekleştiğini kaydeden Ünal, özellikle partinin 2017'nin sonuna kadar bütün ilçe teşkilatlarının kongrelerinin tamamlanacağını, teşkilatlarla ilgili genel bir gözden geçirme çalışmasının yürütüleceğini aktardı.

Ünal, hükümetin 180 günlük eylem planı çerçevesinde 6 aylık çalışma yürütüleceğini ifade ederek hükümetin bu süredeki çalışmalarıyla eş zamanlı olarak belediyelerle ilgili de 2019 yılına dönük çalışma yapılacağını kaydetti. Ünal, hem performans değerlendirme hem de Yerel Yönetimler Başkanlığının bu konuda gerçekleştireceği çalışmalar konusunda bilgilendirme yapıldığını anlattı.

- "Bu tutumu kabul edilebilir değil"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 7-8 Temmuz'da gerçekleştirilecek G20 zirvesi için gideceği Almanya'da gurbetçilerle buluşmak istemesine bazı Alman siyasetçilerden gelen olumsuz mesajların hatırlatılması üzerine Ünal, bu konuda hem Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu hem Avrupa Birliği (AB) Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik hem de partinin Dış İlişkiler Başkanlığının gerekli açıklamaları yaptığını anımsattı.

Ünal, Almanya'nın son bir yıldır Türkiye'ye karşı takındığı tutumun son derece üzücü ve kabul edilemez olduğunu vurguladı.

Almanya ile olan ilişkileri uluslararası ölçekte normal, olağan ve yürütülebilir bir diplomasi düzeyinde devam ettirmek istediklerini belirten Ünal, şöyle devam etti:

"Ama hem 15 Temmuz'dan sonra Almanya'nın FETÖ'cülere dönük tutumu hem PKK sempatizanlığına ve PKK terör örgütünün Almanya içindeki faaliyetlerine dönük tutumu hem de Almanya'nın Cumhurbaşkanımıza ve Genel Başkanımıza dönük bu tutumu kabul edilebilir değil. Cumhurbaşkanımız 7-8 Temmuz'da Hamburg'da G20 zirvesine katılacak, 9 Temmuz'da da Cumhurbaşkanımız vatandaşlarımızla orada bir araya gelmek istedi. Ama bildiğiniz gibi buna dönük Almanya Dışişleri Bakanlığının bir açıklaması oldu 'uygun olmadığına' dair. Bu konuda temaslarımız devam ediyor, temaslarla ilgili de sizleri bilgilendireceğiz."

- "Devletimiz gerekli güvenliği sağladığı için tabii ki güvenle yürüyecekler"

Ünal, CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Bülent Tezcan'ın, Türkiye'nin adalet sembolünün Kılıçdaroğlu olduğu, AK Parti'nin de adalet sistemini çökerttiği yönündeki sözlerinin hatırlatılması üzerine Ünal, "CHP'nin bu yürüyüşü, toplantıda özel olarak ele alınmamıştır. Bu yürüyüş iç ve dış siyasi gelişmeler çerçevesinde ele alınmış ve konuşulmuştur." dedi.

Özellikle CHP sözcülerinin yürüyüş sırasında yaptıkları açıklamaların kendisini de şaşırttığını dile getiren Ünal, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Öncelikle Sayın Kemal Kılıçdaroğlu ve arkadaşlarının son 8 yıldaki, Kılıçdaroğlu'nun genel başkan olmasından sonraki siyasi pozisyonlarına ve söylemlerine baktığımızda aslında CHP'nin başında bulunan Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'nun bu süreçte hangi dönemde millet ve milletin hassasiyetleriyle birlikte hareket ettiği araştırılsa herhalde çok fazla bir şeye rastlayamayız.

Şunu net olarak söyleyelim ki Gezi'de nasıl ki mesele ağaç değildiyse, 17-25 Aralık'ta mesele nasıl ki hukuk değildiyse bugün de mesele maalesef adalet değil. Bizim adaletten anladığımız her şeyin yerli yerine konulmasıdır. Bu çerçevede baktığımızda, CHP'nin, Sayın Kılıçdaroğlu ve arkadaşlarının uygulamalarına, siyasi pozisyonlarına ve söylemlerine baktığımızda eğer bu ülkenin savcısı Selim Kiraz şehit edildiğinde, savcıyı şehit eden DHKP-C militanlarının savunuculuğuna soyunuyorsa CHP milletvekilleri, eğer bazı CHP milletvekilleri Türkiye için Avrupa'dan yaptırım talebinde bulunuyorsa ve aynı CHP, bu dönemde Türkiye'nin özellikle 17-25 Aralık'tan sonra yaşadığı süreçte bizim Genel Başkanımızın, Cumhurbaşkanımızın 'paralel devlet yapılanması' ve 'terör örgütü' olarak nitelendirdiği FETÖ'cü yapılanmaya kalkan olacak birtakım davranışlarda bulunuyorlarsa, bunlara dönük hukuki süreçler başlatıldığında gidip orada bunların korumacılığına soyunuluyorsa, hatta 15 Temmuz'dan sonraki süreçte Kemal Kılıçdaroğlu katıldığı bir televizyon programında FETÖ'nün kitapları ve televizyonunu savunan bir dil ve üslup içerisine giriyorsa, YPG ve PYD ile ilgili 'Terör örgütü değildir' denilebiliyorsa, aynı şekilde PKK'lılar için 'arkadaşlar' ifadesi kullanılabiliyorsa şimdi burada adaleti nerede arayacağız? Eğer her şeyi yerli yerine koymazsa burada adaleti nerede arayacağız?"

Ünal, CHP sözcülerinin bu yürüyüş sırasında "korkmadan, cesaretle yürüdüklerini" söylediklerini anımsatarak, "Evet, devletimiz gerekli güvenliği, hassasiyeti sağladığı için tabii ki güvenle yürüyecekler. Biz oradaki yürüyen her bir vatandaşımızın hükümet olarak güvenliğinden tabii ki sorumluyuz. Ama mesele orada devletin sağladığı güvenlik altında cesaretle yürümek değil. Mesele CHP'nin 'kontrollü darbe' dediği, 'başarısızlığa mahkum edilmiş darbe girişimi' diye nitelendirdiği 15 Temmuz gecesi devletin helikopterini, uçağını, tankını ele geçiren asker kıyafetli teröristlerin olduğu gece cesaretle yürümekti." değerlendirmesinde bulundu.

(Sürecek)

AA

Kaynak:Haber Kaynağı

Önceki ve Sonraki Haberler