Zafer Meydanı...

Bugün 1 Mayıs, aslında günün mana ve önemini belirten bir yazı yazmak lazım ama bana Zafer meydanından ve TED Koleji’nden bahsetmek daha cazip geliyor.

Muayenemi kapattıktan sonra pek yolum düşmüyor. Ara sıra gidiyorum ama eski tadı yok. Geçen Pazar eşimle beraber hem yürüyelim hem de neler olmuş görelim diye Zafere gittik. Alaattin tepesinin yeşil çimleri üzerine uzandık. Gerçekten huzur veren bir yer. Ama her doğrulduğunuzda karşınızda ilkel çağların taş yapıtları gibi yan yana dizilmiş sütunlar ve onlar arasına konulmuş zevksiz büfelerle karşılaşmak keyfinizi kaçırıyor. Tarih ve yeşilliklerin şehri Konya’ya hiç yakışmıyor. Tarihi dokuyu koruyacak kimse kalmadı mı? Her şey rant esaslı mı? Hele maneviyata bu kadar düşkün olduğunu bildiğim Büyükşehir Belediye Başkanı nasıl böyle bir şeye evet dedi. Mesleği değil ama hiç mi bu konuda danıştığı bir uzman yok mu? Aklıma geldi nerede sivil toplum örgütleri, nerede TEMA? Meydan betonla kaplanacak diye kesilen ağaçlar için eylem nerede?

Büfeler kar amacıyla konuluyorsa daha da yazık. Sarraflar caddesinde kaldırımlar yapılıyor. Yolun sonunda iki taksiden ibaret bir durak ve bir büfe vardı. Sigaradan başka satacak bir şey yok. Meram Belediyesi durak yerine dört milyar, büfeye de dokuz milyar istemiş. İşte kar buna denir. Ticaret budur. Metrekaresi üç milyara Konya’da nerede arsa.

Alaattin tepesinden Şato Form’a doğru yürüyoruz. Bir şeylerin yapılma gayreti hoş da eğer yapımda kalite yoksa iyi işler bile gözünüze hoş görünmüyor. Döşenen taşlar tam bir amatör işi. Yapan her kimse, hayatında ilk defa bu işi yapmış. Taşların üzerlerine kadar çıkan beton artıkları, tam oturmamış taşların seviye farklılıkları ayaklarınıza takılıyor. Bu işi ben de bu kadar yapabilirdim diye düşündüm. Demek ki iş yapabilmek için liyakat gereksiz.

Şato Form’a gelince manzara daha da kötü oldu. Gedavet parkının o güzelim ağaçları yok. Oysa ne güzeldi. Altında oturan insanlar, o tatlı rüzgar. Hiçbiri kalmamış. Ağaçlar kesilmiş. Yine o zevksiz sütunlar. Ne yapılmak istendiğini anlamak ve savunmak imkansız. Eski Belediye Başkanı Ahmet Öksüz Konya’ya gerçekten ciddi hizmetler verdi. Siz bakmayın ondan sonra gelenlerin inkarlarına. Ben gelip sonra nasıl helallik dilediklerini de bilirim. Raylı sistem yapılırken yolun ortasındaki ağaçları kestirmek zorunda kalmıştı. O sistemi kurabilmek için bir mecburiyet vardı. Seçimleri kaybettiğinde bir dostum bütün bunlar kesilen ağaçların ahıdır demişti. Yoksa başarısız olduğundan değil. Kesilen ağaçları görünce içim sızladı. İbret alınmadığı için tekerrür eden tarih, kimin umurun da.

Esnaf kızgın. Burayı projelendirenlere gittik. Bize bir sürü dil döktükten sonra itiraf ettiler, projede çok güzel görünüyordu amma, iş bitince bir şeye benzemedi. İşlerinin azalmasında açılan ve açılmakta olan yeni iş merkezlerinin payı da var amma, onlar yeni yerleşim planına bağlıyorlar.

Gelelim TED Koleji olayına. Yanlış değilse 22 Nisan tarihinde Beden Terbiyesi-TED işbirliğinde bir satranç turnuvası düzenlendi. Son derece güzel ve teşvik açısından anlamlı bir olay. Benim yeğenim Emir İnan da katılımcılar arasında. Sporda önemli olan katılımcılık, başarı sonradan gelir. Dereceye girenlere teşvik amacıyla bir takım ödüller ki mutlaka gereklidir. Buraya kadar her şey normal. Sonra tüm katılan çocuklara birer katılım belgesi ve birer biblo hediye edilmiş. O da güzel. Bibloya bakınca gülmekten kendimi alamadım. Tam bir komedi. Bir kül tablası. Satranç sporu ile ilgileneceklere uzun düşünme molalarında küllerini koysun diye düşünülmüş her halde. Yanlış anlamaya mahal vermemek içinde bibloda kül tablosunu tutan bebeğin ağzında bir de sigara. Hem de ne sigara. Az görenlere bile kendini gösterecek kalınlıkta. Hane derler yanı “Gel burdan yak” diye. İşte tam öyle.

 

İttihatçı Sakallı Cemal’in meşhur sözü aklıma geldi. Otuzlu yıllarda arkadaşlarıyla oturup bir durum değerlendirmesi yapıyorlar. Yapılanları başarısız bulmuş olacaklar ki “Meşrutiyet’i denedik olmadı, Cumhuriyet’i denedik manzara ortada, biraz da ciddiyeti denesek ne dersiniz?” diyor.

Gerçekten, biraz da ciddiyeti denesek, ne dersiniz?

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.