Yaşanan şey..

Yaşanan şey Medeniyetler Çatışması…

Hazreti Peygambere hakaret içeren bir videonun paylaşım sitelerinde yer alan görüntüleri tüm İslam dünyasını doğal olarak ayağa kaldırdı.

İslamafobi’nin tüm Batı ülkelerinde yaygın hale gelmesi 11 Eylül tarihiyle birlikte zirveye ulaşmıştı, söz konusu videoya gösterilen tepkiler ve gelişen olaylar yeni bir 11 Eylül sendromuyla karşı karşıya kalacağımızı gösteriyor.

Aslında son zamanlarda ABD’de Kur’an yakan rahip haberlerinden tutun da, Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde Müslümanlar aleyhine düzenlenen saldırıların altında da İslamafobi yatmakta.

Samuel P. Huntington’un Medeniyetler Çatışması tezini adeta doğrulayan gelişmelerin yaşandığı bir sürçteyiz.

İslamafobi Huntington’un tezinin ilk çıktısı….

Medeniyetler Çatışması tezi 1990’lı yıllarda sona eren soğuk savaş sonrasında artık savaşların ülkeler ya da ideolojiler arasında değil, Medeniyetler arasında olacağını öngörüyordu.

Bunun için en somut örnekte Yugoslavya’nın parçalanması sürecinde Ortodoks Sırpları Rusların, Katolik Hırvatları Almanların desteklemesi olmuştur.

Müslüman Bosna cılız bir İslam dünyası yardımının dışında aslında Hristiyan Avrupa’nın ortasında yapayalnız kalmıştır. 

İşte bugün yaşanan bu olayların böyle bir arka planı var.

Artık ne komünizm, ne faşizm ne de başka bir şey.

Gerçek olan şey etnik ve dini kimliklerin belirgin bir şekilde ortaya çıkması ve bu kimlikler üzerinden yapılan siyaset.

Geçtiğimiz birkaç yıl içinde Kuzey Afrika ve Ortadoğu ülkelerinde özgürlük adına ortaya çıkan ve Arap Baharı olarak nitelendirilen gelişmeler, nihayetinde bir İslam ve Batı karşıtlığı olarak somutlanmaya başlamış görünüyor.  

Çünkü yaşanan tecrübeler göstermektedir ki, Batı’nın Afganistan, Irak’ta yaptığı insanlık dışı muameleler Arap Bahar’ını yaşayan ülkelerde Hazreti Peygambere yönelik bir hakaret videosuyla acı bir şekilde yeniden Batı karşıtlığı olarak yer yer bulmuş, Batının demokrasiyi getiriyoruz sizlere söyleminin bir aldatmadan ibaret olduğu tezi güç kazanmıştır.

Çünkü insanlar ne kadar çok demokrasiyi isterlerse istesinler, inandıkları değerleri, kutsalları demokrasi ve fikir özgürlüğü adı altında ayaklar altına alınıyorsa buna en ağır tepkiyi gösteriyor ve bu değerlerin horlanmasına göz yummuyorlar.

İnsan tarihten, inandığı değerlerden ve alışkanlıklarından bağımsız bir varlık değildir.

Yeni dünya düzeni ise insanın bu sinir uçlarına dokunarak yeni çatışmacı bir düzen kurmak, yeni acılara sebebiyet vererek bu acılar üzerinden çatışmacı bir medeniyet inşa etmektedir.

Yeni dünya düzeni Hıristiyan Batı Avrupa’nın Müslüman Doğu’nun değerlerine fütursuzca saldırdığı ve bu saldırıların karşısında provoke olan, şiddetle kendini ifade eden, sinir uçları oynayan bir İslam dünyasını doğurmuştur.

Bu gidişat on ikinci yüzyılın başlarından itibaren gelişen Haçlı Seferlerinin yirmirinci yüzyıldaki başka bir versiyonu.

İslam dünyası üzerinde sefere çıkan Haçlılar ve bu haçlılarla savaşmak zorunda kalan Müslümanlar, bugün de Müslümanların değerlerine ve kutsallarına hakaret eden Batı ve bu değerleri İslam’la bağdaşmayan bir şekilde korumaya çalışan heyecanlı Müslüman kitleler….

Önceki ve Sonraki Yazılar