Teşekkür de etmek gerek

Bizim, geçmişte genel ve yerel yöneticilerin hizmetleri ve davranışları ile ilgili sert eleştiri yazıları yazdığımızı bilenler biliyor. Ama çalışmayı, üretmeyi takdir etmemek de insana yaraşmaz. Hele insan müminse, müslimse kıymet bilmezlik ayrıca vebal oluşturur. Hem biz müslimiz (elhamdülillah) hem de eleştirdiklerimizi Müslüman biliyoruz.Ramazandan önce, şehirdeki süren köprü-kavşak vs inşaatlarından dolayı ‘Ramazan içinde trafiğin çok sıkışacağını ve bir takım arbedelere yol açacağını’ yazmıştık. Tahminimiz doğrultusunda birtakım sıkışıklıklar ve huzursuzluklar çıksa da, hamdolsun, bizim korktuğumuz boyutta bir sorun ortaya çıkmadı. Bu sonucun alınmasında, her gün herkes iftara evine yetişmek için gayret ederken, muhtemelen hepsi de oruçlu oldukları halde kavşaklarda cansiperane bir şekilde trafiği düzenlemeye çalışan polislerin büyük payı var; Hatta bizce en büyük pay onların. Tüm şehir halkının bu fedakâr insanlara bir teşekkür ve minnet borcu olduğunu düşünüyorum ve ben buradan kendilerine kucaklar dolusu teşekkürler ediyorum. Bu arkadaşlarımızı bu şekilde görevlendirerek şehrin asayiş ve huzurunu koruyan amirlerini, emniyet müdürünü ve sayın valiyi de unutmamak; onlara da teşekkür etmek gerekir. Hepsine ayrı ayrı teşekkür ediyorum; sağ olsunlar, var olsunlar… Bir insan veya topluluk güzel bir şey yapınca, teşekkür etmek yerine kimileri, “Ne teşekkürü! Zaten görevi!” şeklinde bir tavra girmektedir. Oysa iyi bilinen bir gerçektir ki: “marifet iltifata tabidir”. İnsanlara kıymetlerinin takdir edildiğini ifade etmekte ne mahzur olabilir; bilakis kıymeti bilinen insan, o güzel işi yapmakta daha istekli hale gelir. Sözgelimi namaz kılıyoruz, bununla yalnızca görevimizi mi yapıyoruz; yoksa sevap da alıyor muyuz? Pek tabi sevap da alıyoruz, yani ödül, yani ikram, yani fazladan bir şeyler. Allah bize güzeli teşvik etmenin yolunu bakın kendi uygulamasıyla nasıl öğretiveriyor.Bayram öncesinde ailecek ülkenin doğusuna seyahate çıktık. Bizi tanıyanlar bilir, bayramları tatile çevirenlerden, bayramlara ‘tatil’ gözüyle bakanlardan değiliz. Bu seyahat kış-kıyamette Doğuya olunca meşakkat ihtimali bol olan bir seyahatti. Fakat o bölgede hiç kan bağlı veya sıhriyet bağlı akrabamız olmadığı halde sırf dost ve arkadaşlarımızı ziyaret etmek için biz bu seyahati göze aldık ve hamdolsun Allah, güzel bir şekilde seyretmesini sağladı; kazasız, belasız, meşakkatsiz bir seyahat yaşadık.Aşağı yukarı iki bin sekiz yüz kilometrelik seyahatimizde, bizim bu yaşımıza kadar görmediğimiz yoğunlukta bir ‘bölünmüş yol inşaatı’ ve ‘gerçekleşmiş bölünmüş yol uygulaması’ ile karşılaştık. Bu fevkalade bir şeydir. İlgili bakanlıklara ve tabi ki hükümete nasıl teşekkür edeceğimi bilemiyorum. Bu güne kadar yollarımızı patika mesabesinde tutan geçmiş yöneticileri nasıl anacağımı da bilemiyorum; onlara Allah (cc) müstahaklarını versin. İdeolojik (üstelik halka rağmen ideolojik) devletçiliğin onları düşürdüğü bataklığa, dileriz bundan sonra gelen yöneticiler hiç düşmezler. Dileriz, bu hükümetin sergilediği halka-millete hâdimlik anlayışı devlet geleneği olur, hep devam eder ve Devlet, kendisinin bir toplumsal mutabakat ürünü olduğunu hep hatırında tutar.Uzun yolda seyahat edenler bölünmüş yolun ne kadar büyük bir rahatlık ve emniyet demek olduğunu gayet iyi bilirler. Sürücü daha az yorularak, daha az bunalarak (daha az stres çekerek), daha kısa zamanda hedefine ulaşır. Ayrıca bölünmüş yol kazalarda gözle görülür bir azalma sağlar. Bu bayramda da kaza haberleri duyduk; ama bu kazalar bölünmüş yol çalışmalarının henüz başlamadığı veya tamamlanamadığı yerlerdeydi genellikle. Allah (cc) bu çalışmaları tez zamanda başarıyla bitirmek nasip ederse, inşallah, kaza sayıları hele de ölümlü kaza sayıları fevkalade azalacaktır.Büyükşehir belediyesinde her isteyenin başkanla görüşemeyeceği (Sanki şimdiye kadar isteyen görüşebiliyormuş gibi) bir düzenleme peşindeymişler diye duyuyoruz. Biz halktan kopanların Hakk’dan da kopacaklarını söylüyoruz. Bir takım kıymetli insanlara bile randevu vermeyen Başkanın, bu söylenenler doğruysa, kendini daha da izole etmekle ne kazanacağını doğrusu pek merak ediyoruz. Kızını kuleye kapatarak, istemediği damattan korunmak isteyen kralın bu emeline ulaşamadığı misali, eğer bu izolasyonla makamı-koltuğu korumak murad ediliyorsa, bu, boş bir hayaldir, biline.Gereğinde teşekkür, gereğinde eleştiri… Kimseyi kendisinden haksız bir menfaatimiz olduğu için övmüyoruz veya kimseyi bize bir menfaat sağlamaya zorlamak için eleştirmiyoruz. Bugün eleştirdiklerimizi yarın teşekkürle zikretmeyeceğiz diye bir inadî durumumuz da yok. Doğru olan şeyler kimden gelirse gelsin açık yüreklilikle över ve sahibine teşekkür ederiz.Selâm ve hürmetle efendim…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.