Tabii Yerseniz…

Son günlerin hoş bir reklamı. Aganigi naganigi nedir? Fındık akla iyi gelir, nakle iyi gelir. Politikaya iyi gelir, tabii yerseniz. Yedikten sonra her şeyin insana iyi geldiği bir gerçek. Adamın dili bile çözülür. Nitekim öyle de oldu.

Memleketi Diyarbakır gibi şehirler hariç “kurban olam” reklâmlarıyla donatan AKP, son günlerde yeniden iç dünyasına dönüp, pembe masallarla halkı uyutmaya çalışırken Türk milliyetçiliğine de ırkçılık diye çatmaya başladı. Biz dinlemekten bıktık ama dağarcığında başka laf kalmadığından onlar tekrardan bıkmadı. Bir kez daha net bir şekilde açıklamak ve vurgulamak lazım. Bir kişinin milletini sevmesine milliyetçilik denir ırkçılık değil. Bir kimsenin milletinin her milletten üstün olmasını istemesi ve onun için çaba harcamasına milliyetçilik denir. Tabii yersen…

Yiyemeyenler başlıyor milliyetçilik kavramını sulandırmaya ve kendi akıllarınca insanları korkutmaya. Ama anlaşılan yapılan her ankette oyları biraz daha düşüyor, milliyetçilik kavramına ve millete sarılanların oyları da biraz daha artıyor ki konuşmalarda seviye oyla beraber düşüyor. Kafatasçı, ırkçı gibi anlamsız suçlamalar başlıyor. Yakında eski tüfeklerin ağzı ile faşist demeye başlarlarsa şaşmamak gerek. Baksanıza Tikko’nun organize ettiği hepimiz Ermeni’yiz sloganına bile bu kadar karşı çıkmadılar. Yarım ağızla pek de hoş olmadı gibi laflarla geçiştirdiler. Başbakanın siyasete kattığı şu akıl tutulması lafı var ya. Tam şu an için söylenmiş.

Bütün dünyada hızla ve yeniden canlanan bir milliyetçilik akımı var. Özellikle küreselleşmenin yarattığı kaos ve sömürü düzeni insanları yeniden eski değerlerine dönmeye yöneltiyor. Bizde tam tersi. Devletini sevmek, derin devlet tellallığı, milletini sevmek ırkçılık, kafatasçılık. Başbakan Erdoğan, hem otobanda ters yönde seyahat edip, hem de önüne gelene "Yanlış yönde cideyrsun uşağım" diye söylenen Temel'den farksız bir ruh hali içinde söylenmeye devam ediyor. Ters gidenin kendi olduğunun farkına varmamış her kese bağırıyor. Irkçı, kafatasçı diye.

Herkesin orduya ve devlete sahip çıkma zamanında da Başbakan saldırıya geçti. Derin devlet var ve bizi engelliyor. Hatta Osmanlıdan beri vardı gibi siyaseten maksatlı, devlet adamı mantığında yanlış. Bu ne iştir. Devletin başında oturuyorsun hala şikâyet ediyorsun. Varmışta, bilmem ne imişte. Eğer yanlış ise doğrusunu yap ve bir bir ifşa et. Bak hala halk desteği sana. Domates dört bine çıkmış halk hala olsun, tayip var diyor. Bundan iyi fırsat mı olur. Yık derin devleti, tüm gerçekleri ortaya çıkar. Millettekilerin yeşil devrimden bahsediyor. Turuncu olmadı, pembe olmadı bir renkte sen uydur ve açıkla. Herkes anlaşın küreselleşme nedir. Ülkelerin artık asker zoruyla işgal edilmediğini, işgalin işte böyle olacağını. Yabancı sermeyenin ve küresel sermayenin yeni ordular ve paranın yeni güç olduğunu herkes anlaşın. Anlasın ki AKP nin kuruluş gerekçesi ve neden iktidar olduğu bilinsin.

Hani hükümdar ölürken oğluna üç mektup bırakmış ben ölürde sıkışırsan aç diye. Oğlu da ilk sıkışıklıkta mektupları açmış. Mektupta yakın çevreni suçla diyormuş. Onun gibi. Her halde Başbakanında böyle üç mektubu var. İlk mektupta muhtemel şöyle yazıyor. Eğer AB ve Kıbrıs konusunda bu kadar tavize rağmen, başarısız olursan milliyetçiliği ırkçılık diye suçla. İkinci mektupta eğer kırmızı çizgi diye çizdiklerin fos çıkar, çizgiler ucuz peşmergeler tarafından bile ciddiye alınmaz ise hemen derin devlet var, iş yapamıyoruz diye feryada başla. Üstelik suçlamaları Osmanlıya kadar uzat ki seni destekleyen çok olsun yazıyor. Bu aşamaları geçtiğimiz anlaşılıyor. Başbakanın hükümdarın üçüncü mektubuna dikkat etmesi gerekiyor. Üçüncü mektupta anlaşılan sen bu işi yapamıyorsun, hemen üç mektupta sen yaz yazılıdır.

Bu kadar başarısızlıktan sonra, mektupları ne zaman yazacak merakla ve dikkatle bekliyorum…

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.