Sermaye Piyasaları Kongresi

Sermaye Piyasaları Kongresi

Başbakan Yardımcısı Canikli: (3)- "(Kur ile ilgili) Bununla yaşamak zorundayız, bunu kabullenmemiz gerekiyor. Sadece sürekli bir trend olarak dövizin düşmesi üzerine bir model geliştiremeyiz" - "(Bank Asya) Normalde tasfiye yapılana kadar hiçbir ödeme yap

İSTANBUL (AA) - Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli, kura ilişkin, "Bununla yaşamak zorundayız, bunu kabullenmemiz gerekiyor. Sadece sürekli bir trend olarak dövizin düşmesi üzerine bir model geliştiremeyiz." dedi.

Canikli, Sermaye Piyasaları Kongresi kapsamında gerçekleştirilen "Güçlü Sermaye Piyasaları Güçlü Türkiye" panelinde BloombergHT TV Genel Yayın Yönetmeni Cüneyt Başaran'ın sorularını yanıtladı.

Canikli, kurdaki oynaklık ile ilgili, "Benim gerçekten anlamakta en zorlandığım konulardan bir tanesi kurda meydana gelen hareketlerin bu kadar yoğun ve çok anlam yüklenerek tartışılması." dedi. Türkiye'nin dalgalı kur politikası uyguladığını anımsatan Canikli, piyasa şartlarında bunların normal olduğunu söyledi.

Sadece dalgalanma üzerine birçok finansal aracın olduğunu belirten Canikli, "Bununla yaşamak zorundayız, bunu kabullenmemiz gerekiyor. Sadece sürekli bir trend olarak dövizin düşmesi üzerine bir model geliştiremeyiz. Onun üzerine bir yapı kuramayız, onun üzerine bir üretim yapamayız, onun üzerine maliyetlerimizi hesap edemeyiz. Dolayısıyla hesabımızı bu dalgalı yapı üzerine kurmamız gerekiyor." diye konuştu.

Başka bir zamanda TL'nin aşırı değerli olmasından bahsedildiğini hatırlatan Canikli, o zaman da aynı şeyi söylediklerini, çok ani oynaklığın giderilmesi dışında piyasaya müdahale edilmemesi gerektiğini ifade etti. Canikli, "Aşağı doğru giderken nasıl müdahale etmediysek, şimdi de aynı şey geçerli." dedi.

Dolardaki bu gelişmeleri iç piyasa değişkenleriyle ilişkilendirmemek gerektiğini belirten Canikli, bunun tamamen dışarıdan kaynaklanan nedenlerle ve sadece TL'nin karşı karşıya kaldığı bir durum olmadığını vurguladı.

Avronun dolar karşısında ciddi değer kaybına uğradığını, sterlinin son bir ayda değer kaybının yüzde 20'yi geçtiğini vurgulayan Canikli, kura ilişkin, "Bu anlamda bakıldığında kesinlikle bir risk faktörü değildir. Piyasa değişen dengelere göre kendini ayarlıyor. Aslında bir güvenlik mekanizması bu. Böyle görmek gerekiyor." ifadesini kullandı. Canikli, piyasada bir denge olmadığını, birden fazla denge bulunduğunun altını çizdi.

Gittiği bir toplantıda kendisine "Bu devalüasyonu engelleyin" denildiğini belirten Canikli, "Devalüasyon falan yok ortada. Artık o dönemler bitti. Piyasa şartlarında doğal dalgalanmadır." dedi.

Canikli, özel sektörün döviz açık pozisyonunda bulunmamasının baştan beri söylendiğini de anımsattı.

- "Devirden sonra borsada kote olan şirketlerin hisse değerleri hızlı bir şekilde yükseldi"

Nurettin Canikli, TMSF'ye aktarılan şirketlerle ilgili bundan sonraki sürecin nasıl olacağına ilişkin de değerlendirmelerde bulundu. 15 Temmuz'dan sonra Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) Türkiye ekonomisi ve finansman ayağında ciddi müdahalelerin olduğunu, birçok şirket kullanılarak terör örgütüne kaynak aktarıldığını ve örgütün paralarının aklandığının ortaya çıktığını anımsatan Canikli, mahkemelerin de gereken adımları attığını, sonra kayyum tayinlerinin başladığını anlattı.

Söz konusu şirketlerle ilgili piyasada yoğun bir algı oluşmaya ve bütün ticari ilişkilerinin de zayıf ve olumsuz etkilenmeye başladığını dile getiren Canikli, müdahale edilmemesi halinde bu şirketler için çok ciddi iflasların, mali yapıda bozulmaların olabildiğini söyledi. Canikli, "Sayı da sürekli artıyor, müdahale etmemiz gerekiyordu." dedi.

Yönetim noktasında bazı sıkıntılar ortaya çıkınca bu işe müdahale etme gereğinin ortaya çıktığını dile getiren Canikli, "Göz göre göre bu firmaların ekonomiden çekilmesi, oradan kaynaklanan yatırımların azalması, istihdam noktasında kayıpların ortaya çıkması ihtimali belirince, kayyumluk atanması halinde bunun TMSF tarafından yapılmasının uygun olacağına karar verdik. TMSF'nin bu konuda ciddi tecrübesi var." diye konuştu.

Canikli, şu anda sistemin güvende olduğunu, bu şirketlerle ilgili olumsuz algının büyük oranda ortadan kalktığını vurguladı. Devirden sonra borsada kote olan şirketlerin hisse değerlerinin hızlı bir şekilde yükseldiğini belirten Canikli, "15 Temmuz öncesinin üzerine geçti. Hatta bazıları arkadaşlara 'TMSF bizden daha iyi yönetiyormuş' diye haber gönderiyormuş. Çünkü büyük bir sorumluluk var, onun farkındayız." dedi.


- "şu an itibarıyla 496 şirket TMSF'ye devredilmiş durumda"


Başbakan Yardımcısı Canikli, şu an itibarıyla 496 şirketin devredilmiş durumda olduğunu, bunun kesinlikle bir el koyma olmadığını belirterek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Çünkü uluslararası piyasalarda bu şekilde değerlendiriliyor, düzeltmeye çalışıyoruz. Bir kez daha altını çizelim, el koyma falan değil. Mahkeme kararı sonucuna kadar bunları maliye yapıları bozulmadan ayakta tutmak, faaliyetlerini sürdürmek… Yargılama sonucunda mahkemeler bu şirketlerle ilgili karar verecek. Kara para akladığı, teröre finansman sağladığı tespit edilirse devlete aktarılacak. Eğer suçsuz olduğu anlaşılırsa o zaman sahiplerine iade edilecek. Her iki durumda da bunların ayakta kalması, ekonomiye katkı sağlamaları gerekiyor. Bunu yapıyoruz.

Akredite kuruluşlar vasıtasıyla devredildiği tarih itibarıyla bütün şirketlerin mali yapılarının fotoğrafını çekiyoruz. TMSF'ye devredildiğinde bu şirketlerin mali yapıları nasıldı? Yarın 'TMSF iyi yönetemedi, bozuldu' gibi tartışmalar gündeme gelirse, ki mutlaka gelir, kamuoyuna doğru bilgi vermek amacıyla devir tarihi itibarıyla bütün şirketlerin fotoğraflarını çekiyoruz. İkincisi de faaliyetlerinin sürdürülmesinde fayda görülmeyen, mali yapılmaları bozulmuş bir firmayı ayakta tutmanın da bir anlamı yok. Eğer bu şekilde tespit edilecek firmalar olursa, onlar da satılacak ve tasfiye edilecek. Parası bloke edilecek ama kalan bir şey olursa... Mahkeme ne karar verirse ona göre hareket edilecek."

Canikli, TMSF'nin yönettiği şirketlerin bir kısmının uluslararası sermaye ile ilişkisinin bulunduğunu, uluslararası yatırımcıların bundan zarar görmemeleri için çok dikkatli davrandıklarını, hatta uluslararası sermaye lehine pozitif ayrımcılık yaptıklarını söyledi.

Bank Asya için tasfiye kararı verildiğini anımsatan Canikli, normalde tasfiye yapılana kadar hiçbir ödemenin yapılmadığını, kredisi olan uluslararası sermaye sahiplerine tasfiye sonrasında ödeme olacağını bildirdi.

- "Gündemimizde seçim yok"

Nurettin Canikli, gündemlerinde seçim olmadığını söyledi.

Anayasa konusundaki gelişmelerin herkesin gözü önünde açık ve şeffaf bir şekilde yürütüldüğünü belirten Canikli, şu anki anayasal sistemin birçok risk içerdiğini, özellikle Cumhurbaşkanı ile Başbakan arasında potansiyel çatışma riskleri ihtiva ettiğini söyledi.

Canikli, mevcut anayasanın bir idari işlemin başlangıcı ile bitirilmesi görevini 2 pozisyona verdiğini ifade ederek, "Başlatma görevi Başbakan'ın, nihayete erdirme, tamamlama onaylama görevini Cumhurbaşkanı'na vermiş. Yani bir işlem, bir unvanla, bir pozisyonla bitmiyor." dedi.

Şu andaki gibi her zaman iki pozisyon arasında bir uyum olamayabileceğini vurgulayan Canikli, 10-20-30 yıl sonra, bu iki pozisyonun farklı siyasi partilerden oluştuğu düşünüldüğünde Türkiye'nin her gün bir krizle karşı karşıya olabileceğini söyledi. Canikli, bunun kendilerine göre tek bir yönteminin, bunun da güçlü bir başkanlık sistemi olduğunu vurguladı.

Bu konuda önemli bir adım attıklarını, bunun da Cumhurbaşkanı'nın doğrudan halk tarafından seçilmesi olduğunu vurgulayan Canikli, "Buradan geriye gidiş olmayacağına göre, gerçekçi yaklaşım parlamenter sisteme dönmek değil. Dönemeyiz. Bu yetkiyi vatandaştan bir daha alamayız." diye konuştu.

Şu anki sistemin güçlerin tek elde toplanmasına imkan sağladığını kaydeden Canikli, şöyle devam etti:

"Çünkü yasama ile yürütme iç içe geçmiş durumda. İktidarı oluşturan siyasi parti grubu hem hükümeti yönetiyor hem de meclisi yönetiyor. Dolayısıyla şu andaki sistemde yasama yürütmede erklerin ayrılığı yok gerçek anlamda... Tam tersine erklerin, yürütmenin ve yasamanın bir araya gelmesinin ortaya çıkaracağı aşırı güç tehlikesi söz konusu. Ama başkanlık sisteminde bütün bunlar dengeleniyor. Görüşmeler devam ediyor. Kısa süre içerisinde tam başkanlık modelini içeren teklifimizi Meclis'e getireceğiz. Orada bir ortağımız var, MHP ile yapıyoruz bu işi. Elbette bir mutabakat sağlanacak. O mutabakat sağlandıktan sonra 330'u aşacak şekilde bir tablo inşallah görülürse, ki şu anda görülüyor, teklifi Meclis'e getireceğiz."

- "Gece yaşanan hadiseler dahil olmak üzere hiçbirisi ekonomide olumsuzluğa yol açmaz"

Başbakan Yardımcısı Canikli, terörün maliyetinin çok yüksek olduğunu, siyasi, ekonomik ve sosyal anlamda çok büyük bedeller ödendiğini, binlerce şehit verildiğini, insanların mağdur olduğunu söyledi. Terör ile topyekun mücadele edildiğini belirten Canikli, şunları kaydetti:

"Terör ile mücadele sadece güvenlik araçlarıyla yapılmaz bunu zaten yapıyoruz, sıkıntı yok. Güvenlik güçlerimiz kahramanca mücadele ediyorlar, sonuç alıyoruz. Ama diğer bütün unsurlarla da bu mücadelenin desteklenmesi gerekir. Herhangi bir yapı, kişi, teröre her türlü desteği veriyor. Bir milletvekili düşünün, teröre silah taşıyor ya da ona benzer başka destekler veriyor. Mücadele edilirken terörün bütün alanlarıyla mücadele edilmesi gerekiyor. Son gelişmeleri de bu bağlamda düşünmek gerekiyor.

FETÖ, PKK ve DEAŞ ile diğerleriyle mücadele ediyoruz ama yarım yamalak mücadele olmaz, bunu vatandaş da görüyor. Çıkıyor bir siyasi parti yetkilisi, eş başkanı ya da milletvekili teröre maddi ve manevi anlamda her türlü desteği veriyor. Böyle bir şey olabilir mi? Bu ölüm kalım savaşı, ülkenin beka mücadelesi... Doğu ve Güneydoğu'da yaptığımız mücadele çok büyük. Bu mücadelenin terörün içinde olan herkese karşı yapılması gerekir, diplomasi de dahil... Başarılı sonuç almamız için o çerçevede yapılıyor."

Canikli, terörü bu topraklardan sürmek için aktif bir mücadele yöntemi uyguladıklarını ifade ederek, "Bölgede yaşayan vatandaşlarımız dahil bütün vatandaşlarımız bunu destekliyor. Çünkü biz attığımız adımların sonuçlarını anketlerle ölçüyoruz. Bu attığımız adımların, gece yaşanan hadiseler dahil olmak üzere hiçbirisi orta vadede ekonomide kesinlikle olumsuzluğa yol açmaz. Terör tehdidinin ortadan kalkma ihtimali güçlendikçe, aynı şekilde başkanlık sistemi, yönetimde gelecek ile beklentisi güçlendikçe bu ekonomik istikrar algısını olumlu yönde etkiler. Sermayenin daha çok güvende duymasını sağlar." şeklinde konuştu.

(Son)​

AA

Kaynak:Haber Kaynağı

Önceki ve Sonraki Haberler