PKK, FETÖ, ABD, NATO, dörtlü çete işbaşında

 

ABD, İstanbul için üst düzeyde terör uyarısı yaparak alarm vermiş. 29 Ekim’de aldıkları kararla İstanbul’daki Başkonsolosluk çalışanlarını tahliye edeceklermiş. Dertleri ne? 15 Temmuz gecesi uşaklarıyla yapamadıklarını kendileri yapmaya çalışacak. Türkiye’ye kayyım atamak için ellerindeki tüm kozları devreye sokacaklar. PKK, FETÖ, DAEŞ ve daha nice ellerinin altında kullanışlı örgüt, ajan ve provokatörleri varsa devreye sokacaklar.

FETÖ liderinin daha birkaç gün önce ABD’nin en büyük sivil toplum kuruluşu olan World Affairs Council of Philadelphia'da (Philadelphia Dünya İlişkileri) konuşarak ABD’den Türkiye’ye müdahale etmesini istemesi yabana atılmamalı. FETÖ lideri neredeyse tam 40 yıldır ilişki içinde olduğu efendisine “ABD 200 yıllık bir dünya nüfusunu yönetme deneyime sahipken bu deneyimi Türkiye için de kullanmalıdır" diyerek yalvarmış ve açıkça Türkiye'ye müdahale edilmesi yönündeki darbeci çağrısını yenilemiştir. Bizim de bu anlamda ABD’nin Türkiye için verdiği terör alarmını,  FETÖ’nün bu işgal davetinden bağımsız düşünmemiz düşünülemez. O sebeple de FETÖ operasyonları hız kesmeden devam ederken, bir gözümüzle de ABD ve onun içerideki muvazzaf ve gönüllü ajanlarını takip etmemiz gerekir.

Türkiye’nin Suriye’de ve Irak’ta başlattığı yeni duruş, ABD ve batıyı ürküttü. Hem içeride büyüyen ve birleşen hem de dışarıda büyük projelerle her bir sürecin merkezinde olmaya çalışan Türkiye, özgürleşen bir Türkiye’dir. Bunu ne ABD ne de batının anlayışla karşılayıp alkışlamasını beklemiyoruz. Tabii ki saldıracaklar ve tabii ki ellerinde bu günler için beslediği ne kadar uşakları varsa üzerimize salacaklar. Ama ısıramayacaklarını ve her havlamaları ile oluşan sesin, bu gün yaşadıkları korkuyu büyütmekten başka da bir işe yaramayacağını söyleyebiliriz.

15 Temmuz darbesi öncesinde Adana/İncirlik üssünde, PKK, FETÖ, ABD ve NATO dörtlüsünün buluşup Türkiye’yi paylaştığını unutmayalım. O sebeple de bu dörtlünün herhangi birisinin uzantısına merhamet edip yol vermek, tümüne yol vermek demektir. Onlardan biri için açılacak bir delik, sadece o birisi için değil, tümü için açılacak delik demektir. Çünkü her biri, çok kolay diğeri olabiliyor. Cübbeyi çıkarıp dağda savaşan terörist elbisesini, terörist elbisesini çıkarıp masada konuşan bürokrat kıyafetini giyebiliyorlar. Gardroplarının ortak olduğunu unutmayalım.

ABD, Suriye ve şimdilerde Irak konusunda yapmış olduğu tercihlerle tarafını ve planını ortaya koymuştur. Dur bakalım ne olacak demenin bir anlamı yoktur. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bahane edilerek Türkiye, coğrafi olarak yeniden traşlanmak istenmektedir. ABD ve batı, Suriye’nin kuzeyinde, içinde Türkiye’den de bir parçanın olduğu ve sonrasında muhtemelen Kuzey Irak’ın da dâhil edileceği bir Kürdistan hayal etmektedir. Bunun içerideki maşaları 15 Temmuz’da suçüstü yakalanmıştır. FETÖ ve PKK bu işin içerideki uzantılarıdır.  O sebeple de bu dörtlü çeteye karşı verilen mücadele, bir varoluş/yokoluş mücadelesidir. Türkiye’nin bu günlerde uyguladığı ve Cumhurbaşkanının da her bir ortamda tekrar ettiği “sorunu kaynağında karşılamak ve kaynağında çözüm üretmek” bizi Allah’ın izniyle hem selamete çıkaracak hem de büyütecektir.

ABD, içerideki ajanlarını kullanarak, 1973’de Şili’de Allende’ye, 1998’de Venezuela’da Chavez’e, 2013 yılında Mısır’da Mursi’ye ve 2016 yılında Brezilya’da Dilma Rousseff’e darbe yapmış ve başarmış olabilir.  Aynı şekilde bunun gibi başarılmış onlarca darbe örneği var. Ama 15 Temmuz Türkiye için olduğu kadar ABD için de bir milattır. 15 Temmuz ABD’nin küreselden olmaktan vazgeçip kendi içine dönmesi gerektiğinin ilk ve en esaslı işaretidir.  ABD, Türkiye üzerindeki hâkimiyetini kaybetmiştir. Bundan sonra da Allah’ın izniyle kurmaya güç yetiremeyecektir. Türkiye, hem Suriye’de hem de Irak’ta ABD’ye ve onun bölgeye dayattığı politikalara rağmen olmalıdır. Bu, bizim de bölgenin de özgürlüğü ve barışı demektir. Filipinlerin yeni devlet başkanı Duterte,  "Buradaki cesetlere bakın, Amerika ile birlikte olduğumuz sürece bu topraklara barış gelmeyecek." Derken, aslında binlerce kilometre öteden aynı feryadı yükseltmiyor mu?  İncirlik, darbe ve ülkeden darbeci transfer etme üssüne dönüşmüşse masaya yatırılması hatta kapatılması gerekmez mi?    

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.