M. Ali Köseoğlu

M. Ali Köseoğlu

Okudan’ın hesabı ahretlik!

Süleyman Okudan’ın hesabı ahretlik!

 

Selçuk Üniversitesi’nde yapılan seçimin ardından YÖK’e giden liste Prof. Dr. Süleyman Okudan, Prof. Dr. Ferruh Yıldız, Prof. Dr. Safa Kapıcıoğlu, Prof. Dr. Giray Karalezli, Prof. Dr. Neyhan Ergene, Prof. Dr. Mustafa Pehlivan şeklinde sıralanmıştı…

 

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e giden liste ise Prof. Dr. Süleyman Okudan, Prof. Dr. Giray Karalezli ve Prof. Dr. Ferruh Yıldız’dan oluşuyordu.

Kimbilir belki de YÖK, Prof. Dr. Safa Kapıcıoğlu’nun ismini ‘annesinin başı örtülü’ olduğu gerekçesiyle silmiştir. Artık bu YÖK’ten her şey beklenir…

Burada ironik bir söz etmeye çalışırken hiçbir hocamızla ve anneleriyle ilgili saygısızlığa sebep olmak istemem. Çünkü Sayın Kapıcıoğlu’nun da diğer hocalarımızın da aile yaşantılarına dair bir izlenimim yok. Hem bu, herkesin kendi tercihi!

 

Tabi bizler ve rektör adayları heyecanla Sayın Gül’ün atayacağı rektörü beklerken yukarıda da bir o kadar heyecanlı gelişmeler var.

Mesela YÖK Başkanı Prof. Dr. Erdoğan Teziç’in görev süresi, 8 Aralık 2007 Cumartesi günü sona erecek. Prof. Dr. Teziç, Cumhurbaşkanı kontenjanından YÖK üyeliğine seçildiği için yerine üyeliğe getirilecek kişi de doğrudan Cumhurbaşkanı tarafından atanacak.

 

Konya için Selçuk Üniversitesi’ne kimin rektör atanacağı 1. derecede önem taşıyor gibi görünse de, YÖK üyeliğine atanacak isim de bir o kadar önemli.

Cumhurbaşkanı Gül, görev süresi sona erecek Teziç’in yerine ‘özgürlükçü bir ismin’ atanmasının herkesi memnun edeceğini belirtiyor…

Biz de öyle umuyoruz…

Hakkını yemeyelim, hakkını teslim edelim; Süleyman Okudan dönemi Abdurrahman Kutlu döneminden daha demokratik ve huzurludur…

Abdurrahman Kutlu’yu anmışken…

Prof. Dr. Süleyman Okudan’ın rektörlük hikâyesini işittim… Hoca’yı, özel muayenehane açmasını istemeyen Prof. Dr. Abdurrahman Kutlu, profesörlüğe yükseltmiyor… Okudan da muayenehanesinin yeri hazır bile olsa ‘muayenehane açmayacağına’ dair söz veriyor. Ve bu söz sayesinde Kutlu, Okudan’ın profesörlüğünü ona teslim ediyor.

Okudan söz verdiği gibi muayenehane açmıyor ama Kutlu’nun rektörlük için seçimlere girdiği 2. dönemde karşısına rakip olarak çıkıyor. Ve bu ilk denemesinde Kutlu karşısında yenilse de 200 civarında oy alıyor…

Demek ki, birinin muayenehane açmasını engellerseniz, o da tutar karşınıza rektör adayı olarak çıkar. Sonra rektör bile olur…

Kutlu, Okudan’dan muayenehane açmama sözü almasaydı şimdi böyle mi olurdu…

 

Daha önce yazdığım bir yazıyla ilgili olarak Rektörlük basındaki arkadaşlar bilgi notu ilettiler bana… “Öğretim üyelerine laptop, öğretim görevlilerine kol saati” başlıklı bir yazı yazmış ve Süleyman Okudan’ın ‘bankalar arası maaş transferi’ neticesinde elde ettiği gelirle öğretim üyelerine laptop hediye ettiğini duyurmuştum. Bu hadiseyi bana aktaranlar da üniversitede ‘görevli’ olan hocalardı…

 

Şimdi arkadaşlar, öğretim görevlilerine de laptopların verilmeye başladığını söylediler… Nihayetinde bu hadisede benim de bir katkım olduğu muhakkak… Fakat bunu işitip hemen şımarmadım; “Peki ya okutmanlara, uzmanlara, araştırma görevlilerine, memurlara”…

Arkadaşlar onlara da sıra geleceğini kuvvetsiz bir ses tonuyla dillendirdiler.

 

Benim bu hadisedeki kastım şu:

Üniversite ödediği maaşların tümünü bir bankadan bir başka bankaya taşıdığı için gelir elde etmiştir. Bu gelirde bir hocanın maaşının da bir memurun maaşının da ayrı ayrı oranlarda etkisi vardır…  Elbette Okudan’ın da içinden geldiği Tıp Fakültesi hocası ile memurun aldığı maaşın getirisi aynı değildir. Fakat bu zihniyet, ‘fakirden alıp zengine vermektedir’.

 

Kimlerin maaşı bir bankadan alınıp diğer bir bankaya verilmişse, herkesin bu işte bir hakkı vardır…

Süleyman Okudan, Gül tarafından atanırsa bu vebali temizlemek için bir fırsat bulacaktır… Atanmazsa hesabı ahretlik…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
8 Yorum