Salih Sedat Ersöz

Salih Sedat Ersöz

Mirac, Namaz ve sadakattir

Miraç, Allah Rasûlü Efendimizin, bilmediğimiz bir şekilde Allah'a yükseltilmesi, O' nunla, yine bilmediğimiz bir şekilde buluşması ve görüşmesidir.

Bu olay dünya şartları ve dünya da geçerli fizik kuralları ile anlaşılamaz, anlatılamaz. Bu olay bir mucizedir ve iman meselesidir.

Beş vakit namaz işte bu buluşmada verilen hediyeler arasındadır. Namaz, Mirac gecesinde farz kılınmıştır.

Bu sebeple, “namaz mü’minin miracıdır” denmiştir. Yani Efendimizin Miraçla yaşadığı manevi yükselmeye benzer bir yükselmeyi, mü’minler de namazla yaşayabilirler anlamındadır.

Kur’an’da, “Secde et ve Rabbine yaklaş” (Alak / 19) mealindeki ayette bu yükselişe işaret edildiği gibi, “Kulun Rabbine en yakın olduğu yer secde halidir” mealindeki hadis-i şerif de aynı gerçeği belirtmektedir.

Namaz; kulun günde beş defa Yaradan'ın huzuruna çıkması, O’nun divanında durması demektir.

Bu yüce divanda, arada hiçbir vasıta olmadan her türlü dilek ve ihtiyacını, kul, bizzat Allah'a arzeder, O'na sığınır, yalnızca O'ndan yardım diler.

Böylece Peygamber Efendimizin, Miraç' da gerçekleşen Allah ile buluşma hâdisesi, namazda sembolik olarak yaşanmış olur.

Namaz, İslâm'ın imandan sonra gelen en büyük emridir.

Namaz, Efendimizin sözüyle dinin direğidir.

Namaz, imanın alameti ve mü’min olmanın göstergesidir.

Namazda o şerefli alnımızı, Rabbimizin huzurunda yere koyar, O’nun divanında secdeye kapanırız.

Namaz, kimliğimizi ibraz etmenin bir vesilesidir.

Namaz, kul ile Allah arasında aracısız gerçekleşen ulvî bir münasebettir.

Namaz, Allah'ın kudretini idrak eden insanın, hayranlığını en güzel ve en hürmetkâr bir şekilde dile getirmesidir.

Namaz, Rabbin büyüklüğü yanında, insanın, kendisinin O’nun kulu olduğunun idrakine varması ve o muazzam kudret karşısında acziyetini itiraf etmesidir.

Namaz, diğer ibadetleri de içinde barındıran özlü bir ibadettir. Şöyle ki:

Kur'an okumak başlı başına bir ibadettir. Namazda Kur'an okunmaktadır.

Namaz içinde yemeyi, içmeyi terk gibi oruca ait yasaklar bulunduğundan, namazda oruç da mevcuttur.

Namaz, vücudun ve ömrün zekâtı olduğu için zekât ibadeti ile ilgilidir.

Namazda kıbleye dönüldüğü içindir ki hac ibadeti ile de bir ilgisi ve irtibatı bulunmaktadır.

Ayrıca, Mü'minlerin birbirleri ile selamlaşmaları da bir ibadettir. Namazın sonunda selam da vardır.

Namaz, nimetleri bol olan Rabbimize karşı bir şükran ifadesi, bütün varlığımızla kendisine medyun-u şükran olduğumuz Rabbimize karşı bir saygı duruşudur.

Namaz, aciz bir kul olan insan ile her şeye gücü yeten Yüce Yaratıcı’yı kavuşturan bir vuslattır aynı zamanda…

“Yalnız sana kulluk ederiz ve yalnız senden yardım isteriz” yakarışı, kulun Mabuduna karşı samimiyetini, acizliğini, sevgi ve hürmetini sunmasının en veciz ifadesidir.

Namazın, kulu yüce makamlara yükselten bir basamak olabilmesi için, mü’minin ona hakkı ile hazırlanması gerekir.

Büyük bir dünyalık makam sahibi ile buluşulacağı zaman nasıl titizlikle hazırlanılır ise, kâinatın sahibi ve padişahı olan Rabbimiz ile buluşmak için çok daha büyük bir titizlik ve hassasiyetle hazırlanmamız gerekir. 

Unutmayalım ki namaz, yüce Allah’ın huzuruna çıkmak, O’nunla buluşmak, görüşmek ve konuşmaktır.

Büyüklerin dediği gibi, kul, namaza durduğu zaman Rabbi ile arasındaki bütün perdeler kaldırılır.

Ve ahirette namazı tamam olanın, hesabı kolay olacaktır.

İşte bütün bunların düşünülerek, idrakine varılarak, bu şuurla kılınan namazlar, mü’minin miracı olur. Namazlarımız, miracımız olsun, miracımız da kutlu ve mübarek olsun İnşallah…            

Miracın  ayrıca insanı sıddık yani sadakat makamına ulaştırma gibi bir hususiyeti de vardır. Şöyle ki:

Müşrikler, Mirac hâdisesini duyduklarında, derhal yalanlamaya koyuldular.

Mü’minleri, vesveselerle imanlarından caydırmak istediler.

Bu amaçla Hazret-i Ebu Bekir’e gittiler. O, Hz. Peygamber’e olan sadakati ile;

“O ne söylüyorsa doğrudur. Çünkü O asla yalan söylemez. Ben, O’nun her getirdiğine peşinen inanırım” dedi.

Daha sonra Hz. Ebu Bekir, Hz. Peygamber Efendimiz’in yanına gitti. Olanları bizzat O’ndan dinledi ve:

“Sadakte (doğru söyledin) ya Rasulallah” dedi.

Allah Rasulü’de, O’nun bu tasdikinden gayet memnun kalarak, “Ya Eba Bekr, sen Sıddık sın” buyurdu.

O günden sonra Ebu Bekir (r.a) “Sıddık” lakabıyla meşhur oldu.

Cuma’yı, Cumartesi’ye bağlayan gece kutlayacağımız Mirac gecemiz, namazlarımızın ve Efendimize olan sadakatimizin ömrümüzün son anına kadar devamlılığına ve İslâm’ın yeniden dünya hâkimiyetine vesile olsun İnşaallah. 

Sağlıklı ve mutlu yarınlar efendim.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar