Psikolojik Danışman Ali Şeker

Psikolojik Danışman Ali Şeker

Küçük Omuzlara Büyük Güç: Çocuklara Sorumluluk Kazandırmak

Bir sabah okula gitmeden önce oğlum, çantasını kapının önüne bırakmış, ayakkabılarını giymekle meşguldü.

“Kalemliğini aldın mı?” diye sordum.
“Baba, artık bunları ben hallediyorum,” dedi gözleri parlayarak.
İşte o an anladım; sorumluluk, sadece bir görev değilmiş. Aynı zamanda bir özgüven kaynağıymış.

Sorumluluk, doğumla birlikte başlar ama bilinçle şekillenir. 2 yaşındaki bir çocuğun oyuncaklarını toplaması da sorumluluktur, 10 yaşındaki bir çocuğun ödevini zamanında yapması da. Ama her şeyin başlangıcı, çocuğun kendini “önemli” hissetmesidir.

Çocuklara sorumluluk kazandırmak demek, onlara sadece iş vermek değil; aynı zamanda güven vermek, büyüdüklerini hissettirmek ve hayatla bağ kurmalarını sağlamaktır.

Bir düşünün... Evde işler nasıl yürüyor?
Masayı kim kuruyor?
Çöpü kim çıkarıyor?
Kıyafetler nasıl yerine konuyor?

Eğer her şey “bir kişinin” omzundaysa – genellikle annelerin – çocuklar sorumluluğun ne olduğunu evde öğrenemezler. Oysa sorumluluk aile içinde “paylaşılan bir değer” olarak görülürse çocuk bunu fark eder, hisseder, sahiplenir.

Çocuklara sorumluluk vermek istiyoruz, peki nasıl?
Önce küçük adımlar… Sonra yavaş yavaş alışkanlığa dönüşen görevler.
İşte birkaç yaşa uygun örnek:

  • 3-4 yaş: Oyuncaklarını sepetine koymak
  • 5-6 yaş: Masaya çatal-kaşık koymak
  • 7-8 yaş: Çantasını hazırlamak, yatağını düzeltmek
  • 9-10 yaş: Ödev planı yapmak, kardeşiyle ilgilenmek
  • 11 yaş ve üzeri: Günlük programını yönetmek, basit alışverişe veya bağ bahçe işlerine yardımcı olmak

Anne-babaların en sık düştüğü hata şu:
“Yavaş yapıyor”, “Eksik yapıyor”, “Unutuyor” diye sorumluluğu geri almak.

Bu durumlarda şunu hatırlayın:
Çocuğun sorumluluğu tam yapması değil, yapmayı öğrenmesi önemlidir.
Mükemmeli beklemeyin. İlk başta çatal ters konabilir, yatak buruşuk kalabilir. Ama bu, büyümenin bir parçasıdır.

“Odanda önce kitaplarını mı toplamak istersin, yatağını mı düzeltmek?”
Böyle sorulduğunda çocuk “seçim hakkı” hisseder. Ve yaptığı iş, artık onun kendi kararı olur. Bu da sahiplenmeyi artırır.

Birçok ebeveyn, çocuğu motive etmek için ödül kullanır:
“Bu hafta çöpü sen çıkarırsan sana dondurma alacağım.”
Ama araştırmalar gösteriyor ki ödüle dayalı sorumluluklar kısa sürelidir.
Oysa “Sen bu hafta çöpü çok düzenli çıkardın, çok olgunlaştığını fark ettim” gibi takdir cümleleri, çocuğun iç motivasyonunu geliştirir.

Geçen ay eşim, 10 yaşındaki oğlumuza şöyle dedi:
“Sen sofrayı kurarsan ben yemeği yaparım.”
İlk gün bıçaklar ters konmuş, su bardakları unutulmuş. Ama ikinci hafta artık her şey kusursuzdu. Onu örnek alan küçüğü bende yapabilirim dedi ve abisine yardımcı oldu.
Ve büyük oğlumuz geçen gün şöyle dedi:
“Annem yorgunsa ben kuruyorum, çünkü bu artık benim işim.”
İşte sorumluluğun farkına varmak böyle bir şey.

Başlangıçta her şeyi siz söyleyeceksiniz: “Oyuncağını topla, ödevini yap, yatağını düzelt...”
Ama bir gün sessizce çantasını hazırladığını göreceksiniz.
İşte o zaman anlayacaksınız ki:
Siz aslında sadece iş değil, hayata dair bir bilinç vermişsiniz.

Çocuklara sorumluluk kazandırmak, onların gelecekte kendine güvenen, bağımsız kararlar alabilen ve topluma katkı sağlayan bireyler olması için atılacak en kıymetli adımlardan biridir.
Bugün küçük bir iş verdiğinizde, aslında onun karakterinde büyük bir tohum ekiyorsunuz.
Sabırla, sevgiyle, inançla büyümesini bekleyin. O tohum bir gün size bir çınar olarak dönecek.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.