
Konya’nın Kürt dosyası 2
Cihanbeyli turumuza bugün biraz daha farklı konularla girmek istiyoruz
![]() |
Cihanbeyli turumuza bugün biraz daha farklı konularla girmek istiyoruz. Çünkü bugün için Türkiye’nin en büyük sorunu olarak karşımızda duran terörün en büyük kozu olan Kürt olayı bizde niye böyle büyük sorun değildi.
Cihanbeyli’nin topraklarından adeta bereket fışkırıyor. Doğu’nun Güney Doğu’nun toprakları da buradan farklı değil ki. Hele sulama konusunda GAP’tan sonra ki durum gösterdi ki artık o topraklarda hasat bire üç değil, beş veriyordu. Cihanbeyli’de ise daha geçtiğimiz hafta çiftçi toprağını sulamak için boruları sererken, bir yandan da bize KOP’u soruyordu.
Yani iş toprak değil belki de toprak politikasıydı. İşte bu konuda bölge insanı çok net konuşuyordu.
TOPRAK BİZİ ALDATTI, TOPRAK REFORMU ŞART
Cihanbeyli’de aşiret gücü çok aşikar. Ama bu aşiret kavramı kesinlikle doğudaki aşiret dahası ağalık modeli ile uzaktan yakından alakası olmayan bir durum. Aşiret üyeleri, aşiretin gençleri toprağın kendilerini aldattığını söyleyerek “Burada da Hollanda örneği kesinlikle uygulanmalı. Devlet toprak reformunu geliştirmeli. Bizde 2000 dönüm arazisi olan da, 20 dönüm arazisi olan da biçer döver alıyor. Bu bizi kandırıyor ve zarar veriyor” diyor.
AVRUPA GENÇLERİMİZİN ÖMRÜNÜ YEDİ
Yine bölgede bir dönem Avrupa’ya göçün ne kadar önemli olduğunu bu gidiş ve geliş sırasında demokratikleşme ve demokratik haklar adına siyasi görüş transferi bazı kesimler tarafından kabul görürken gelinen noktada 60’lı yıllarda büyük bir kesimin “Konya”ya gideceğimize Avrupa’ya gideriz” diyerek gittiğini anlatan günümüzün dedeleri, “Bu Avrupa, gençlerimizin ömrünü yedi. Oraya giden üçüncü nesil bakın orada kaldı. Giden gelmedi. Oradaki torunlarımız geleneklerinden göreneklerinden örf ve ananelerinden uzaklaştılar. Dahası buraları, kültürümüzü bilmiyorlar bile” derken derin derin iç çekip ne kadar üzüldüklerini açıkça beyan ediyorlar.
YANLIŞ TRENE BİNMEMEK İÇİN TRENE MENDİL BAĞLAYAN OLMUŞ
Tabii bu Avrupa hatıraları sırasında Cihanbeylili’nin ne kadar akıllı ve zeki olduğunu gururla ima ederek, “Bizim insanımız cesurdur. Bizin insanımız akıllıdır. Öyle ki 50 yıl önce Konya’yı görmeden Almanya’ya, Danimarka’ya giden insanımız bu zoru başarmıştır. Tabii bu arada bindiği treni kaybetmemek yani kaybolmamak için trene beyaz mendilini bağlayanımız bile olmuştur” diyor ve bir yandan gülerken bir yandan da keyifleniyorlardı.
CİHANBEYLİ’DEKİ HUZUR DÖNÜŞÜ HIZLANDIRMIŞ
Cihanbeyli ve yöresinde Türk-Kürt çatışmasının olmaması buradaki huzur ve refah seviyesinin yüksekliği bu topraklara insanların yeniden dönüşünü de hızlandırmış. Bu dönüş öyleki artık Avrupa diye hayal edilen o rüyadan sanki uyanılmışçasına
![]() |
dönüşü hızlandırmış. 2012 yılının ilk 10 ayında Danimarka’dan dönen Cihanbeylili sayısı 700 imiş. Bu süreçte Avrupa’ya giden Cihanbeylili sayısı ise sadece 80 imiş.
CİHANBEYLİLİ TÜRK-KÜRT AYIRIMINI
KONYA’DA EĞİTİM ALIRKEN ÖĞRENMİŞ
Büyüklerle gençlerle yaptığımız sohbet sırasında çok ilginç konulara şahit oluyorduk. Bir mali müşavir, “Ben ortaokulu okumak için Konya’ya gidince Türk-Kürt kavgasını öğrendim. O yaşıma kadar Cihanbiyle’de Türk-Kürt ayırımı diye bir şey duymamıştım” diyordu. Kürt olan bu Mali Müşavir, Cihanbeyli tarihindeki aşiretlerin de Rüşvanlı, Canbekli Türve İran’dan gelen Halikanlılar’dan oluştuğunun altını çiziyordu.
BÖLGENİN EN HASSAS BELDESİ YENİCEOBA DİKEN ÜSTÜNDE
Cihanbeyli’de ki notlarımıza tekrar döneceğiz. Ama biz yönümüzü Yeniceoba’ya çeviriyoruz. Çünkü biliyoruz ki hazırlanmakta olan yeni yasa ile burası artık mahalle olacak. Ama işin özünde Yeniceoba bölgenin maddi yönden en güçlü ve gelişmiş bir beldesi. 7 bin nüfuslu mahalle olacaklar. Kimse bunu kabullenemiyor. Cihanbeyli Türk’ü, Kürdü, Laz’ı, Arab’ı, göçmeni ile bir ebru desek de, fitne her yerde var.
Bölgenin huzurunu bozmak isteyen terör belasının küçük ayakları elbette hala bölgede var olmaya çalışıyor. Dahası akla, imana, birliğe, aileye, anaya, babaya karşı direnç göstermeye çalışıyor. Yeni yasa iğrenç hareketlerin kıvılcımı olabilir. Bu yüzden devletin resmi yetkililerinden sivil ve yerel yönetimin temsilcileri son derece şuurlu ve kardeşliğe karşı en ufak bir kıvılcıma dahi izin vermemekte kararlılar.
Bu isimlerin başında da Belediye Başkanı İlyas Kara geliyor. Ama İlyas Başkan da sıkıntılı. Belki de mahalle olmak istemeyenlerin başında geliyor. Hem de yasayı hazırlayan, yasayı çıkartacak siyasi iradenin temsilcisi AK partili bir Belediye Başkanı.
PKK BELASI ÇIKINCAYA KADAR KÜRT OLDUĞUMUZU BİLMİYORDUK
Ama bizimle paylaştığı yazamayacağımız sorunların yanı sıra söylemediği konuların bile olduğunu sık sık yutkunmasından, susmasından ve düşünceye dalmasından anlayabiliyorduk.
Yeniceoba’ya bir hafta sonu gitmiştik. Tatildi. Ama İlyas Başkanı esas mesleği olan dişçi muayenesinde bulduk. Başkanda ama mütevazi muayenesi bizi etkilemişti. Orada bulunduğumuz sürece
![]() |
Başkanın hastaları ile sadece Kürtçe konuştuğunu işitiyorduk. Bir ara başkana bölgede ki ebruyu yanı Türk-Kürt kardeşliğini sorduk. Başkan çok açık ve net konuşmaya başladı, “ Ne kavgası. Burada PKK belası çıkıncaya kadar insanlar Kürt olduklarını dahi bilmiyorlardı ki. Bakın benim kız kardeşim doktor ve Kürt. Eniştem ise Türk. Annemin dedesi Seydişehirli ve imam Hacı Süleyman Efendi. Ama annem bir Kürt’le evleniyor. Bizim bir de akrabamız var. Amca Kürt. Bir Türk’le evleniyor. Amca tek kelime Kürtçe bilmiyor. Teyze de tek kelime Türkçe. Ama tam 60 yıl birliktelikleri oluyor. 4 de çocukları. 80 yaşına geldikleri zaman soruyoruz “ Peki birbirimizle nasıl anlaştınız?” Cevapları çok açıktı “birbirimizi anlamak için dil sorun değildi ki”..
İşte bu işin formülü buydu.
BÖLGENİN TARİHİNİ YAŞAYAN MÜHENDİS HAYRETTİN KART
İlyas Başkanla sohbetimiz derinleştikçe bölgenin tarihi hakkında ki bazı meraklarımızı gidermeye çalışıyoruz. Başkan bölgenin tarihi ile özdeşleşmiş dahası uzmanlaşmış bir insanı çağırıyor. Mühendis Hayrettin Kart. Hayrettin bey inanılmaz bir tarih bilgisine sahip. Bölgenin tarihi ile ilgili olarak bazı bilgilerin
![]() |
devlet arşivinde olduğunu bazı bilgilerin ise anlatıla anlatıla rivayet şeklinde günümüze geldiğini özellikle belirtiyor. 1754 yılında Rişvan aşiretinin bölgeye hayvancılık yapmak için gelip yerleştiğini belirten Hayrettin Bey “Bölgede iskana geçilinceye kadar murada kalmışlar. Meralarda kalmışlar.
Hava şartlarına göre göçer olarak hareket ediyorlarmış. Kış aylarında güneye iniyorlarmış. Aşiretlerin göçü yılarca böyle devam etmiş. 1827 yılında Yeniceoba’nın kuruluşuna kadar bu durum devam etmiş. Bölgede 1860 yılında büyük kıtlık olmuş. O zaman insanlar Nevşehir’e taşınmış. Ardından 1876 da Yeniceoba’ya 400 kişi dönmüş.”…
DEVAM EDECEK