Kim terörist?

Bir varmış bir yokmuş…

ABD diye barış taraftarı bir devletin elinde 5 bin nükleer silah varmış.

Onun tetikçisi İsrail de, elinde 500 nükleer silah olduğunu her konuşmasında öğünerek anlatırmış.

Hatta sadece bunların bakımı için 20 milyar dolar harcadığını söyleyip para için tüm Ortadoğu’nun kaynaklarına göz dikermiş.

Bunlar karşısında İslam âleminin de sus pus olmasını, Çölde deve otlatmasını huzur, ya da Hac görevini yerine getirebilmek için Mekke’de toplanmayı marifet saydırmak istermiş.

Böyle bir masal yıllardır anlatılır ve tüm İslam âleminin de buna inanması istenirmiş. İslam âlemi bu masalı dinlerken atı alan Üsküdar’ı geçermiş.

Günümüz İslam âleminde bu masalı dinlemeyenler çoğalınca da, taktik değiştirmişler “Müslümanlar terörist” demeye başlamışlar.

2012 Mart ayı itibariyle nükleer silaha sahip olan ülkelere bakıldığında kimin terörist olduğu ayan beyan ortadayken, Müslüman’ın aynı terazide tartılması art niyetin bir sonucundan başka bir şey değildir.

Allah aşkına, nükleer silaha sahip ülkelere bir bakın, kaç tanesi İslam ülkesi, ya da bunların kaç tanesi Ortadoğu ülkesi. ABD, Rusya, Çin, Fransa, İngiltere, Pakistan, Hindistan, İsrail, Kuzey Kore bunların içinde bir tane bile Ortadoğu ülkesi yok, bu da İsrail’in bölgedeki başarısını ortaya koymuyor mu?
İsrail, Ortadoğu coğrafyasında kendisi dışında hiçbir ülkenin nükleer silaha sahip olmasını istemiyor. Bunu da bugün itibariyle gerçekleştirmiş görünüyor. Ancak terörist yine Müslümanlar oluyor.

İsrail kendi menfaati söz konusu olunca ne hukuk tanıyor, ne de insani özellikler, daha işin başında olanları filizlenmeden yok ediyor. Ama terörist yine Müslümanlar oluyor.

1989’da Irak’ın, 2007’de Suriye’nin nükleer tesislerini hava saldırısı ile imha ediyor ve bugünlere daha güçlü geliyor ancak terörist yine Müslüman oluyor.

Bu konuda her yaptığını nimet, İslam âleminin her yaptığını Yahudiler için soykırım çalışması ve tehdit olarak değerlendiriliyor.

Biz bile bazen kendi aramızda “Falan ülke de kaşındı canım. Oturamadı yerinde, hak etti bu yapılanları” gibi sözlerle İsrail in bu politikasına istemeden destek veriyoruz.

6 Kasım 2012’de ABD’de başkanlık seçimi yapılacak. İsrail, şimdiden Amerika’daki Yahudi Lobisi vasıtasıyla Obama’ya baskı yapmaya başladı. İran’a askerî müdahale yapmak için destek istiyor.

İsrail şu anda “Arap Baharı”nın sonuçlarından ve Türkiye’nin büyümesinden korkmaktadır. ‘Bu mücadele Arap uyanışına dolayısıyla İslam uyanışına yol açarsa ben bölgede ne olacağım? İstediğim gibi at oynatamayacağım’ diye düşünmekte, entrikalar üretmekte, destek arayışları için gecesini gündüzüne katmaktadır.

ABD’nin izni olmadan tuvalete bile gidemeyen Binyamin Netanyahu’nun “İran’ı vurmak için izin almayız” demesi sadece küstahlık ve komplekstir.

Çünkü İsrail Lideri, bu günlerde ABD’den istediğini alamadı ve eli boş döndü. “İran’ı vurmak için izin almayız” İfadesi ezikliğin sonucunda söylenen bir sözden öte gitmeyecektir.

Şu anda görünen de İsrail’in İran’a saldırısı 2013’e sarkmasıdır. Yani İsrail, İran’a saldıracaktır. Onun için de ABD’den sadece izin istememektedir, sığınakları patlatan füzeler de istemektedir.

Bazı İslam ülke liderleri halen sömürgeci emperyalist güçlerin hazırladığı senaryoların oyuncularıdır. Hem ABD’nin hem de İsrail’in en büyük korkusu Arap baharıyla bu oyuncuların değişmesidir. Değişiklik olmadan da İran’a vurmak istemektedir.

ABD halkının yüzde 52’si İran’a, yüzde 57’si Suriye dâhil bölgedeki bir ülkeye yapılacak saldırıya karşıdır.

Buna rağmen ABD hükümetinin tek hedefi daha zengin yaşamak için gerekirse öldürmektir. Dolar ve petrol saltanatı devam etsin yeter; “ölen ölecek, sürünen sürünecektir” bu yolda öndeki dikenler temizlenmelidir.

Bölge ülkelerinin nükleer silahları bahanedir.

Petrol satışını Euro üzerinden gerçekleştireceğini söyleyenler teker teker ortadan kalkmalıdır… Saddam ve Kaddafi bunu söyleyince yok oldular.

Sırada İran vardır.

Çünkü bu ülke de, petrolün dolarla değerlendirilmesi yerine başka bir para birimini gündeme getirmektedir.

ABD veya İsrail er ya da geç İran’ı vuracaktır. 50 yıldır kendi adamlarını Arap ülkelerinin başına geçiren ABD, bölgeden istediğini almıştı. Şimdi bunu kaybetmek istememektedir, onun için de bu ülkeleri birbirine düşürmektedir.

Osmanlı’nın yıkılışından bu yana İslam ülkelerine önce Sosyalizm maskesi taktılar, sonra savaşları desteklediler, bunun sonucunda da savaşlar hiç durmadı, insanların gözyaşı sel oldu.

Acaba; bölge Osmanlı’ya bir yanlışlık mı yaptı diye de aklımıza gelmiyor değil. Eğer böyle bir yanlışlık yapıldıysa vay halimize…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.