Kafkas Ruleti….

Yeni çıkmış bir kitap ama çıkar çıkmaz kendini belirledi. İlk ayı olmasına rağmen hakkında ciddi yazılar yazılmaya başlandı. Özellikle de son zamanların komplo teorilerini destekleyen ve yeni bakış açısı getiren bir kitap olunca okumadan edemedim. Ekim 2005’te Truva yayınlarından çıkan Kafkas Ruleti isimli kitaptan bahsetmek istiyorum. Son zamanlarda genç yazarların popülaritesi artmaya başladı. Mesela Metal Fırtına gibi cemaat bağlantısı da olsa bu kadar satan bir kitabın yazarları gibi genç bir yazar. İnsan bu kadar genç birinin kısa zamanda bu kadar senaryoyu yazabilecek bilgiye nasıl ulaştığına okurken şaşırıyor. Kitap burada bir atıfta da bulunmuş ve önemli. Bence anlatılanlar ve arkaplan daha önemli. Bizim ülkemizde insanlar bilgiye aç. O sebepten bu tarz kitaplara hemen sarılıyor ve başlıyor okumaya. Efendi bu sebepten bu kadar çok satmamış mıydı? Son yılların olayları belli bir kronolojik sıra ile isimler kulağa benzer kişileri çağrıştıracak şekilde yazılmış. Hemen tanıyorsunuz. Enver Ecevit hiç de yabancı bir isim değil. Üstelik olaylarda hepimizin gözü önünde yaşanan, ama kapı arkasını bilmediğimiz olaylardan seçilince kitap cazip bir roman halini alıyor. Çok önemli tesbitler okuyacaksınız. Şubat ekonomik krizinin sebeplerini anlayacak, hasta adam Ecevit senaryolarının nereden tezgahlandığını, nasıl ortaya çıkarıldığını ve o zamanki hükümet ortaklarının siyasi tezgahlarını anlayacaksınız. Türkiye’de ekonomi bilen kalmadığı için Cemal Derviş’in nasıl ve niçin yurt dışından getirildiğini anlayacaksınız. Kitabın günümüzü ilgilendiren en önemli senaryolarından birisi bu. Burayı biraz açmak gerek. Çünkü günümüz siyasi organizasyonunun perde arkasını anlatan bir olay. Üstelik toplumun kısa zamanda nasıl şartlandırılabildiğini, yönlendirilebildiğini anlatması bakımından da anlamlı. Hasta adam Enver Ecevit’in yerine başkan arayan deniz aşırı ülke iki isim üzerinde karar veriyor. Cemal Derviş ve İsmail Cemil farklı kökenlerinden dolayı anlaşamayınca yedekte duran bir isim gündeme geliyor. İsimlerin hepsi Washington kaynaklı. Özellikle masum bir şiiri okuduktan sonra mazlum ve mağdur olarak lanse edilen, insanların mağdura yakınlaşan hissiyatını okşayan tavırlarla gündeme oturan Recep Talip ikinci tercih olarak duruyor. İşte bana göre kitabı bir anda cazip hale getiren nokta burada başlıyor. Ülkenin son beş yılını gözden geçirirseniz her konu yerine oturuyor. Hemen biz bu oyunu daha önce de oynamıştık diye hatırlayacaksınız. 1963 yılında Adalet Partisi Başkanlık Seçimi kongresinde Koca Reis diye bilinen Sadettin Bilgiç’in Genel Başkan seçilmesine saatler kala eski DSİ Genel Müdürü’nün bir anda nasıl ortaya çıktığını ve birkaç saatlik bir konuşma ile nasıl önce başkan, sonra da başbakan olduğunu bir anda hatırlayıveriyorsunuz. Tabii olaylar bu kadar değil. Emrullah Gül’ün neden çok kısa bir süre başbakanlık yaptığını ve neden tezkerenin geçmediğni anlıyorsunuz. O tarihlerde gözden kaçan bazı haberlerin gerçek mesajını da çözebiliyorsunuz. Mesela Türkiye’de ABD adına kulis yapan bir grup tezkere oylamasından birkaç gün önce tezkere geçmeyecek diye ülkeyi terk etmişti. Bu kısa bir haber olarak gazetelerde yer elmıştı. Bu mesajın aslında bir başarı belgeseli olduğunu ve tezkerenin geçmemesinin bir Amerikan oyunu olduğunu, Amerika’nın aslında tezkerenin geçmesini hiç bir zaman istemediğini, bizim vekillerimizin de kendilerini akıllı sanırken nasıl bir oyuna geldiklerini anlıyorsunuz. İkinci tezkerenin geçmesinin aslında ülkeyi bir aşağılama politikası olduğunu bir anda anlayabiliyorsunuz.Bilgilerinizi tazeliyor ve biraz geriye gidiyorsunuz. Yeni kurulan bir partinin bir yılda nasıl iktidar yapıldığını anlıyorsunuz. Herkes seçim kararı alan hükümete ne kadar gereksiz diye kızarken bunun sebebini de hissediyorsunuz. Çünkü mevcut hükümetle bir Irak haraketinin uygulamacılarına nasıl yüksek maliyet açacağını ve işgal sonrası paylaşımının nasıl ciddi sıkıntılara sebep olacağını anlıyorsunuz. Amacı sadece iktidar olmak olanların size ne kadar yakın olacağını ve problem çıkarmayacağını bir kez daha görüyor ve ükenin, insanınız ve çocuklarınızın geleceği açısından üzülüyorsunuz. İşte bu ve benzerlerini anlama ve öğrenmek için kitabı biraz dikkatle okumanız yeterli.Kitabı okuyunca Hakkari’de oynanan oyunu da anlıyorsunuz. Yıllarca işleyen mekanizmanın kahramanlarımızı nasıl halk içinde küçümsediğini öğreniyor ve onlar adına üzlüyorsunuz. Doğuda kahpece öldürülen o kahramanlar adına bir kez daha içiniz yanıyor. Ruhları şad olsun. Hakkari’de de devlet için, millet için kendini feda eden o isimsiz kahramanlara bir kez daha saygı duymak, onları bir kez daha anmak gerek diye düşünüyorum. Bu ülkeyi ayakta tutan o isimsiz ve isimlerini unuttuğumuz kahramanlara borçlu olduğumuzun neler olduğunu asla unutmamalıyız.Ülkeye AB politikaları için yeni sınırlar çizmeye göz yumanların farkında olmak ve onlara karşı daha dikkatli olma zamanı geldi diye düşünüyorum. İki nehrin ve iki boğazın sahibi olan Türkiye’nin bu rulette tabancada altı kurşunun olduğunu anlama zamanı gelmiştir. Bu ruleti oynatanların işlerini şansa bırakmadıklarını, çekilecek ilk tetiğin geleceğimizi sıkılan kurşun olduğunu anlamalı ve dikkatli olmalıyız. Dikkatli olmanın ise bilgiden geçtiğini anlamalı ve siyaseti bilgelik haline getirenlere karşı bilgi ile karşı koymalıyız.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.