Salih Sedat Ersöz

Salih Sedat Ersöz

İstiklâl Marşımız ve Mevzuata uygun ölüm

Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.

Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar,
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,
“Medeniyet!” dediğin tek dişi kalmış canavar?

Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma, sakın.
Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın.
Doğacaktır sana va’dettiği günler Hakk’ın…
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.

Bastığın yerleri “toprak!” diyerek geçme, tanı:
Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır, atanı:
Verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı.

Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
Şüheda fışkıracak toprağı sıksan, şüheda!
Canı, cananı, bütün varımı alsın da Huda,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.

Ruhumun senden, İlâhî, şudur ancak emeli:
Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli.
Bu ezanlar ki şahadetleri dinin temeli-
Ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli.

İstiklâl Marşımızın TBMM’de kabulünün 97. yıldönümünde milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy'u rahmetle, minnetle, hürmetle anıyorum. Mekânı cennet olsun. İnşallah.

İstiklâl ve Vatan şairimiz merhum Mehmet Akif Ersoy’un hasta yatağında söylediği şu söz; özgürlük ve bağımsızlığımızın sembolü İstiklâl Marşımızı anlamaya daha fazla yardımcı olacaktır sanırım. “Allah bu millete bir daha İstiklâl Marşı yazdırmasın.” (Amin)

***   ***   ***

Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesi Dekanı hemşehrimiz Prof. Dr. Kudret Bülbül, Cumartesi günü Türkiye Yazarlar Birliği Konya Şubesi’nde, Pazar günü de bendenizin konuğu olduğu TV programımda, bürokratik yapımızı, bürokratik oligarşiyi ve mevzuat hükümlerini anlattı.

Kudret hocamızın anlattığı bir hikâye konuyu öyle güzel izah ediyor ki başka bir söz söylemeye gerek kalmıyor. Hikâye şöyle:

Zamanın birinde bir bürokrat, devletin aracına binip bir köyün yolunu tutar. Toprak yoldan ilerlerken şiddetli bir yağmur yağmaya başlar ve biraz ileride yol bataklık halini alır, araç yürüyemez hale gelir.

Bürokrat aracından iner ve inmesiyle birlikte çamura saplanır. Kurtulmaya çalıştıkça da batar. Başını çevirir ve ileride bir köylünün kendisini izlemekte olduğunu görür.

"İmdat, kurtarsana beni be adam!" diye bağırır. Köylü gayet sakin bir şekilde, "hayır sizi kurtaramam, zira buna yetkim yok" der. Bürokrat, "ölüyorum be adam, ne yetkisi? Bir dal kır ve gelip beni kurtarsana!" diye tekrar bağırır avazı çıktığı kadar.

"Hayır kurtaramam. Battığınız arazı hazine arazisidir. Ben izinsiz ve yetkisiz birisi olarak, devletin hazinesinden bir parçayı çekip koparamam" diye cevap verir.

Bürokrat boğazına kadar gömülmüş ve giderek nefes alamaz bir hale gelmek üzeredir, yalvarmaya başlar.

Bürokrasiden çok çekmiş olan köylü bu defa, "size bir şekilde yardım edebilirim" diye seslenir ve yine aynı sakinlikle devam eder.

"Şimdi gidip muhtara haber edeceğim. Muhtar kaymakama gidecek, kaymakam valiye haber verecek. Vali kaymakama, Kaymakam da itfaiyeye talimat verecek. İtfaiye gelip seni kurtaracak" der.

Adam son bir hamle ile yukarı doğru kendisini çeker ve "o zamana kadar ben ölürüm be adam" diye seslenir.

Köylü bürokrasiden çektiği bütün sıkıntıların intikamını almak istercesine şöyle der:

“Ben ölmezsin demiyorum ki. Mevzuat böyle. Sen de mevzuata uygun ölürsün.”

İşte, işleri ve sıkıntıları çözmek istemek yerine çözmek istememe, çözmeye yanaşmama ve mevzuatı da bahane olarak kullanma yönteminde olan bürokratlara örnek ve ibret olması bakımından harika bir hikâye…

Prof. Dr. Kudret Bülbül’ün, bürokratlara yönetimde başarı getirecek, insanı huzurlu kılacak tavsiyelerinin bir kısmı da şöyle:

Sadece bilmediğin konularda değil, bildiğin konularda da istişare et.

Sorunların gerisinden değil önünden yürü.

Mevzuatın metnine değil ruhuna bak.

Gecikmiş çözüm, çözüm değildir, işleri zamana yayma.

Her kurumda hatırlı isimler olabilir, bunları idare et.

Bugün görevden ayrılacakmış gibi başlattığın işleri bitirmeye, hep görevde kalacakmış gibi yeni işler, düşünceler, projeler üretmeye gayret et.

Her konuya bakışın çözüm odaklı olsun.

Duyumları dikkate al ama duyumlarla hareket etme.

Çevrendeki insanların kendilerini geliştirmeleri için yol açıcı ol. Birlikte çalıştığın insanların senden ilgi beklediklerini unutma. İnsan eşrefi mahlûkattır. Çevrendeki insanlara değer ver. 

Sağlıklı ve mutlu yarınlar efendim.     

Önceki ve Sonraki Yazılar