Prof. Dr. Ali Akpınar

Prof. Dr. Ali Akpınar

HER GÜN ÂŞÛRA..

HER GÜN ÂŞÛRA, HER YER KERBELA OLMASIN İÇİN,

KERBELÂDAN DERS ALMAK GEREKİR!

 

Yüce Allah, Hucurat suresinde şöyle buyurur:

Eğer müminlerden iki grup birbirleriyle vuruşurlarsa aralarını düzeltin. Şayet biri ötekine saldırırsa, Allah'ın buyruğuna dönünceye kadar saldıran tarafla savaşın. Eğer dönerse artık aralarını adaletle düzeltin ve (her işte) adaletli (kıst) davranın. Şüphesiz ki Allah, adaletli (kıst) davrananları sever.

Müminler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin ve Allah'tan korkun ki esirgenesiniz. (49 Hucurat 9-10)

Ayetin iniş sebebine baktığımız zaman şunları görürüz:

Medine’de iki müslüman grup arasında bir arbede çıkmış ve bunlar birbirlerine nalinleriyle, değneklerle saldırmışlardı. Bunun üzerine bu ayetler inmiştir.

Demek ki burada Müslümanlar arasında kanlı bir savaş sözkonusu olmamış, sadece ağız dalaşı ve sokak kavgası söz konusu olmuştur. Ama bu Yüce Allah tarafından Müslümanlara yakıştırılamamış ve adeta iki kavmin birbirine savaş açması olarak görülmüş, aralarında barışın sağlanması istenmiştir.

İki Müslüman grup arasında-bu cemaat de olabilir/iki Müslüman aşiret yahut kişi de olabilir- Müslümanlar devreye girmeli, iki tarafın arasını bulmak için gayret göstermeli, taraflar da adalet ölçülerine riayet etmeli, hatta adaletin ötesinde bir adım daha atarak kendi hakkından feragat ederek karşı taraftaki kardeşini/yahut kardeşlerini affetmelidir. Zira ayette önce adaletten sonra ise kısttan bahsedilmiştir. Adalet, hak sahibine hakkını tastamam vermek, kıst ise kendi hakkından feragat etmektir. Sözgelimi alacaklı ise, alacağından vazgeçivermek, haksızlığa uğramış ise affedivermek, hakarete uğramışsa bağışlayıvermektir.

Müslümanlar, ayetteki bu gerçeği anlayamadılar, bu yüzden de İslam Tarihi, müslümanların düşmanlarıyla yaptıkları savaşlarda kayıp ettikleri insan sayısından fazlasını, kendi aralarındaki savaşlarda verdiğine tanıklık eder. Bir Cemel, bir Sıffın savaşlarında on binlerce insan katledilmiştir. Medine’nin işgal edildiği Harre Vakasında, Ka’be’nin mancınıklarla yıkıldığı İbn Zübeyr ve Haccac çatışmasında binlerce Müslüman katledilmiştir. Kerbela olayından önceki ve sonraki dönemlerde de hep öyle olmuştur. Biz kardeş kavgasında, düşmanla yaptığımız savaşlardan daha çok kardeşimizi kayıp etmişiz.

Son olarak şu Suriye olayına bakalım. Bir yıl içerisinde kırk bin insanın katledildiği, neredeyse ülkenin her yanında taş taş üstünde bırakılmadığı iç çatışmalar. Oysa Suriye’nin Golan tepeleri yıllardır Siyonist İsrail’in işgali altında. Ben inanıyorum ki bu kadar silah ve bu kadar bomba düşmana karşı kullanılsa, sonuçta bu kadar insan zayiatı verilmeden Siyonist düşman etkisiz hale getirilir, kontrol altına alınır, İslam toprakları işgalden kurtarılırdı.

Hicret öncesi, Medine pazarını ellerine geçiren Yahudiler, Medine’nin yerli halkı olan Evs ve Hazrec kabilelerini birbirleriyle savaştırıp, tahtlarını sağlamlaştırıyor, kan ve gözyaşı üzerinden para kazanıyorlardı. Taktik aynı taktik, oyuna gelenler aynı şekilde oyuna geliyor. Ancak burada tek suçlu, bu ayak oyunlarını planlayanlar değil elbet. Düşman düşmanlığını yaparken, Müslümanlar da akıllarını başlarına alıp müslümanlıklarının gereğini yapsalar bu acılı problemler yaşanmayacaktır. Unutmayalım, kardeşlerimiz bizden, kardeşlik bekliyor, başka değil.

Kerbela gibi olayları bir de böyle okuyalım da her gün Âşura, her yer Kerbelâ/bela yeri olmasın!

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.