Prof. Dr. Ali Akpınar

Prof. Dr. Ali Akpınar

Hayat devam ediyor, savaş da!

Şu sınav dünyasında savaş, insanla beraber kesintisiz sürüyor. İlk insanın, İblis ile mücadelesi ile başladı bu savaş. İblis’in tahriki ile Hz. Âdem’in oğlu Hâbil-Kâbil savaşı ile devam etti, kıyamete kadar da kesintisiz süreceği besbelli. Dünya hayatı devam ettikçe, savaş ta sürecek. Savaşın insanın kendi nefsiyle, kendi hemcinsi ile yahut şeytanla olması pek fark etmiyor. Sonuçta hepsi savaş, mücadele, harp.

Kur’ân, Hz. Davud peygamberin mabeddeki özel odası ve adanmış çocuk Hz. Meryem’in Mabette ibadete ayrılmış özel odası için Mihrab adını kullanır. Mihrab, savaş yeri, cephe demektir. Ama bu cephe, kişinin şeytan ve nefsiyle savaştığı yerdir.

Cemaatle namaz kılınırken imamın durduğu makama da Mihrab denmiştir. Çünkü arkasına aldığı cemaatiyle imam da şeytan ve nefislere karşı meydan okuyarak o makama geçmiş ve o makam hepsi için bir mücadele yeri cephe olmuştur. Çünkü şeytan insanı namazdan alıkoymak ister. Namazı terk etmesini ister. Zira şeytanın Rabbine başkaldırı sebebi secdeden imtina etmesidir. Yine şeytan namaza duran kişiyi, namazdan koparıp gaflete düşürmek ister.

Namazdan sonra da şeytan, boş durmaz. Namaz kılan kimseyi namaz ruhundan uzaklaştırmak ister. Çünkü namaz, insanı kötülük ve fuhuştan alıkoymak ister; şeytan ise sürekli kötülükleri, fuhşu, densizliği emreder. Yani sürekli bir çatışma halindedir insan ve şeytan, insan ve nefis.

Öte yandan şeytan, yeryüzünde halife olarak yaratılan insanın bozgunculuk çıkarıp kan dökmesini ister bunun zeminini hazırlar. Allah’ın dini İslam ise, yeryüzünde sulh ve barışın hâkim olmasını ister. Dolayısıyla çatışma yine kesintisiz sürer. Bu sefer insan, şeytanın entrikalarının esiri olarak, onun oyunlarına alet olarak hemcinsleriyle savaşır. Sonuçta yeryüzü kan gölüne ve gözyaşı seline döner.

Özetle söylemek gerekirse, dünya hayatı devam ettikçe, insan var oldukça, sınav devam edecek ve bunun tabii sonucu olarak savaş da bitmeyecektir. Önemli olan bu kesintisiz savaşta safını belirlemek, düşmanı tanımak, onun salvolarına karşı hazır olmaktır.

Kur’ân bu bitmeyen savaşta, şeytanın Allah düşmanı, ata düşmanı ve insanlık düşmanı olduğunu tekrarlar. O tarihi düşmanın hilelerini, entrikalarını açıklar. Böylece insanı, tüm insan ve cin şeytanlarına karşı uyanık almaya çağırır. Rabbimiz şöyle buyurur:

Ey İnsanlar! Yeryüzündeki temiz ve helal şeylerden yiyin, şeytana ayak uydurmayın, zira o sizin için apaçık bir düşmandır. (2/168)

Ey İnananlar! Hep birden barışa girin, şeytana ayak uydurmayın, o sizin apaçık düşmanınızdır. (20208)

Şeytan şüphesiz sizin düşmanınızdır; siz de onu düşman tutun; o, kendi taraftarlarını, çılgın alevli cehennem yaranı olmaya çağırır. (35/6)

Ey inananlar! Benim de düşmanım, sizin de düşmanınız olanları dost edinmeyin. (60/1)

Unutmayalım, dünya bir mihrab, bir savaş yeridir. Müslüman da o mihrabda farklı konumlarda duran savaşçının adıdır. O savaş, ancak Yüce Allah’ın yardımıyla ve insanın imanından alacağı güçlü bir irade ve azimle kazanılabilecektir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.