Selçuk Üniversitesi rektör adaylığına dair

7 Haziran 2015 seçimleri sonrasında Türkiye’de tam bir buhran dönemini yaşadık dersek yeridir. Tüm vatan hainleri sanki ülkenin zayıf anını beklercesine sisteme, AK Partiye, Cumhurbaşkanına, Başbakana saldırıya geçtiler. Aslında dışarıdan koordine edilen bu saldırıların asıl maşaları içimizdeydi. Bu saldırılar da ilk değildi. Gezi olaylarıyla başlayan süreçte halkı birbiriyle çatıştırıp bir huzursuzluk ortamı oluşturmaya çalıştılar. Bu huzursuzluk ve başkaldırı olayı birkaç defa Konya’da da denendi. Dikkat ederseniz Konya Barosunun yaptığı açıklamalara ve içeriden onlara yapılan desteğe asıl manzarayı daha iyi görmüş olursunuz. Türkiye’de halk 1 Kasım seçimleriyle tüm hainlere, düşmanlara, bölücülere cevabı verdi.

            Konya’mız, güzel şehrimiz birçok yönüyle ülkemizin göz bebeğidir. Her şeyden önce Başbakanımızın milletvekili olduğu ve tüm şehri temsil ettiği bir memlekettir Konya.

Son günlerde hem Konya’da hem de Ankara’da sıkça konuşulan bir mevzu Selçuk Üniversitesindeki rektörlük adaylıklarıdır. İlgili ilgisiz birçok kişi buna dâhil oldular. Peki, nedir bu Selçuk rektörlüğü meselesi? Bir bakalım isterseniz özetine…

Selçuk Üniversitesi rektörlüğü seçimleri öncesinde Veteriner Fakültesi'nden Prof. Dr. Emrullah Eken, Necmettin Erbakan Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nden Prof. Dr. Cem Zorlu, NEÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Tahir Yüksek, NEÜ Mühendislik Mimarlık Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selman Türker, Mimarlık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmet Alkan, Selçuk Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mustafa Şahin, Prof. Dr. Hüseyin Kaya, Prof. Dr. Ali Akmaz vb. isimlerin rektör adaylığı konuşuluyordu. Sonradan bu adayların birçoğu Sayın Ahmet Davuoğlu ile yapılan görüşme sonrası adaylıktan çekildiler. Ancak bu görüşme bazı kişilerce yanlış taraflara çekilerek, yorumlanarak işin aslından uzaklaştırılmaya çalışılmaktadır. Başbakanımızın burada yaptığı vurgu bölünmeyin, demokratik bir yarış yapın ve Konya’nın geleceğini düşünerek hareket edin biçimindeydi.

Bunu ister kabul edin isterseniz etmeyin. Konya’nın, üniversitelerin, kurumların kişilere zimmetli olmadığını anlamamız gerekmektedir. Bildiğiniz gibi Başbakanımızın Konya vekilliği döneminde Selçuk Üniversitesi ile AK Partinin bağlantıları malum yapılar aracılığıyla resmen kesilmiştir. Bu bağlantıların kesilmesi en çok akademisyenlerimize ve Konyamıza zarar vermiştir.

Biz Akademisyenler işin dozunu bazen kaçırıyoruz ve öyle konuşmalar yapıyoruz ki düşmanlara malzeme vermekten başka işe yaramıyoruz. Şu an aday olan Prof. Dr. Mustafa Şahin hocamız da Prof. Dr. Tahir Örnek hocamız da bizim iftiharla takip ettiğimiz, mesleklerinde başarılı ve Konya’da sevilen kişilerdir. 

Peki, Selçuk üniversitesi rektörlüğü başta Başbakan olmak üzere devletin ve şehrin neden ilgisini çekiyor? Gelin anlatayım.

Bu üniversitenin Paralel yapının Türkiye’deki en önemli üslerinden birisi olduğu iddia ediliyor. Söylenenlere göre Akademik ve idari olarak Paralel örgüt mensuplarının kadrolaşması almış başını gitmiş. Kadro oluşturmak için usulden uygulamalar resmen ayyuka çıkmış. Üniversitenin mail sistemi resmen Todays Zaman gazetesinin yolgeçen hanına dönmüş. Yaklaşan rektörlük seçimine önceden hazırlık yapılarak kadrolaşmalara gidilmiştir.

Üniversite mensuplarının bazılarının sosyal medya üzerinden 7 Haziran seçimleri öncesinde Cumhurbaşkanına, Başbakana sahte hesaplarla ağza gelmeyecek hakaretlerini bilmezsiniz siz.

Üniversite resmen Paralel örgütün üst yapısına mahkûm duruma sokulmuştur. Bu konuda eldeki dosyanın bayağı kabarık olduğunu söyleyebilirim. Şikâyet mektupları, BİMER başvurularını da eklerseniz bir eşek yükü yapar.

Paralel Yapının hukuk tanımazlığının, hak bilmezliğinin doruk yaptığı ‘paralelcilerle’ hala iş tutan belediyeler, kamu kurumları ve yöneticilerin olduğu Konya’da Başbakanımızın neden olaylara müdahil olduğunu konuşmak bence hadsizlik oluyor.

Paralelcilere mesafe koymayan, ortak faaliyet yapmaktan veya onları taltiften geri durmayanların Selçuk Üniversitesinde aday yok mu neden Necmettin Erbakan’dan geliyor demeleri de olayı sulandırmaktan başka bir iş değildir. Şöyle ki Necmettin Erbakan’da çalışan öğretim üyelerinin birçoğunun NEÜ öncesi tüm akademik hayatı ve hocalığı Selçuk Üniversitesinde geçmiştir. Örneğin bu konuda eleştiri alan Prof. Tahir Yüksek, 27 yıl Selçuk Üniversitesinde öğretim üyeliği yapmıştır.  

Şimdi gelelim asıl soruya: Ne olacak?

Bilinen şudur ki Prof. Dr. Tahir YÜKSEK ve Prof. Dr. Mustafa ŞAHİN hocalarımız bu yarışa girecekler. Fakat ben isterim ki birbirini çok iyi tanıtan, ortak çalışan bu iki hocamızın oturup Selçuk Üniversitesi ve Konya için bir karara varmalarıdır. Varamıyorlarsa da akademisyene yakışır biçimde demokratik bir yarışı kazasız ve belasız tamamlamalarıdır.  Bunu yaparken ne hükümete ne de Başbakanımıza zarar verebilecek davranışlardan kaçınmaları esastır. Konya şehri ve Selçuk Üniversitesinin nasıl bir gelişim göstereceğine, akademisyen bir Başbakandan nasıl fayda sağlayacaklarına kafa yormalılardır.

Hepimizin kafasında eminim aynı soru vardır. Acaba kiminle ne konuştular? Fakat hiçbirimizin bilmediği bir olay var. Her iki hocamız da YÖK üyeleriyle veya Başbakanımızla bir görüşme yaptılar. Kim ne derse desin ne konuşulduğunu ve kendilerine neyin tavsiye edildiğini sadece iki hocamız biliyor. Adaylık kararı kendi tercihleridir.

Paralel aklı ile hareket edenlerden ve üniversite camiasını birbirine düşürmeye çalışanlardan mümkün olduğunca uzak durma vaktidir. Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu’nun Konya milletvekili bir Başbakan olduğunu, akademisyenliğini, İstanbul Şehir Üniversitesi’nin kuruluşundaki tecrübelerini göz ardı ederek sadece siyasetçi gözüyle değerlendirmek yanlış olacaktır. Ben iyi biliyorum ki Başbakanımızın üniversite öğretim üyelerinin özgür iradesine asla ne müdahalesi ne de yönlendirmesi olabilir. Başbakanımız Selçuk Üniversitesinde görev yapan ve demokratik biçimde oy kullanacak akademisyenlerin sonuna kadar destekçisidir. Konyalılar olarak bazı konularda konuşurken dikkatli davranmayıp Başbakanımıza zarar verdiğimizi düşünüyorum. Hepimizin gözbebeği Başbakanımızın, Konya ile ilgili her konuda söz söyleme hakkı vardır. Neden mi? Çünkü Konya onun memleketi, şehri, gözbebeğidir.

Ben de Sayın Başbakanımızı yıpratmamak gerektiği gibi, kısır çekişmelerle her iki hocamızı da harcamamak gerektiğine inananlardanım.

Öncelikle aklıselim biçimde seçim sürecinin demokratik olarak işlemesini diliyorum. Selçuk Üniversitesinin akademisyenleri gerekli özveriyi gösterecektir. Seçimlerin bitmesiyle önce YÖK, sonrasında ise Cumhurbaşkanlığı süreci vardır. Son noktayı Cumhurbaşkanı koyacaktır. Fakat akademisyenlerin, siyasi iradenin, Başbakanın ve Konya ileri gelenlerinin de kendi memleketleri için bir tercihleri olacaktır elbet…

Selam ile….

 

Önceki ve Sonraki Yazılar