Devşirme diziler

İki üç yıldır televizyon dizisi sektörü, özgün senaryolar üretemeyince değeri Milli Edebiyat ve Cumhuriyet Edebiyatı denilen iki bakir dönem tarafından tescillenmiş, gerek içerik gerekse üslup itibariyle klasik olmaya hak kazanmış kıymetli eserlerimize yöneldi.

 

Bu yöneliş, bu kıymetli metinleri olduğu gibi senaryolaştırıp ekrana aktarma şeklinde olsaydı belki dizilerin –en azından işledikleri konular itibariyle, ya da bu eserleri yansıttıkları dönemle birlikte yeniden gündeme getirme yönüyle- kaliteyi yakalama yolunda iyi bir yola girdiklerini söylemek mümkün olacaktı. Ancak dizilerin konusuyla ve kahramanlarıyla birlikte günümüze uyarlanmaya çalışılması ayrı bir faciayı da beraberinde getirdi. Belki bu ifadelerime –başka bir zeminde olduğu gibi- karşı çıkıp o dizilere işlerlik kazandırma yönünden meseleye yaklaşarak, konuya çok da kötümser yaklaşılmaması gerektiğini söyleyenler de olacaktır. Ancak iş sadece bundan ibaret olsaydı belki bir parça bu şekilde düşünenler gibi ümitvar olabilirdik. Yazık ki iş bir edebi eserden mülhem olarak ortaya konulmaya çalışılan bir dizi çekmekten öte bir eserin içinde bulunduğu zamanıyla, şahıs kadrosuyla, teması ve konusuyla olduğu gibi günümüze aktarılması demektir. Uyarlamasıdır demiyorum zira o bile bir emeği iktiza eder…

 

Peki bu yapılan ne demektir? Her şeyden önce yazarın emeğine saygısızlık, eserin yazıldığı döneme saygısızlık, hatta pek çok okurunun muhayyilesini şenlendirmiş şahıs kadrosuna saygısızlık demektir. Bir dönemin sanat ve üretkenlik yönüyle kısırlığının, sığlığının, ticari kaygıların ve rekabetin vücuda getirdiği ataletin acısını geçmiş asrın münbit yamaçlarının tahrifi şeklinde ifade etmek, haddi aşan bir mübalağa olarak telakki edilmez umarım.

 

İLHAM MI, İSTİLA MI?

 

Yukarıdaki ifadelerimize, geçmişteki edebi eserlerimizin işlenmesi ve onlardan müstefit, sanat değeri yüksek, yeni eserler vücuda getirilmesi yönünde çaba sarf eden, değerli sanatkârlarımız ve yönetmenlerimiz elbette dâhil değildirler. Onların ortaya koyduğu çalışmaların nitelikli okuru/seyirciyi bulduğunu görmemek için kör yahut da nankör olmak gerekir…

Mesela bir yazımda –Gülse Birsel bunu düşünerek mi yaptı bilmiyorum- “Avrupa Yakası” isimli dizideki “Burhan” karakteri ile Ömer Seyfettin’in  “Efruz Bey” tipini mukayese etmiş çok çarpıcı benzerlikler bulduğumu memnuniyetle ifade etmiştim. Bu günümüzün, klasiklerimiz zaviyesinden -farkında olunarak yapılsın veya yapılmasın- bir ölçüde yorumlanması demektir. Ben “Hatırla Sevgili” isimli çalışmayı da öyle buluyorum mesela… Bunu ifade eden yazılarım yayınlandıkları yayın organlarının arşivinde mevcuttur. Hatta bu konuda Divan edebiyatımız hala bakir bir tarla gibi önümüzde durmakta ve işleyecek sanatkar elleri beklemektedir.

Ancak iş estetikten ilham alma istidadından yoksun ellere düşerse işte o zaman ortaya konulan çalışmaların adı, geçmiş zaman kitabının yakut ve inciden yazılmış satırlarının bu zamana intihalinden başka bir şey değildir.

 

ESKİ DİNLEYENLERİME TEŞEKKÜR

 

Birkaç gün önce eski dinleyicim olduğunu söyleyen bir okurum “Gönül İklimi” programlarında okunan şiirleri çok beğendiğini zamanında bir kısmını kaydettiğini ve şimdi o günleri hatırlatan figürlerden oluşan slaytlarla hem “Gönül İklimi” adında kuracağı bir sitede hem de Youtube’da yayınlayacağını söyledi. Daha sonra da okuduğum “Mona Rosa” şiirinin yayımladığı haberini ve linkini gönderdi. Ayrıca devamının geleceğini de söyledi. Şiiri dinlerken sanki kendim değil de bir başkasını dinliyormuş gibi oldum. Anladım ki bir zaman sunumu ve hazırlanmasını ve yönetimini kendimin yaptığı bir program, çoktan benim olmaktan çıkmış; o, onu sevenlere ait olmuş… Ben de bu hediyeyi şahsım adına değil tüm  “Gönül İklimi” dinleyenleri adına aldım kabul ettim. Eski dinleyenlerden ulaşmak isteyen olursa linki buradan söylüyorum.

http://www.youtube.com/watch?v=p0DTMOIXWZo

Esen kalınız…

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum