Ben o padişah değilim ki!..

Vali Muammer Erol ve Başkan Tahir Akyürek'ten talebimdir.

 

Ben o padişah değilim ki !... Tahttan inip tabuta bineyim; Bizim fermanımızın üstüne sonsuzluk mührü vurulmuştur... Diyen Mevlana Muhammed Celaleddin'in düğün gecesini kutlarken akla neler geliyor neler.

Mevlana'nın babası Sultan Baha Veled , tarihte eşine az rastladığımız çok yönlü deha sahibi Sultan Alaeddin Keykubad yemek yerken : "Ne garip şey , ne kadar güzel iki sultan bir sofrada .." der Alaeddin. Sultan Veled ise "Ona öyle demezler iki sultan bir sofraya sığmaz derler " diye latife yollu bir cevap verir.

Muhtemelen her ikisi de Alimler Sultan'ı namı ile şöhret bulmuş Baha Veled'in Harizmşah'dan göç edişini hatırlamışlardı. Çünkü aynı zamanda hanedandan biriydi ünlü alim. Ve bunu tahtına tehlike gören hükümdarın "İki Sultan bir saraya sığmaz " sözleri ile kırılmış ve bir fitneye sebep olmak istemediği için göç yollarına düşmüştü.

Bu yüzden sohbetin başında Alaeddin Keykubat , latif ve zarif her ikisinin farklı alanlarda ama ortak ünvanı olan "Sultan" kelimesi ile hem bu geçmişe gönderme yapıyor hem de Konya 'da böyle bir şey ile karşılaşmayacaklarını da ima ediyordu mutlaka .

Bunu fark eden Sultan Veled de  yine latife ile   "gene de sığmaz" derler diye karşılık veriyordu. Ancak bu sohbet burada kalmaz ve hükümdarlık , alimler ile emir sahibi idareceiler arsında kıyaslamalar konusundaki nükteli yorumlar ile oldukça ileriler. Sonunda Alimler Sultan'ı şöyle der : "Şu görünen mülkün , maddi alemin Sultanı şüphesiz ki zat-ı alinizdir. Siz hayatta olduğunuz sürece fermanınız baş üstünedir, geçerlidir. Ancak öldüğünüz an yürürlükten düşer ve geçerliğini yitir. Biz ise mana aleminin sultanlarıyız bizim fermanımızın hayattayken pek hükmü yoktur. Ancak bu alemden göçtüğümüz gün yürürlüğe girer ve kıyamete kadar geçerlilikte kalır ..."

Sultan Alaeddin Keykubat'ın yaptığı işlere dikkatli bakanlar görürler ki bu konuşmada ki sizin hükmünüz ölünceye kadar anlamındaki uyarıyı bizim ilk anda yaptığımız gibi olumsuz algılamamış büyük sultan. Tam aksine kalıcı olmanın bir başka yolunu bulmuş . Mana aleminin sultanları ile uyumlu işlere imza atarak kısa ömrüne eşine az rastlanır büyük eserler sığdırmıştır.

Ve yukarıda paylaştığım şiirinde Mevlana babasının bu ifadesini genişleterek daha çarpıcı hale getirerek bizi uyarmaya devam ediyor.

 

Öldüğüm gün tabutum yürüyünce

Bende bu dünya derdi var sanma.

Bana ağlama, "Yazık, yazık!" "vâh vâh!" deme.

Şeytanın tuzağına düşersen vâh vâhın sırası o zamandır.

"Yazık, yazık!" asıl o zaman denir,

Cenazemi gördüğün zaman "el-firâk, el-firâk!" deme.

 

Benim buluşmam asıl o zamandır.

Beni mezara koyunca "elveda" demeye kalkışma

Mezar Cennet topluluğunun perdesidir.

Mezar hapis görünür amma,

Aslında canın hapisten kurtuluşudur.

Batmayı gördün ya, doğmayı da seyret,

Güneşle aya batmadan ne ziyan gelir ki?

Sana batma görünür amma Aslında o doğmadır, parlamadır.

 

Yere hangi tohum ekildi de yetişmedi?

Neden insan tohumu için

Bitmeyecek, yetişmeyecek zannına düşüyorsun?

 

Diyen Mevlânâ'nın, işte o tabutunun yürüdüğü gün bu gün ; kavuşma günü , şeb-i arus 'u düğün gecesi ... Ve gerçekten :

 

Ben o padişah değilim ki!... Tahttan inip tabuta bineyim; Bizim fermanımızın üstüne sonsuzluk mührü vurulmuştur...

Sözündeki iddiasının ne kadar gerçek olduğunu her geçen gün artan bir farkındalıkla bizlere yaşatıyor , hissettiriyor. O'nun fermanı etkisini artırarak insanları gönüllerinden bağlamaya devam ediyor.

Ben bu satırları yazarken Cumhurbaşkanımız ve Mevlana'nın hem şehrisi Başbakanımız, Mevlana Meydanında şehirimiz için önemli bir dizi hizmet ve eserin açılışını gerçekletiriyor. Akşam da Şeb-i Arus gecesi için gerçekleştirilecek  sema ayini şerifinde bizlerle olacaklar. Elbette hemen bu akşam ya da yarın kendi ağır sorumluklarının gereği devam eden programlarına dönmek üzere Konya'dan ayrılacaklar. Pek tabii ki yurt dışı ve yurt içinden Mevlana'nın davetine koşan tüm misafirlerimiz de öyle...

Bu yazı yayınlandığında artık biz bizeyiz sevgili Konyalılar ve Mevlana sevenler. Bu yüzden bir durum değerlendirmesinin tam vakti. Ve bilinmesini isterim ki bu kalem benim elimde gözüküyorsa da halkın kalemi, bu yüzden ben dediğim olursa da biz diye okuyunuz lütfen.

Tüm tartışma ve eleştirlere rağmen Konya'nın çok büyük bir etkinliğe ev sahpiliği yaptığı bu günlerde ilgili birimlerdeki tüm arkadaşların ne kadar özveri veri ve samimiyetle çalıştığını biliyorum. Son on gündür neredeyse yedi yirmi dört ayaktalar.

Sayın Valimiz ve Büyükşehir Belediye Başkanı başta  olmak üzere tüm yetkili makamların da hassasiyet ve samimiyetine, farkındalıklarına bizzat en yakından tanığım.

Buna rağmen benim Konya'ya geldiğim 1988 yılından beri tartışmasız hilafsız bir şeb-i arus görmedim. Düzenli, aksaksız olan da hiç olmadı. Belki bunun nedeni farklı bir çok etkinliğin iç içe yapılması ve farklı kurumların aynı anda yetkili olması gibi tek merkezden yönetilmeyişin getirdiği uyumsuzluklardı. Fakat gelinen nokta başka şehirlerde etkinlik yapılması tartışmaları ile birlikte oturup bir öz eleştiri yapmayı kaçınılmaz kıldı.

Konuk olarak ağırlanan binlerce insan hangi alanda kim yetkili, o iş neden aksamış bilmez bilmek zorunda da değil. Onlar Mevlana'nın misafirleri ve kendilerini öyle hissetmeli.

Ayrıca bana sorsanız ben de bilmem. Üstelik yirmi yıldan fazla bir şekilde işin içindeyim ve bunu dert ediniyorum  derken hala çözememişim.

Ama kesin olan şu ki artık önümüzde önce Konya'yı sonra tüm ülkemizi ilgilendiren bir konu var. Ve bu yıllardır devam ediyor ki Mevlana burada iken başka şehirler alternatif olma iddiasına kalkıştı. Eleştirler buraya sığmayacak kadar çok günlerdir hatta yıllardır, ulusal ve yerel basında yazılıp çiziliyor merak eden bakabilir.

Bu durumda geldiği günden itibaren şehrin ruhuna uygun bir vali olarak görülüp Konyalılarca çok sevilen Konya Valisi Muammer Erol ve hizmetleri defalarca Konya halkı tarafından onaylanmış seçilmiş Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek'e büyük bir görev daha düşüyor.

 Başkan Akyürek , tüm hizmetleri bir yana bazılarının "akıl karı değil" dediği Selçuklu Kalesi ve Kılınçaslan Köşkü gibi büyük ödüller almış projeye imza atan surların ilk Banisi Sultan Alaeddin Keykubad'dan sonra ikinci Banisi Tahir Akyürek olarak tarihe geçecek cesur bir isimdir aynı zamanda. Bu yüzden Mevlana Törenleri Sorunları ile ilgili yapılacak bir toplantılar zinciri ile duruma el konulmasını Sayın Vali ve Başkandan bekliyoruz ki gelecek Şeb-i Arus şehrin tarihinde de bir milat olsun.

 

Vakti şerif hayr ola...

Hayrlar feth ola , şerler def ola...

Şeb-i Arus mübarek ola...

img_8655.jpg

sebn-iarus.jpg

tahir-002.jpg

vali-001.jpg

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum