BAK HİZBULLAH VAR!

İçinde dini ve milli meşruiyet sosu olarak bulundurulan küçük partileri saymazsak, millet ittifakının siyasi omurgasını CHP ve HDP oluşturuyor. Bu omurganın taktiksel yönetimi de PKK ve FETÖ’nün elinde. Her iki örgütte yapısal olarak kendi çıkarları için feda etmeyecekleri değerleri olmayan bir anlayıştan besleniyor. Birinin dini, diğerinin din düşmanı, seküler ve ırkçı bir dille temayüz etmesi bu ortak yönlerini gizleyemiyor. Her ikisinin de kulağı, ABD’nin ağzına dayanmış vaziyette, başka sese fiziki olarak kapalılar.

Hem Cumhur hem de Millet ittifakı taraflarının ne dediğinden ve ne yaptığından bağımsız tahkim ettiği bir kitleleri var. Oransal olarak bu kitle her iki kesim için de aşağı yukarı % 45’ler civarında. Kazanılmaya çalışılan % 6 için hükümet, Tayyip Erdoğan liderliğinde icraat üstüne icraat ortaya koyarken, muhalefet, Kemal Kılıçdaroğlu üzerinden vaat üzerine vaat yapıyor. Ekonomik, siyasi ve toplumsal vaatleri içerisinde şahsen Kemal Kılıçdaroğlu’nun yapabileceğine inandığım tek vaadi, cezaevindeki tüm FETÖ’cü darbecileri ve PKK’lı katilleri salmak olur. Çünkü millet ittifakının mutabık kaldığı en önemli ve bence olması mümkün tek maddesi bu. Diğerleri biz de siyasetten, ekonomiden anlarız havası vermek için eklenmiş ıvır zıvır.

İyi Parti’nin milliyetçi bir çizgiden geldiği iddiasına rağmen PKK ile aynı tarafa düşmenin meşruiyetini, Hüda Par’ın Hizbullah’la bağı olduğu iddiası üzerinden sağlamaya çalışması tam bir siyasi kurnazlık örneğidir. Bir kere Hüda Par’ın tepe ismi Zekeriya Yapıcıoğlu’nun, ilk ağızdan ve defalarca Hüda Par’ın Hizbullah’la hiçbir bağ, bağlantı ve iltisakı yoktur açıklamasını görmezden gelsek bile, Hizbullah’ın tarihinde devlete sıkılmış tek bir kurşunu yoktur. Bölgeyi bilenlerin de çok iyi bildiği gibi Hizbullah, iç infazlar ve PKK ile yaptığı mücadele ile bilinirdi. Hizbullah’ın birçok müntesibi PKK tarafından katledilmiş, bölgeden sürülmüş, yaşam hakları yok edilmiştir. Yani Hizbullah’ın baş hasmı, PKK’nın bizatihi kendisidir.

Şimdi bu devlete içişleri bakanlığı da yapmış Meral Akşener’in çok iyi bildiği bu durumu, bize PKK ile yanaşık düzen olmasının meşruiyet gerekçesi olarak satması, boyunu aşan bir siyasi cambazlıktan başka bir şey değildir. Zaten meydanlarda, anlayabilirse bu gerçeği kendisine haykırmaktadır. Kandil’in üst düzey yöneticiler üzerinden kendisinin de müntesibi bulunduğu masaya sabah akşam talimat göndermesine kör ve sağır davranması, yok gibi durması bu ilişkinin üzerini örtemez. Meral Akşener, söylediği her şeyde haklı olarak ve dağlar kadar ağır ithamlarla kalktığı masaya, kıldan, tüyden gerekçelerle geri dönmüştür. Ve döndüğü masanın başat ortakları PKK ve FETÖ’dür. Dini ve milli sos olarak bulundurulan Gelecek, Deva ve Saadet’i saymazsak geriye masanın üzerinde omzunda silahı, üstünde üniforması ile oturan PKK kalmaktadır.

Millet ittifakının en somut teklifi, dağ kadrosunun talebi üzerine cezaevlerinin boşaltılması ve doğu güneydoğu illeri için özerkliktir. Bunun dışındaki tüm vaatler, hem hayatında devlet dışında geçim kapısı oluşturamamış Kılıçdaroğlu’nun yetenek, kapasite ve boyunu aşar, hem de zaten ipi elinde olan örgütlerin böyle bir dünyası yok.

14 Mayıs seçimlerini alacaklarına inandıkları için sabahtan akşama devleti ve dolayısıyla bu milleti tehdit eden PKK ve uzantısı güçlere şu ana kadar eli ayağı düzgün tek bir cümle söyleyememiş olması Meral Akşener ve peşine düşen milliyetçi taban açısından manidardır. Çünkü paydaşların neredeyse tamamı devlet açısından kriminal. Masanın yedinci ortağı Emek ve Özgürlük Platformu listesine bakarsanız mesele çok açık biçimde ortaya çıkar.

Yeryüzünde hiçbir devlet, önceki gün dağda omuzunda silahla, sonraki gün de mecliste kürsü de kendisini tehdit eden insanlara ay sonunda vekil maaşı ödemez. Bunun ne insan hakları ile ne de kişi hak ve özgürlükler ile ifadesi mümkün değil. Ortada patolojik bir durum olduğu çok açık.

Şimdi 14 Mayıs seçimlerinin arifesinde olduğumuz şu günlerde, sorun ne derseniz, siyasi hayatının başında vadettiği tüm şeyleri tek tek gerçekleştirmiş, tüm dünyanın ekonomik olarak nefes almakta zorlandığı bir dönemde elinde makasla küresel dengeleri değiştirecek yatırımlarla açılıştan açılışa koşan birisi ile tüm motivasyonunu omuzunda silah olan bir örgüt ile 15 Temmuz’da darbeye teşebbüs etmiş ve ABD ile batının etekleri altında ellerinde klavye ile ülkenin tüm değerlerini satan, pazarlayan insanların dizayn ettiği birisinin yarışacak olması.

Garip ama gerçek bu!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum