Her sezonun son düzlüğünde, Türk futbolunun iki “büyük” kulübü ve onların etrafına kümelenmiş medya düzeni aynı nakaratı söyler: “O takım ona yattı, bu takım buna çalıştı!” Sözüm ona Süper Lig’de sadece iki kulüp vardır, diğer takımlar ise bu ikisinin arka bahçesi ya da tetikçisidir. Ne hazin bir kibir, ne zavallı bir mantık...

Galatasaray’a karşı iyi oynarsan “Fener’e çalıştı” olursun, Fenerbahçe’ye karşı direnç gösterirsen “Galatasaray’ın uşağı” ilan edilirsin. Oysa Anadolu takımlarının da bir camiası var, yıllarca alın teriyle sahada kalmış futbolcuları, stadı, taraftarı, hedefi var. Ama bu gerçekler, İstanbul’un iki yakasında asla görülmez, görülmek istenmez.

Olayları futbolun doğasıyla, taktikle, mücadeleyle açıklamak yerine, herkesin aklına hemen “şaibe” gelir. Çünkü geçmişleri kirli, geçmişleri şaibelerle dolu... Şikeyi kendileri yapar ama faturasını Anadolu kulüplerine keserler. Onların tarihindeki kara lekeleri sorgulayan yok ama 1 puan alan Anadolu takımına “satıldı” yaftası yapıştırmakta hiç tereddüt etmezler.

Bu ikiyüzlülüğe, bu akıl tutulmasına dur demek gerekiyor.

Anadolu takımları; kimseden emir almaz, kimseye boyun eğmez. Sahaya çıkar, mücadele eder, kazanır ya da kaybeder. Ama asla satılmaz, teslim olmaz! Bu ligde ne ilk defa puan kaybı oluyor, ne de son defa büyük takım kaybediyor. Her yenilgiye bir komplo teorisi uydurmak, bu ülkenin futboluna yapılmış en büyük ihanettir.

Bu lig sizin çiftliğiniz değil! Herkesin emeğine saygı duyun.
Konyaspor da, Sivasspor da, Hatayspor da ve bütün Anadolu takımlarıda bu ligin şerefli takımlarıdır. Hepsi bu oyunun gerçek parçasıdır. Onları küçümseyerek, hedef göstererek sadece kibrinizi ve çürüklüğünüzü ortaya koyuyorsunuz.

Futbol, sahada 90 dakikadır. Algıyla, iftirayla, ağlamayla oynanmaz.
O yüzden sesleniyoruz:

Biz Anadolu’yuz. Arka bahçeniz değil, yıkamadığınız kaleyiz!