Amerika Nasıl Yıkılır/Amerika’ya Adalet Götürmek

Sanırım, başlık çoğu insana yadırgatıcı gelmeyecek, bilakis, “keşke!” dedirtecektir. Çünkü ülkemiz ve bölgemiz insanının çoğunluğu Amerika’dan nefret etmektedir. Amerika İsrail ve ortakları sadece bölgemizde değil, tüm dünyada nefret toplamaya devam etmektedirler. Onlar da bunun farkında olduklarından, kendilerine karşı gelişen bu nefreti yok etmek için, kendi uygulamalarını bizim de onların penceresinden görmemizi, dolayısıyla onları haklı ve masum kabul etmemizi temin etmek amacıyla yoğun bir propaganda faaliyeti yürütmektedirler. Bu uğurda bir çok dilde televizyon ve radyo yayınları yapmakta; gazete ve dergiler çıkarmakta; ayrıca, tüm bu alanlarda var olan sözde yerli kuruluşları da içlerine yerleştirdikleri adamları veya satın aldıkları kişiler vasıtasıyla yönlendirmektedirler. Amerika’nın direk maaşa bağladığı gazeteci ve televizyoncuların olduğu iyi bilinen bir gerçektir. Zaten medya dünyasındaki Amerikan taraftarı kişileri gördükçe bunun böyle olduğu kolaylıkla anlaşılmaktadır.Peki, niçin Amerika’dan nefret edilmektedir? Çünkü Amerika, zulmetmektedir; Amerika, kurulu düzenleri yıkmakta ve bunu yaparken de insanları katletmektedir; Amerika, böbürlenmekte ve mahremiyetlere saygı duymamaktadır; Amerika, işgal etmekte ve talan etmektedir; Amerika, tehdit etmekte ve korkutmaktadır. Tehdit eden, korkutan, küçük düşüren (korkup tehdide boyun eğmek küçük düşürücü bir durumdur) kuvvet, gerek fertler için gerek toplumlar için, sevimli olamaz; ondan nefret edilir;ona diş bilenir. Fırsat kollanır ve eğer bu fırsat ele geçerse, tehditkâr, daha ağır bir şekilde aşağılanır, küçük düşürülür, yüzü yere sürtülür. Ferdin veya toplumun intikam duygusu böyle yatışır.Amerika ülkeler işgal ederken, düzenleri dağıtırken nasıl davranmakta, bunu nasıl yapmaktadır? Her tasarlanmış/amaçlı eylem doğru veya yanlış bir fikrî hazırlığa dayanır. Bu fikrî hazırlık sürecinde bazı kavramlar ortaya atılır veya bilinen bazı kavramlar yeniden ele alınır. Bu kavramlar işlenir, içleri yeniden doldurulur. Aylarca belki, yıllarca bu kavram yeni yüklenilen anlamıyla içte ve dışta tedavülde tutulur; hep konuşulur, konuşturulur. Öyle olur ki yüklenen anlam artık hakîki anlamı gibi gelir insanlara, toplumlara. Bu noktadan sonra eylem kolaylaşır. Çünkü zihinlerde meşruiyet oluşturulmuştur. En azından toplu-büyük bir direnç olmayacak kadar kitleler içinde taraftar bulunmuştur. Eylemden sonra kavramın eski haline sadakat gösterenler ve eylemin neticelerini görünce kavramın anlamından şüphe etmeye başlayanlar direnişe başlarlar fakat artık işgal tamamlanmıştır ve hiç olmamış gibi olması mümkün değildir.Amerika uzun bir süredir terör, özgürlük/özgürleşme, küreselleşme vb bir çok kavram üretmiş veya bunları yeniden işlemiştir; kendi amacına hizmet eder hale getirmiştir. Aynı zamanda “önleyici müdahale” diye bir kavram oluşturmuş ve ülkelere toplumlara bunu kabul ettirmiştir. Bunu kullanmak suretiyle de şimdi “şunlar terör odağıdır ve bana zarar verecek hazırlıklar içindedirler” deyip, bir yere, bir ülkeye, bir guruba saldırmakta, kıyımlar katliamlar yapmaktadır.Tüm olumsuz tabloya rağmen Amerika yıkılamaz mı? Yapageldiklerini yapamaz hale getirilemez mi? Hiç şüphemiz yok ki Amerika yıkılabilir ve yıkılacaktır da. Bundan hiç kimsenin kuşkusu olmamalı. Çünkü Allah (cc) her ümmetin bir eceli olduğunu bildirmektedir. (Burada ümmet, din/kavim kavramı etrafında veya siyasal/ekonomik olarak (Amerika böyle bir toplumdur) bir araya gelmiş tüm toplumları kasteden bir kelimedir.) Dünya kuruldu kurulalı binlerce toplum ve yüzlerce devlet kuruldu ve yıkıldı. Bunun bir istinası olmadı. Amerika da istisna olmayacak ve yıkılacaktır.Amerika yıkılacaktır, evet, ama; aslolan Amerikanın kimin marifetiyle yıkılacağıdır. Çünkü kim yıkarsa ganimetten aslan payını o alacaktır; Amerikanın maddi varlığına o varis olacaktır.Amerika’yı yıkmak için ilk adım Amerika’yı yıkmanın gerekliliğine dair zihinlerde bir düşünce oluşturmakla başlar. Bunun için de Amerika’nın içini doldurduğu kelimelerin içi yeniden yeni bir içerikle doldurulmalı ya da yeni kelime/kelimeler ele alınıp, işlenip Amerika’ya karşı kullanılmalıdır. ‘Zulüm’ ve ‘adalet’ kelimelerini ele alalım. Gelir dağılımında dünyanın en adaletsiz ülkelerinden bir Amerika’dır. Zenci-kızıl derili-beyaz ilişkilerinde en adaletsiz en zalimane ilişkiler Amerika’dadır. Bu örnekler gibi başka bir çok noktada Amerika’nın adaletsizliğine/zalimliğine deliller bulunabilir. İşleyip kavramlaştırıp, olgunlaştırıp tedavüle sokacağımız ‘adalet’ gibi ‘zulüm’ gibi kelimelerle Amerika’ya müdahalenin meşruiyet zeminini oluşturduktan sonra eyleme geçip Amerika’ya adalet götürebiliriz. Tıpkı onun bir kısım terör odaklarını (!) yok etmek üzere bazı ülkelere özgürlük getirdiği gibi! Madem “ Özgürlük/özgürleşmek bir ülkenin iç işi olarak görülemez, çünkü, insan hakkıdır ve herkesin hakkıdır”, o vakit; adalet de ‘iç işleri’ değildir ve tüm insanlığın ve tüm beşeriyetin hakkıdır.Gerçi bizimkisi onların yaptıklarının tıpkısı olmaz. Çünkü, biz zaten adalet götürmek için adil olmak gerektiğini bilen bir irfanın çocuklarıyız. Amerika’ya adalet götürebileceğimize yürekten inanacak ve bunun imkanlarını arayacak erler yarının dünyasını da inşa edeceklerdir.“Değil devletin ‘İslam Devleti’ olarak tanımlanması, ülkenin ‘İslam Ülkesi’ olarak tanımlanmasına bile tahammülü olmayan üst düzey devlet erkanının bulunduğu bir ülkede, önce kendi coğrafyana hakim ol da sonra Amerika’ya adalet götürmeyi düşün” dediğinizi duyar gibiyim. Bizimkisi hayal işte. Evet, bu iş hayalle olmuyor ama; hayal kuramayanlardan da ne köy oluyor ne kasaba.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.