Adaylar, Adaylar, Adaylar...

Siyasetle ilişkisi platonik düzeyde olan ben ve benim gibiler açısından en zor şey, ciğeri beş para etmez, değil başkan olmayı, bir oyu bile hak etmez adamlara dava uğruna oy vermek zorunda kalmaktır. Bu, siyasetin geniş kitlelere yüklediği çok ağır bir yüktür. Bu çaresizliğin girdabında kıvranmak da bizler için ağır bir yüktür.

Ben bildim bileli siyaset, en yükseğe zıplayanların fark edildiği bir sistematikte yürür. Daha siyasetin fark edipte peşine düştüğü ve onu ikna edip var olduğuna inandığı birikiminden istifade ettiği örnek, bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar az. Genel olarak mekanizma, talep edenin zıplama gücüyle uyumlu yürüyor. Ve işin kötüsü, mekanizmanın, zıplayanı birikim ve liyakat bağlamında değerlendirme imkanı yok. Çünkü talepkar kişi öyle güzel zıplıyor, o kadar iyi hopluyor ki, taşıdığı tüm kötü özellikler, bu zıplamanın göz kamaştırması arasında kaybolup gidiyor. Eyvah dendiğinde ise, geniş kitlelere tamı tamına beş yıl diş sıkmak kalıyor.

Bilelim ki, Ak Parti, kurulduğu yıl olan 14 Ağustos 2001'de  nasıl umutsa, bugün de aynı şekilde umuttur ve bu konuda alternatifsizdir. Bunu, ilk seçimlerinde aldığı oy oranı olan % 34,6 ile nasıl göstermişse, en son girdiği seçimde aldığı % 42,56 ile de ispat etmiştir. O günden bugüne bir çok konuda devrim niteliğinde hizmetler üretti. Mazlum insanların sesi, yoksulların nefesi olmaya çalıştı. Türkiye sınırlarını aştı, uluslararası düzlemde hak mücadelesi verdi.

Zaferle değil, seferle mükellefiz anlayışıyla hareket ederek, ihalecilere, imarcılara, rantçılara, rüşvetçilere, ehliyetsiz, kifayetsiz insanlara rağmen yürümeye devam etti. Zor zamanlarda kenara kaçıveren, sesi soluğu kesiliveren, gölgesini kaldırıp altına sığınmak isteyecek kadar müptezelleşenlere rağmen, lider ve onun etrafındaki bir avuç yiğitle yoluna devam etti. 17/25 Aralık'lar, 27 Nisan'lar ve 15 Temmuz'lar Rabbimizin yardımı ve  bu yiğit ekibin şecaatli duruşuyla atlatıldı. Tüm bunlar zor zamanlardı ve niyeti kötü, millet düşmanı odaklara karşı verilen bir mücadeleydi. Biiznillah bu mücadeleler Ak Parti'yi yıkamadığı ve yıpratamadığı gibi daha da büyüttü. O yüzdendir ki, Ak Parti'nin düşmandan gelen saldırılarla yıkılması ya da sarsılması mümkün değildir.

Ancak,
Kendisinden başka derdi olmayan "ağaç kurdu" tipli insanların parti içine çöreklenmesi, yol alması ve geniş kitlelerin dava ile bu tipler arasında bırakılması, partiyi de davayı da yaralar. Siyasetin, o büyük davanın bir küçük hizmetkarı olduğunu bilmeyen bu tipler, siyaseti, kendi sufli davalarının, kişisel ihtiraslarının, ganimet, yağma, rütbe ve makam kavgalarının aracı haline getirirler. Bunu yaparken de o kadar gözü kara davranırlar ki, dünya yansa dönüp arkalarına bakmazlar. Onların ne milletle ne de ümmetle bir derdi de işi de yoktur. Her sesi kendi aleyhlerine sanan bu korkak tipler, tam bir tarla faresi gibi, radar bakışlarıyla gücün kimde olduğunu takip ederler ve yüreklerinden çok güvendikler burunlarıyla aldıkları kokuya göre yönlerini tayin ederler. Bu tiplerin kavgayla da mücadeleyle de işi yoktur.

O sebepledir ki,

Ak Parti, halkın önüne çıkaracağı adaylarda hiç değilse vatan millet kaygısı çeken, insanlık davası kavgası verebilecek kadar yürek sahibi olan, hizmeti ibadet sayıp, menfaat temin etmeyi ateşten bir gömlek kabul eden insanları önümüze getirsin. Getirsin ki biz de umudun heba olmadığını, davanın yere düşmediğini, sancağın halen dalgalandığını bilelim.

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum