"Ana dilim işaret dili"

"Ana dilim işaret dili"

İşitme engelli anne ve babanın sağlıklı dünyaya gelen iki çocuğundan biri olan üniversite öğrencisi Merve Canan Karaağra, duymayan ve konuşamayan bireylerin toplumda kolay iletişim kurması için çalışmalar yürütüyor - İşaret diliyle büyüyen, konuşmayı ise

İSTANBUL (AA) - ZEHRA MELEK ÇAT - İşitme engelli anne ve babanın sağlıklı dünyaya gelen iki çocuğundan biri olan üniversite öğrencisi Merve Canan Karaağra, duymayan ve konuşamayan bireylerin toplumda kolay iletişim kurması için çalışmalar yürütüyor.

Annesi henüz 9 aylıkken, babası ise 5 yaşındayken işitme yetisini kaybeden Karaağra, işaret diliyle büyüdü.

Konuşmayı teyzeleri sayesinde öğrenen Karaağra, İstanbul Gelişim Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Yeni Medya Bölümünde eğitimini sürdürüyor.

Turkcell Diyalog Müzesi'nde işitme ve görme engellilere rehberlik de yapan Karaağra, Balıkesir'in Edremit ilçesinde yaşayan ailesiyle teknolojinin imkanlarını kullanarak "görüntülü görüşme" sayesinde hasret gidermeye çalışıyor.

- "İlk kelimemi annem duymadı"

Karaağra, AA muhabirine yaptığı açıklamada, İstanbul Gelişim Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Yeni Medya Bölümü 4. sınıf öğrencisi olduğunu söyledi.

Anne ve babasının Balıkesir'in Edremit ilçesinde, ağabeyinin ise Bursa'da yaşadığını ifade eden Karaağra, "Annem, babam işitme engelli, ağabeyim ve bende herhangi bir engel yok." dedi.

Teyzelerinin yanında konuşmayı öğrendiğini anlatan Karaağra, şöyle devam etti:

"İlk kelimem 'anne' olmuş. Bir geziye gitmişiz, annemle babamın işitme engelli arkadaşlarının çocukları 'anne' dediğimi söylemişler. Annem ve babam bile çocuklarının konuştuğunu böyle öğrenmişler. 15-20 günde bir sürekli teyzemlere gidiyordum, orada kalıyordum, sırf konuşmayı öğreneyim diye babam bırakıyordu. Konuşmada da çok zorluk çekmedim. Konuşmak ihtiyacı çok oluyordu. Aile ile iletişim olmayınca insan kendini çok yalnız hissediyor. İletişim, insan hayatının çok büyük bir parçası. İşaret diliyle iletişim kuruyoruz ama soyut kavramlarda işaret dili yetersiz kalıyor." diye konuştu.

Karaağra, çocukluğunun zor geçtiğini dile getirerek, "Veli toplantılarına annem ve babam dışında bütün sülalem katılmıştır. Katılsa, konuşulanlara dahil olamayacak, bir şey sorulsa cevap veremeyecek, ben katılıp çevirsem güven olmaz diye ben de katılmadım. Hiçbir zaman ailemi veli toplantılarına çağıramadım. Ağabeyim, teyzem, halam gitti." diye konuştu.

Anne ve babasının da çoğu işitme engelli gibi ilkokul mezunu olduğunu aktaran Karaağra, okulda yaşadığı sevinci, heyecanı ailesine anlatamamanın üzüntüsünü yaşadığını kaydetti.

Karaağra, keman kursuna gittiğini fakat konseri anne ve babasının dinleyemeyeceği düşüncesiyle devam etmediğini söyledi.

Çocukluğunda televizyonda konuşulanları ailesine işaret diline çevirdiğini anlatan Karaağra, kendisi duyabildiği halde ailesinin yanında televizyonun sesini açmadan da izleyebildiğini belirtti.

Karaağra, dedesinin de işitme engelli olması nedeniyle ailenin işaret diline hakim olduğunu ifade ederek, babasının bu konuda zorluk yaşamadığını söyledi.

Ailesinde işitme engelli kimse olmadığı için annesinin ise ilkokula başlayıncaya kadar ailenin çok zorlandığını anlatan Karaağra, "Annem 9 aylıkken menenjit geçirdiği için, babam da 5 yaşında kafasına aldığı bir darbeyle işitme duyusunu kaybetmiş. İşaret dilini ilkokula başladıklarında öğrenmiş, babam babası işitme engelli olduğu için biraz daha şanslıymış." ifadelerini kullandı.

Anne ve babası işitme engelli olup kendisinde herhangi bir işitme engeli olmayan kişilere "CODA" (Children Of Deaf Adults) denildiğini aktaran Karaağra, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Biz kültüre daha hakimiz. İşaret dilini sonradan öğrenen bir insanla CODA arasında çok büyük bir fark var. İşaret dili benim ana dilim. Bebekken, konuşamıyorken işaret diliyle büyümüşüm. Her dilin kendine ait kültürü, kendine özgü kelimeleri vardır. Evde konuştuğum işaret dili farklı mesela. İşaret dilinin de şiveleri var. Üniversiteyi kazandığım sene İstanbul'a geleceğim için Halk Eğitim Merkezi'nin açtığı kursa gittim. Hoca 9 aydır işaret dili bilen biriydi. Ben ailemin işitme engelli olduğunu söylediğimde dersi belli bir zamanda ben verdim."

- "Engellilerin hayatını kolaylaştıracak çalışmalar yapmak istiyorum"

Annesinin 12 sene önce gözlerini de kaybettiğini anlatan Karaağra, şunları kaydetti:

"Diğer CODA'lara nazaran benim yüküm biraz daha ağırdı. Çünkü ben 9 yaşındaydım annem görme yeteneğini kaybetti. İşitme engelli bir anne ve babam varken, annem gözlerini de kaybetti. Evin bütün yükü benim üzerime bindi. Babam olayın şokunu 1-2 sene atlamadı, zamanla alıştı.

Annemle dokunarak iletişim kuruyoruz. Annemle konuşacağım zaman onun vücuduna dokunuyorum, onun ellerini kullanıyorum. Engellilerin hayatını kolaylaştıracak çalışmalar yapmak istiyorum."

Görme engellilerle ilgili çok fazla proje yapılıyor ama işitme engellilerle ilgili durumun farklı olduğunu dile getiren Karaağra, "Yavaş yavaş farkındalık kazanıldı ama 1-2 senedir var." dedi.

Karaağra, okulda "Engelsiz Gelişim Kulübü" kurduklarını belirterek, "İlk sene ücretsiz olarak 80 kişiye işaret dili dersi verdim. Çok fazla sohbet etmek için olmasa da en azından gündelik hayatta karşılaştığınız işitme engellinin sorununu çözecek kadar işaret dili bilmek gerektiğini düşünüyorum." diye konuştu.

Turkcell Diyalog Müzesi'ne de işaret dili tercümanı olarak görev yaptığını aktaran Karaağra, işitme engelli rehber ile ziyaretçiler arasında iletişimi sağladığını anlattı.

Ailesinin Balıkesir'in Edremit ilçesinde olması nedeniyle teknolojinin avantajlarını kullanarak iletişim kurduklarını dile getiren Karaağra, "Babamla görüntülü konuşuyoruz. Anneme de babam aktarıyor. Annemle hasret gideremiyoruz." ifadelerini kullandı.

AA

Kaynak:Haber Kaynağı

Önceki ve Sonraki Haberler