Zeki Oğuz Çeki köyünü yazdı
Memleket Gazetesi Köşe Yazarı Zeki Oğuz Çeki köyü'nü yazdı.
ÇEKİ KÖYÜNDEN
Bursa ve çevresi karakeçili yörüklerinin yoğun olarak yaşadıkları bölgelerimizden biri. Benim toros yaylalarında sarıkeçilileri çektiğim gibi Büşra Ekim de yıllardır o yöredeki karakeçilileri özellikle de Çeki köyünü çekiyordu. Bir yörük şenliğinde Büşra ya önerdim karakeçililerle sarıkeçilileri bir fotoğraf sergisiyle Konya da buluşturalım, diye. Büşra önerimi kabul edince 22 eylülde İl Halk Kütüphanesinde açmıştık sergiyi. Sanırım sarıkeçililerle karakeçilileri Selçuk Üniversitesinde ve Karaman da buluşturmaya devam edeceğiz. Hal böyle olunca Bursa Çeki köyünü Büşra Ekim in kaleminden öğrenin istedim.
ÇEKİ KÖYÜ
Büşra Ekim
Osmanlı’ya başkentlik eden, tarihi ve doğasıyla öne çıkan şehirlerimizden Bursa, günümüzde altmış kadar yörük köyüne sahiptir.
Bu köyler, çeşitli ilçelere yayılmış olup, özellikle dağ ilçelerinde halen özünü kaybetmemiş yörük köyleri bulunmaktadır.
Yörük Kültürü ile ilgili çalışmalarıma Ramazan KIVRAK hocamız ile YÖRÜK OBALARIMIZ tv çekimleri ile devam ederken; programda Bursa Yörüklerine yer vermeye karar verdik.
Bursa Yörük Köylerini araştırıp; iki köyü belirledik. Dağ ilçelerimizden Orhaneli’ye bağlı Çeki Köyü ve Keles’e bağlı Belenören Köyü.
Çeki Köyüne ilk gidişim de bu sebeple oldu. Köy sakinleri sıcacık, özünü yitirmemiş, Yörüklüklerini halen yaşayan, temiz Anadolu insanları... Gerek köye has yemekler, gerek muhafaza edilen eski alet-edavat gerekse yörüklük adına yaşatılan pek çok değer görülmeye değerdi. Hemen evlerinin önünde bizlere mini bir yörük müzesi açan yaşlı bir çift; kültürümüzü hala dimdik ayakta tutmaya çalışanlar var dedirtiyordu insana. Öyle dolu dolu bir gün yaşadık ki; bir günde kaynaştığımız Çekililerden ayrılmak zor oldu.
Çeki-der, köyün kültürel değerlerini yaşatma amaçlı kurulan derneğiydi. Daha önce de tv çekimleri yapılmıştı köyde. Sekiz yıldır da Yörük Şöleni yapılıyormuş. 26 Mayıs 2013 tarihinde yapılacak olan 9. Yörük Şöleni için de hazırlıklar başlamış durumda. Bir köyde olabilecekleri fazlasıyla görmüştük yani Çeki’de.
Çeki-Der Başkan Vekili Süleyman Ertaş’ın anlatımıyla; 1851 yılına kadar yazları Domaniç tevlez yaylasında, kışları ise şimdiki yerleşim yerinde geçiren Alabaşoğlu ve Osmanoğulları (balla) sülalesi olmak üzere iki sülale üç çadırla kuruluşu başlamış ve akabinde Esseoğlu, Bulgurcu ve Katrancı sülalesi olmak üzere beş Karakeçili Yörük aşireti 1851 yılında Bursa Kadısı (Valisi) Ahmet Vefik Paşa nın Ferman çıkarması ile Orhaneli nin en yüksek dağları olan Yağbeleni (1731 m.) Yel değirmeni (1304 m.) ve Koruca ardıç (1093 m.) arasındaki ;Orhaneli’den Harmancık istikametine 28 Km. uzaklıktaki bölgeye iskan edilmiştir. Köyün İlk vanisi (Muhtarı ) Balla sülalesinde İbram Kahya (İbrahim Bayram) dır. Daha sonra Bozdağlı sülalesinin Ödemiş Bozdağdan, Kabaklar sülalesinin ise Domaniç Aksekiden gelmesi ile yedi sülale olmuştur. İskan dan önce kıl çuldan yapılma kara çadırlarda yaşarken; iskandan sonra Cumhuriyetin ilanına kadar uzun ağaçlardan yapılma çantı ev denilen evlerde yaşamışlardır. Bu süre içinde geçim kaynakları yüzde seksen hayvancılıktır. Çeki adını ise nereden aldığına dair kesin bir bilgi yoktur. Tahminen her baharda Domaniç’e göç ettiklerinde komşu köyler tarafından; “yine çekildiler gittiler” sözü söylene söylene çıktığı tahmin ediliyor.
Kurtuluş savaşı sırasında resmi kayıtlara göre 13 adet Çanakkale de, diğer cephelerde de künyesi çıkmamakla birlikte 18 civarında şehit vermiştir. Birinci Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı esnasında Çeki Köyünde sadece kadınlar,11, 12 yaşlarında erkek çocuklar ve 60 yaş üzeri yaşlı erkekler kalmış; tüm ülkede olduğu gibi Çeki Köyünde de zor yıllar başlamış… Ta ki 1950 – 1955 yıllarına kadar.. Bu tarihler arasında hayvancılık ağırlıklı olmak üzere tarım ve hayvancılıkla geçinen Çeki Köylüleri; 1955 yıllarında madenlerin açılması ile maden ocaklarında da çalışmaya başlamışlardır. 1970 li yıllarına kadar böyle devam etmiştir. 1970 yılında 75-80 hane olan Çeki köyü bu tarih’den itibaren hızla göç verip bugün 30 hane’ye kadar düşmüş olup,1970 yılında bu yana sadece 3-5 hane emekli olup köyü geri dönmüştür.Şu anda köyde yaşayan hane sahiplerinin yüzde 98 emekli olup,köy nüfusu 85 kişidir, bu nüfus yaz aylarında yüzde elli artmaktadır.Şuanda köye dönüş için girişimler vardır.
Televizyon çekimimizin ardından köylüler ile ilişkilerimiz güçlenerek devam etti. Kültürel anlamda öylesine büyük zenginliklere sahiptiler ki; Çeki Köyü ile daha başka etkinlikler yapma düşüncesi belirdi zihnimde.
Köyün Bursa'da gerçekleşen bir etkinliğinde bu düşüncelerimi kendilerine açıkladım. Üç proje gelişmişti kafamda.. Birincisi: Köyün Fotoğraf Sergisi, İkincisi: Köyde Bir Yörük Müzesi, Üçüncüsü ise Köyün Kitabını yazmaktı.
Kültürel etkinliklere öylesine ilgiliydiler ki; hepsini beğeni ile karşılayıp, destek olacaklarını belirttiler.
İlk düşüncemizi hayata geçirmek için bir hafta sonu köye gittik, fotoğraflar çektik ve Çeki Köyü fotoğraf sergisini ilk kez 20 Mayıs günü, Çeki Köyü 8. Geleneksel Karakeçili Yörük Şöleni'nde açtık. Daha sonra Bursa'da bir sanat galerisinde açtığımız sergimiz, yerel ve ulusal basının dikkatini çekti.
Çeki Köyü adını yavaş yavaş dışa doğru duyurmaya başlıyordu... Derken; Konya'lı fotoğraf sanatçısı Zeki Oğuz'un davetiyle, Sarıkeçililer ve Karakeçililer buluşması adına Çeki Köyü Fotoğraf sergisini Konya'da açtık. Zeki Oğuz Sarıkeçili göçerlerin ben ise Karakeçili Çeki Köyü'nün fotoğrafları ile etkinliğe katıldım. Etkinliğe katılan Çeki Köyü Dernek Başkanı (o zaman ki) Süleyman Ertaş ile Konya Yörük Dernekleri arasında da ileriye dönük dostlukların temeli atıldı. Böylece Çeki Köyünü artık Konya'lı yörükler de tanıyordu...
Şimdi de müze için hazırlanıyoruz ve ardından kitap çalışmamız gelecek... Müze düşüncemizdeki amaç; köyde var olan eski alet - edavatları çürüyüp yok olmak yerine, gelecek nesillere aktarma amaçlı korumak ve bir arada toplamak. Kitaptaki amacımız ise; köyün tarihi, gelenek - görenekleri, türküleri, ninnileri, manileri, yemekleri vs. ve köyün soyağacı ile gelecek nesillere bir kültürü aktarmak.
"Bir milletin temeli kültürdür." demiş Atamız Mustafa Kemal Atatürk. Ve 1915'lerde bizleri topla tüfekle yıkamayan düşman; "Sizleri ileride kültürünüzü yok ederek ele geçireceğiz" demiştir. Bizler bu farkındalıkla değerlerimize sahip çıkmaya daima devam edeceğiz.
Çeki Köyü de öz kültürüne sahip çıkma adına çok önemli aşamalar kaydetmiş bir köy olarak benim özel ilgi alanım diyebilirim.
Köyde, anasından-nenesinden gördüğü gibi çalıp - oynayan bayanların oluşturduğu otantik bir bakır ekibi mevcut. Kıyafetlerinin tamamını atalarından gördükleri gibi kendileri dikmişler. Oyunları doğal ve ata yadigarı...
Yine erkeklerin ve gençlerin oyun ekipleri mevcut. Kendilerine has, yörelerinin müzikleriyle atadan gördükleri gibi oynuyorlar. Halk oyunları ekip başı Mehmet Aslan; “ben böyle oynamayı, babaannemden maşa ile öğrendin…” diyor.
Çeki Köyü yemekleriyle de yozlaşmamış... Bizler çekim için köye gittiğimizde, otuz çeşit kadar yemek hazırlanmıştı ve pek çoğu da orada ilk kez gördüğümüz köye has lezzetlerdi.
Çeki Köyü'nü, Söğüt'e katılanlar tanır. İki yıl Söğüt etkinliklerine katılıp, bakır ekipleriyle dikkatleri orada da üzerlerine çekmişlerdir.
Çeki Köyü, gelenekle geleceği hazırlayan bir köy olduğundan; eğitime verilen önem de büyük. Bursa dağ köyleri arasında eğitim düzeyi en yüksek köylerin başında geliyor, Çeki...
İş ve eğitim kaynaklı göç nedeniyle köydeki nüfus azalıp, köyde genç kalmasa da kimse köyünden kopmuş değil aksine bir etkinlikte ya da önemli günler de her Çeki'li köyüne, büyüklerine, ata topraklarına koşuyor.
Kültürel etkinliklerde haliyle işin başını dernekler çekiyor. Etkinlikleriyle, bir köy derneğinden çok daha önde olan Çeki Köyü Derneği, Ramazan aylarında da köydeki yaşlılara evlerinde ay boyunca yemek yedirtmiyor. Derneğin bu anlamlı projesiyle köyde Ramazan ayı boyunca tüm yaşlılar bir arada iftar yapıyorlar. Eşine az rastlanır bir yardımlaşma örneğidir bu.
Ünvanındaki "Çevre Koruma" ibaresiyle de duyarlılık anlamındaki farkını ortaya koyuyor derneğimiz.
Dernek tüzüğünün ana maddesi olan; "Yörük kültürünü yaşatmak, yozlaşmadan gelecek nesillere aktarmak..." ilkesiyle alışılmış dışına çıkıp, her alanda başarılı çalışmalara adını yazdıran köyümüzü isterim ki tüm yörük derneklerimiz ve mensupları tanısın, Karakeçili Yörük Köyü Çeki daha fazla sesini duyursun.
Hepimiz büyük bir, "Kültür Yaşatma Davasının" küçük birer ferdiyiz. İnsanlar geçicidir ancak kültür geçmişten gelip, geleceğe uzanan köklü bir yaşanmışlıktır. Bize düşen onu yaşatmak ve geleceğe aktarmak.
Dernek Başkan Vekili Süleyman Ertaş’ın deyimiyle; “Köyler geçmişin doğal müzesidir…”
Özümüzle geleceğe daima sağlam adımlarla...