Usandım

                                               Yüzü dost,özü düşmandan usandım..

                                               Dili mümin kalbi şeytandan usandım..

                                               Dostum herkesin kahrı çekilir amma!..

                                               Ben davasız Müslüman’dan usandım.

 

            Bugünkü yazımı gene felsefi anlamlı, yani damar türü yazmak geldi içimden. Daha doğrusu son günlerde ki yaşanılan onca güzel şeyin yanı sıra, beni kahreden ve sinir eden gelişmeleri de ve içime atmaktan daral geldi desem yeridir. Bizleri ilgilendiren ve yaşanılan güzellikleri önceki yazılarımın yanı sıra ve gerek gazetemizde ve gerekse web sitemizde sizlerle paylaşıyoruz. Ancak benim hep içime attığım ve elimde somut delil olabilecek resmi ve belgesi olamayan, fakat yüzde yüz bir gerçek olarak, hemen hepimizin çok iyi bildiği bazı olayları bir türlü fırsat bulup yazamıyordum. Nasip bugüneymiş. Gerçi sırf bu tür yazıları yüzünden dışlanan birçok yazarımızın olduğunu da iyi biliyorum.

 

            Neyse bu giriş kısmını fazla uzatmadan konuya girecek olursak; şunu her zaman olduğu gibi gene peşinen söyleyeyim de kalkıp bana “Yarası olmadığını iddia ederek, gocunanlar” kafa tutmaya ve kendini ispatlamaya kalmasın. İstisnalar kuralları bozmaz, bunu da kimse unutmasın.- Kardeşim nedir bu bizim toplum olarak, şu doktor ve avukat milletinden çektiğimiz?... Bakın şunu da hemen belirteyim ki şahsımın Hikmet Peker olarak bu yaşıma kadar ne bir Doktor nede bir Avukat milletine direkt olarak işim düşmedi, inşallah düşmeden de ölür giderim diye dua ediyorum. Düşmanımsa bile Allah kimsenin yolunu; günümüzün doktorları ve avukatlarına düşürmesin. Amin..

 

            Evet şimdi diyeceksiniz ki; ya gardaş hangi meslek kaldı ki, bozulmayan?.. Senin mensubu olduğun basın mı, muhasebeciler mi, esnaf mı, memur mu, öğretmenler mi hatta imamlar mı “gerçek manada dürüst” ve görevini yaparken karşısındaki insanlara insan olarak değer veren!.. Hangi meslek gurubunun çoğunluk mensupları; iştigal ettikleri konularda tek derdi para olmayan?.. Ve o paraya ulaşmak için türlü mesleki yalan, dolan ve hile ile kapısına düşen insanları yolunacak kaz gözüyle görmeyen kaç meslek gurubu kaldı söyle?.. diyebilirsin ve kendinizce haklısınız da sayılabilirsiniz. Ama şunu da çok iyi biliyoruz ki; ne inancımız nede törelerimiz ve geleneklerimizle bugüne taşıdığımız Türk-İslam ahlakına göre; doğru olan bu değil. 

 

            Bu iki meslek gurubu diğerlerinden biraz daha farklı kılan; iştigal konusu olarak daha hayati özellik taşımakta olması önemine binaen insanların bu hassasiyetlerinin rant’a dönüştürülmesi daha mümkün olması gerçeği yatıyor. Mesela; adam zaten yeşil kartlı olarak, maddi gücünün zayıf olduğu tescilli, fakat eline düştüğünüz doktor, ya da avukat denilen sözde, toplumun "elit meslek" sahipleri; bence asla ve asla diplomalarını alırken ettikleri “Kutsal Yemin”lerine sadık kalmıyorlar. Mesleklerine olduğu kadar insanlığa hakaret ederek, gariban insanımızdan bile para koparmak, başaramayacaksa ilgi göstermemek yolunu izlediklerini... hemen hepimizin çok iyi biliyoruz.

            Bu konuyu bire bir konuşup, tartışmaya açtığım zaman bu meslek grubu mensuplarından aldığım cevap ise hep aynı: “Evet haklısın dediğin türden meslektaşlarımız var, ama ben asla dediğin türden değilim.. ayrıca bu tür insanlar hangi meslekte bu yok ki?..” gibi özrü kabahatinden büyük klasik söylemler. Yahu kardeşim sizin aldığınız maaş ve kazanç kimde varki, kimi kendinize örnek alıyorsunuz?... Kaldı ki yanlış olduğunu sözde kabul ettiğiniz şeyi; sen hangi mantıkla kendine mazeret yapıyorsun. "Hiçbir yanlış, başka bir yanlışa örnek ve mazeret olur mu?" Bu tür istismarları sen yapmıyorsun, şu yapmıyor, o yapmıyor da; tüm bu birebir yaşadıklarımız hayal mi?.. ve bizler size yalan, iftira mı atıyoruz yani?  Haa şunu diyorsanız orası başka.. “Bu millet keriz ve buna layık, bizde gereğini yapıyoruz…” Bu eylem olarak uyguladığınız gerçeği, sözle itiraf edemeyecek kadar yüreksiz olan sizleri içerisinden çıkaran bu toplum: yani sizlerin aileleri, öğretmenleriniz demek ki sizlere bu altyapıyı yüklemiş ki; sizler şuan bu seviyede, daha doğrusu seviyesiz bir durumdasınız? (Tabiî ki istisnaların olacağı genel ortalamadan bahsediyorum)

            Neyse şimdi fazla ileri gitmeden toplayacak olursam. Benim bu yazıma sebep; son günlerde yaşadığım birkaç olaydan çıkardığım sonuç bu. İnanın sırf yolu bana düşen, gariban ve kimsesiz insanlarımızdan bazılarının beni adam bilip, destek umanların, dertlerine derman olmak için mecburen bulaştığım bu meslek gurubu insanlarıyla yaşadığım olaylar ve seviyesizliklere şahit olmamdır.

Günümüzde bu tür olayların çokça yaşandığını hepimiz pekâlâ biliyor ve sıkça yaşıyoruz. Ve hatta artık tepki göstermez olduk. Yani nerdeyse toplum olarak kabullenir hale gelmek üzereyiz, farkında olmadan. İşte benim isyanım tam bu noktada. Tamam, haydi o insanlar kendilerine yakıştırıp bizleri sömürmeyi kafaya koymuş ve gereğini yapıyor da, peki bizlerdeki bu suskunluk ve kabulleniş daha nereye kadar?..”

            Bu gün sana yarın bana ve bu hızla gidersek, yakında kardeş kardeşi sömürecek hale gelmek üzereyiz haberiniz ola... Şimdi bu yazıyı okuyan hiç kimse kalkıp bana laf yetiştirme ve hedef saptırma kelime oyunlarına girmesin. Herkes birazcık iman ve vicdan sahibi olduğunu iddia ediyorsa; kendi iç muhasebesini yapsın. Sonuç ta gocunacak bir şeyi olamayanlara Allah selamet versin, öbür türlü karnesinde kırık notu olanlar ise, türlü mazeretlere sığınıp, bana saldıracağına nefsine saldırsın ve onu körelmeyi denesin. Bu husus kendim içinde geçerli ve sıkça bu muhakememi yapan biriyim. Sonuç; söyleyene takılma, söylene bak…

 

ADAM GİBİ****************

 Kula kulluk, Yaradana isyandır.

 *********HİKMETLİ SÖZLER

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum