Doç. Dr. Murat Kayacan

Doç. Dr. Murat Kayacan

Ufuk Turu - II

Konya’daki Sivil Toplum Örgütleri (STÖ) Alanya’da bu yıl ikincisi yapılan “Ufuk Turu” isimli bir dizi seminer için bir araya geldi. Organizasyon gayet başarılıydı. Bu bağlamda başta Mazlum-Der temsilcisi Adem Seleş olmak üzere tüm icra heyetine teşekkür etmek gerekir. İki gün boyunca yaklaşık 10 program oldu. STÖ temsilcileri oradan oraya koşuştururcasına seminerleri dinlediler. Kendi adıma çok faydalandığımı ifade etmeliyim.Programın en sempatik konuşmacısı, mihmandarlığını Ahmet Sorgun’un yaptığı, Sabahattin Zaim idi. Konuşmasını ve diğer konuşmacıların sözleri üzerine yaptığı değerlendirmeleri neredeyse herkes pür dikkat dinledi.Diğer bir konuşmacı İhsan Dağı, Alev Erkilet’in emperyalizme karşı dikkatli olunması gerektiği yolundaki yorumlarını “fantezi” olarak yorumladı. Daha sonra kendisine neyi kastettiği sorulduğunda, Türkiye’nin sömürge olmamasını kastettiğini, yoksa Irak ve Afganistan işgallerini onaylamadığını söyledi. Küreselleşmenin faziletlerinden bahseden Dağı, bu sayede bireyin devlete karşı güçlendiğini ifade etti. Ancak o da bu durumda, savaş çıkartan, hükümet deviren “çok uluslu şirketlere” karşı bireyi kimin koruyacağına dair bir çözümü getiremedi.Alev Erkilet hanım son konuşmacıydı. Konuşmasında sivil toplum kavramının o kadar da masumane olmadığını vurgulayarak kendi kavramlarımızı kullanmamız gerektiği söyledi. Bu anlamda, önceki programlarla karşılaştırıldığında dinleyenlerin çoğunu şok ettiğini rahatlıkla söyleyebilirim. Zira İslamî kesimde yapılanlarla, “referans” arasındaki ilişki üzerine kafa yorma konusunda genel bir zaaf söz konusu. Erkilet’in hassasiyetine bigâne kalmak mümkün değil.Ufuk Turu 2’nin sonuç bildirgesinde, küreselleşme sürecinin devam etmekte olduğu, bu süreçten en fazla egemenlik konusunun etkilendiği ifade edildi. Egemenliğin elden gittiğine ilişkin söylemin aslında egemenliği, asıl sahibi olan halka vermek istemeyenlere hizmet ettiği vurgulandı. Bireyle devlet arasında ara kurum olan sivil toplum kuruluşlarının dış politikanın oluşturulmasında da etkin bir rol oynayarak, ülkelerin kalkınmasının yanında dışa açılıma ve temel hak ve özgürlüklerin gelişmesine katkıda bulunabileceğine dikkat çekildi. Ayrıca, sivil toplum kuruluşlarının ulusal iktidarların payandası olmadıkları gibi, küresel güçlerin de Truva atı olmayacakları ifade edildi. Görüldüğü gibi sonuç bildirgesi neredeyse programların muhtevasını özetleyen bir metin niteliğindeydi. Halbuki sonuç bildirgesinde en azından Konya’nın ve Türkiye’nin gündemini belirleyecek ifadeler olmalıydı. Sözgelimi, hükümetin AHİM’deki Leyla Şahin davasında özgürlükleri kısıtlayıcı bir tavır alması kesinlikle 56 sivil toplum örgütünün görüşü olarak eleştirilmeliydi. Dikkatlerden kaçmayan bir konu da genel itibarıyla konu dış politika olmasına rağmen konuşmacıların -İbrahim Karagül hariç- Büyük Orta Doğu Projesi’ne (BOP) dair tenkitlerde bulunmayışıydı. ABD, ST֒ler aracılığıyla İslâm dünyasında “meşruluk” arayışına girdiğini ilan ettiği bir dönemde, Konyalı ST֒lerin sonuç bildirgesine şöyle bir cümle eklemeleri bence hiç de fena olmazdı: “Vakıf ve derneklerin BOP çerçevesinde bir araya gelip bu tür toplantılar düzenlediklerinin tartışıldığı bir ortamda, ST֒lerin dış politikaları etkilemesi ve yönlendirmesinin vurgulandığı Ufuk Turu 2’nin kamuoyunu olumlu bir şekilde etkilemesi için bu işgal projesinden beri olduğumuzu vurgulamamız tevhid, adalet ve özgürlük mücadelemizin bir gereğidir. Bu bağlamda BOP’a karşı mazlum hakların yanında olduğumuzu bildiririz.”

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.