Üç çeyrek asırlık bir öykü

Bu gün 28 Aralık 2016 Çarşamba. Yılın son yazısını sunuyorum. Üç çeyrek asır öncesi Türkiye genelinde ve Konya da yaşanan kış şartlarındaki hayatı belleklerimizdeki kayıtlara göre hatırlatmaya çalışacağım.

       Yıl Aralık 1944. Yani 72 yıl önce bir ikindi vakti Konya da da ilk kar yağmaya başladı. Ben o günleri yirmi iki yaşımda idim yaşadım. Kar yağışı tam otuz iki saat devamlı lapa lapa yamış ve yer gök bembeyaz yumak halinde manzara vermiştir.

        Kar kalınlığı yetmiş santim şehir içinde dağları siz düşünün. Şehir bir iki gün içinde bu afat haline hazırlıksız yakalanmıştır. Bu ani yağıştan oluşan bu kar yükünü çekemeyen çarşı esnafının dükkânları üstündeki bütün saçaklar daha o gece bu kar ağırlığını çekemediği için gece yarısı çökmüş ve her taraf dümdüz olmuştur.

      Sıra ile Sarraflar Caddesi, sağlı sollu sokaklar, kunduracı esnafının bulunduğu ara sokaklar, Mevlana caddesi ve ara sokaklar, kapalı çarsı ve Tevfikiye Caddesi çok zarar görmüştür.

      Zaten Arnavut kaldırımı ile yazı kışı geçiren ana caddeler ve sokaklar da kar yağışından nasibini almıştır.  Otuz beş derecenin üstündeki soğuklar nedeni ile sokak ve evlerdeki su saatleri de donduğu için patlamış kullanılamaz hale geldiğinden Vatandaş çareyi evlerinin bahçesindeki kuyulardan temin etmiştir.

       İşin en zor tarafı o tarihlerde Konya da evlerin çatı değil toprak olan damları Kar kalınlığından zarar görmemesi için damlara adamlar çıkartarak kar küreği ile karları kürütmüş, yerlere sokaklara atılan karlar yolları kapatmış olduğundan çok eve kar üstünde girilip çıkılmıştır. Halk arasında halka dağ tabir edilen civar köylerle temas tamamen kesilmiştir.

       Beyşehir gölü ve diğer göller donduğundan kanatlı kuşlar açlık tehlikesi ile kıvranmaya başladıklarından dolayı devletin ilgili birimleri o günkü imkânlarla seferber olmuş onları yemlemenin yolunu bulmuşlardır.

       Dağlardaki vahşi hayvanat açlık dolayısı ile şehirlere kadar indiklerinden vatandaş korkulu anlar yaşamıştır. Kışın getirdiği bütün bu zorluklara rağmen hayat gelenekteki alışkanlıklarındaki maharetlerinden dolayı kolay atlatılmıştır. Yaz aylarındaki soğuklar çökmeden yapılan gıda hazırlığı oturdukları evlerin altındaki örtme dedikleri depoya yerleştirilen bu gıdalar bahar aylarına kadar geçimlerini sağlamıştır. Yapılan etlikler, kurutulan sebzeler. Küplerle yağ yoğurt ve pekmez stokları bunlardan bir kaçıdır.

       Halen o günleri bilen ve yaşayan onbinlerce insanımız var hayatta. Bu günlere de adapte olmuş durumdayız. Fakat o günlerimizi de arattıran bazı faktörler var belleğimizde. Yediğimiz içtiğimiz şeylerin bir tadı tuzu lezzeti vardı. Hormon nedir bilmezdik. Avuçlar dolusu ilaç kullanmazdık. Zina ender görülen bir suç idi. Hırsızlık soysuzluk vardı fakat bu kadar değildi.

       Nankörlük yapmayalım. Bu günlerimize de şükürler olsun. Seçimle iş başına gelmiş saygın bir iktidarın çatısı altında Cumhuriyet tarihimizin en güzel günlerini yaşıyoruz. Dış güçlerin entrikaları karşısında onlara boyun eğmeyen bir iktidarın mensuplarıyız.

        Ata yadigârı bu vatan ah ne güzel vatan.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum