"Türkiye karbon yoğun ekonomiye doğru ilerliyor"

"Türkiye karbon yoğun ekonomiye doğru ilerliyor"

Sürdürülebilir Üretim ve Tüketim Derneği Çevre ve İklim Değişikliği Kurulu Başkanı Aydemir:"Türkiye elektrik üretimi kaynaklı sera gazı emisyonlarını azaltma konusunda yol ayrımında ve önlem alınmazsa Türkiye'nin karbon yoğun bir ekonomiye doğru ilerlemek

ANKARA (AA) - YILDIZ NEVİN GÜNDOĞMUŞ - Sürdürülebilir Üretim ve Tüketim Derneği Çevre ve İklim Değişikliği Kurulu Başkanı Gamze Çelikyılmaz Aydemir, Türkiye'nin karbon yoğun bir ekonomiye doğru ilerlediği uyarısında bulunarak, "Emisyonların azalması için elektriğin, ithal doğal gaz ve verimsiz kömür yerine rüzgar ve güneş gibi yenilenebilir enerji kaynaklarından üretilmesi gerekiyor." dedi.

Aydemir, AA muhabirine yaptığı açıklamada Türkiye'nin 2013 yılı toplam sera gazı emisyonunun 459,1 milyon ton karbondioksit eşdeğeri olduğunu belirtti.

Türkiye'nin 1990 yılından bu yana emisyonlarını iki katından fazla arttırdığını ifade eden Aydemir, "Ayrıca Türkiye elektrik üretimi kaynaklı sera gazı emisyonlarını azaltma konusunda yol ayrımında ve önlem alınmazsa Türkiye'nin karbon yoğun bir ekonomiye doğru ilerlemekte olduğu gözleniyor." diye konuştu.

Türkiye'nin bu emisyonla dünya üzerinde 2013 yılında gerçekleşmiş emisyonların yüzde 9,4'üne sebep olduğunu anlatan Aydemir, toplam sera gazı emisyonları açısından dünya sıralamasında ilk 20 ülke arasında yer aldığını ifade etti.

Türkiye'nin kişi başına düşen sera gazı emisyonunun ise 6,04 ton karbondioksit eşdeğeri olduğuna da dikkati çeken Aydemir, bu rakamın dünyadaki kişi başı 4,88 ton olan karbondioksit eşdeğerinin üzerinde seyrettiğini belirtti.

Aydemir, Türkiye'nin sebep olduğu emisyonların en çok enerji, sanayi, ulaştırma, konut sektörlerinde, enerji kaynağı olarak doğal gaz, kömür, petrol ve türevleri gibi fosil yakıtların kullanılmasından dolayı meydana geldiğini söyledi.

Emisyonlardaki artışın nedenleri arasında kişi başına düşen milli gelirin artması ve yeni teknolojilerin daha ucuz ve ulaşılabilir olmasının da bulunduğunu ifade eden Aydemir, şöyle devam etti:

"Artan binek araç ve konut sayısı, elektrikli cihaz kullanımının yaygınlaşması gibi değişen tüketim alışkanlıkları ve tüm bunlardan dolayı artan enerji ihtiyacının yine fosil yakıtlarla karşılanması politikasından kaynaklanıyor. Tüm bu emisyonların azalması için elektriğin ithal doğalgaz ve verimsiz kömür yerine rüzgar ve güneş gibi yenilenebilir enerji kaynaklarından üretilmesi gerekiyor. Bunun yanında gereksiz enerji kaybını önlemek için enerji verimliliğini arttırmak, örneğin evlere ısı yalıtımı yaptırmak, sanayide verimli teknolojiler kullanmak ve özel araç kullanmak yerine toplu taşımaya yönelmek gerekir. Tüm bu önlemler sadece sera gazı emisyonlarını ülkece azaltmamızı değil, aynı zamanda enerjiden tasarruf ederek giderlerimizin azalmasını ve enerjide dışa bağımlılığımızın azalmasını sağlayacak."

- "Küresel sıcaklık artışı 2 derecenin altında tutulamayacak"

Paris'te Aralık 2015'te gerçekleşen 21. Taraflar Konferansı'ndaki (COP21) Paris Anlaşması'nda yerkürenin sıcaklık artışını 2 derecenin altında tutmayı amaçlayan hükümlerin yer aldığını hatırlatan Aydemir, Türkiye'nin 2020-2030 yükümlülük dönemine ait "Kesin Katkılar için Ulusal Niyet Beyanı"na (INDC) göre 2030 yılında ulaşılacak sera gazı salınımını yüzde 21 azaltmasının hedeflediğini anlattı.

Yapılan çalışmalar, tarafların verdikleri INDC'lerdeki sayısal vaatler ve tedbirlerin tümünün gerçekleşmesi halinde bile küresel sıcaklık artışının 2 derecenin altında tutulamayacağı sonucunun ortaya çıktığını kaydeden Aydemir, "Bu da tüm tarafların ileriki dönemde 2 derece hedefine ulaşılması konusunda, ulusal beyanlarında revizyona giderek daha kararlı azaltım hedefi beyan etmelerini gerekebileceği sonucunu ortaya çıkarıyor. Bu kapsamda Türkiye'den de ilerleyen dönemde daha kararlı emisyon azaltım hedefleri beklenmesi olasılık dahilindedir." ifadelerini kullandı.

Elektrik üretiminin, Türkiye'de sera gazı emisyonlarına en büyük katkıyı yapan sektörlerden biri olduğuna işaret eden Aydemir, "Maalesef Türkiye elektrik üretiminin yüzde 70'ini doğal gaz ve kömür gibi fosil yakıtların yakıldığı termik santrallerde gerçekleştirmektedir." dedi.

Pek çok gelişmiş ülkenin enerji üretimi kaynaklı sera gazı emisyon artışı, yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği yatırımları sayesinde, son yıllarda gerçekleştirdikleri ekonomik büyümenin altında kaldığını anlatan Aydemir, Avrupa Birliği'nin de 2050 yılına kadar elektrik üretimi kaynaklı sera gazı emisyonlarını ortadan kaldırma hedefi doğrultusunda kömürle çalışan termik santrallerini teker teker kapattığını söyledi.

Aydemir, uzmanların mevcut enerji yatırımı politikalarıyla Türkiye'nin düşük karbonlu ekonomiye geçme fırsatını kaçırmak üzere olabileceği yönünde ortak fikir beyan ettiklerini aktararak, şöyle konuştu:

"Özellikle Türkiye'nin toplam emisyonlarının yüzde 25'inin elektrik üretiminden kaynaklandığı göz önüne alındığında ileriki dönemde artarak devam edecek olan enerji yatırımlarının ne yönde olacağı önem kazanıyor. Unutulmamalıdır ki yapılan fosil yakıt tüketen termik enerji santralleri, ömürleri dolup da kapatılana kadar ülkenin gelecek 40-50 yılının ekonomisini ve enerji arzını doğrudan etkiliyor. Bu da demektir ki bugün yapılacak fosil yakıtlı termik santraller 2050'li yıllara kadar Türk ekonomisinin yüksek sera gazı emisyonuna dayalı olmasına sebep olacak. Tüm bu nedenlerden dolayı Türkiye'nin bu kritik dönemde alacağı yenilenebilir enerji ve enerji verimliliğine yönelme kararı, Türkiye'nin sadece enerji arz güvenliği ve enerji ekonomisinde dışa bağımlılıktan kurtulması değil, aynı zamanda iklim değişikliği konusunda uluslarası yükümlülüklerini de yerine getirmesi açısından önem taşıyor."

AA

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :