Süreç başladı ancak soru işaretleri kafalarda...

Türkiye. kırk yıllık sevdasında yeni bir döneme girdi. 3 Ekim tarihinde AB ile müzakere sürecinin başlamasıyla birlikte Türkiye için bundan sonra yeni bir dönem başladı.1959 yılında Demokrat partiyle başlayan süreç, bir çok hükümet ve bir çok parlamentoda konu oldu. Menderesten Özal’a bu günlere gelinmesinde bir çok siyasetçinin hiç kuşkusuz emeği ve rolü var. 3 Ekim’in yaklaştığı günlerde her iki taraf içinde gerilimlerin yaşandığı, hatta kopma noktalarına gelindiği AB süreci ile birlikte ülkemizde demokratikleşme hız kazanacak. Bu süreçle birlikte, ülkeye dış yatırımlar gelecek ve beraberinde zenginlik, refah ve kalkınma yaşanacak.AB müzakere süreci herkesin bildiği gibi uzun bir döneme yayılacak. Bu dönem 15 yıldan aşağı da olmayacak. Bu zaman zarfında gerek ülke ve gerekse dünya siyaset konjönktüründe bir takım değişimler olacak, yeni yeni isimler, yeni parlamentolar ve yeni anlayışlar siyasetteki rollerini alacaklar ve her değişim de Türkiye 3 Ekimin son 72 saatini defalarca yaşayacak. Bu yol uzun, meşakkatli ve zor bir süreç.Ümit ediyoruz ki, ülkemiz bu süreçten karlı çıksın.Çerçeve belgesi sunulmadan önce ilişkileri kopma noktalarına getiren 1, 2, 5 ve 8. maddeler Türkiye için önemli nüansları teşkil ediyordu. Çerçeve metnini elimize aldığımızdan itibaren başka bir deyişle müzakere sürecine başlama kararının verildiği andan itibaren iktidar, sonucu kamuoyuna “büyük başarı olarak” lanse ederken muhalefet partileri “Türkiye’nin geleceğine yönelik tedirginliklerini vurgulayan açıklamalarda” bulundular.Eylül ayı sonlarına gelindiğinde kamuoyunu çok meşgul eden satır başlıkları vardı. Bunlar hatırlayacağınız gibi sözde Ermeni soykırım meselesinin kabulü, Kıbrıs, Rum uçak ve gemilerine geçiş hakkı, Rum mallarına serbest dolaşım hakkı, patriği ekümenik olarak kabul etme, Heybeliada Ruhban okulunun açılması, Fırat ve Dicle’nin özerk bir komisyon tarafından yönetilmesi, terörist başı Öcalan başta olmak üzere PKK suçlarının affı ve kurmayı düşledikleri Kürt devletine zemin hazırlanması.Şimdilik rafa kalkmış gibi görünen bu konular, 3 Ekim’in sarhoşluğu ya da sevinci kamuoyunun üzerinde kalkınca tekrar gündeme gelecek. Bununla beraber yaşanacak yapısal değişimlerde ilerleyen günlerde gündemi dolduracak. Yapılacak olan yapısal değişimlerde de gündemi en çok meşgul edecek belki de en çok zorlanılacak sektör tarım sektörü. Tarım ülkesi olan Türkiye’de 25 milyonu geçgin çiftçi nüfusuyla çok zor günler yaşanılacak.İlerleyen günlerde yaşanılacak zor bir süreç var ama gelinen noktada denilecek en güzel şey bir deyimde saklı “her ne olmuşsa onda bir hayır var, her ne olmamışsa onda bir hayır var”

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.