Şu Gonya’nın zenginine dirim!

Ağşama gadar bel sallamakdan mandal yapmakdan adamın anası ağlardı. Şu puşdayı bitiriyim didi mi adam gari yarıda bırakıvırmazıdı. Eve vardı mı lök gibi oturagalırdı. Ağşama oturak oldu mu yorgunnuk argınnık filan dinnemezdi Goca Gonyalı. Sen gittin mi dirsen emin ol gitmişliğim yok bi defa… Böğün oturak diyince deligannıların aklına başga şîler gelir. Yaşı yetmişin üsdünde kimi görseler “Siz esgiden avrat oynadırdınız hacâbe” diller. Şu yaşıma geldim hiç bi tarafda avrat oynattıklarını görmedim. Ova köylerinde sinide avrat oynattıklarını duydum. Ağnadıllarıdı. Gecenin bi yarısından soğna gışın uzun gecelerinde saklı gizli köy odalarında bi yandan arabaşı yudallar bi yandan da avrat oynadıllarımış.

Bu işleri bizim maallenin Höllüm Mısdafa’sı iyi bilirdi. Kimisi Sadana da dirdi. Sadanalığı filan da yoğudu amma adı ööle galmış nası galdıysa. Birinde ova köylerinden birine pasaklı bi avrat götürmüş Sadana, ertesi gün “Şu pasaklıyı ne dimeye getirdin” dî o köyün herifleri Höllüm’ün gapıya dayanmışlar. İçlerinden birinin Höllüm’ün suradına şaplağı indirişini Miyase ağnatdıydı bağa da…

Bu oturaklar aslında yasağıdı. Ben gendimi bildim bileli yasağıdı. Kötü emellerine alet idenner olmuş. Soğna soğna milleti avutmak için gızlı gaveler açılmış. Aziziye’nin Türbönü’nün etrafında hacıyı hocayı bi kenara ayır millet bu gızlı gavelerin müdavimiydi, sen ne dirsen di. En meşhuru gayıklı gaveydi, Aziziye’nin ordaki. Gaveye sokağın içinden tahda bi merdivennen çıkılırdı. Gonyanın meşhur gavecisi Akkirpiğin İsmail Ağa çalışdırırdı rametli… Soğna buraya İsdanbol’dan gızlar şarkı söölemeye filan geldi. Huzurunu gaçırdılar ağnayacağın. Adını unutdum adamın birisi bi akşam şarkı sööleyen İsdanbollu hanım gızımızın yanağına bi makas atıvırmış, yanına geldiğinde. Sen misin bunu yapan Akkirpiğin İsmail ağa durur mu, varmış adamın yanına “Ülen mesmosuz, sen kim oluyon da benim gızıma uylayon” dimiş. Arkasından okgalı bi şamar patlatmış. Herif orda uğunmuş galmış.

Deli doluydu amma esginin adamı namısına düşgünüdü.

Benim ne oturaklara ne de gızlı gavelere gitmişliğim yok amma bazen dayanamayıp oturakdan soğna arabaşına peşmaniyeye gittiğim olurudu. Accık vakıt geçince yat-geberlik gelirdi. Evin avradı sokranırdı bilmama; “Na dökülegalsınlar imi, yiye yiye yiyecek bişşi goymadılar, anam evde” dî. Hele genevir helvasına diyecek yokdu uşaklar… Yapan olsa da yisek… Tare aban gelse rametli siniye döşeyivirseydi ne gözel olurdu.

Geçennerde sultan selimin önünde aşure dağıdıllarımış. İçine iki fasulyayınan dört nohut atmışlar olmuş aşure. Amma iyi esgiden beri yoğudu. Yini yini başlayıp batır. Gonyanın zengini malını mülkünü ne dî üleşmez bilmem. Bakalım zekanı veren gaç kişi. Şööle çarşıda bazarda çadırı gursalar peşmaniye çekip genevir helvası yapsalar ya da ağşamları ne biliyim arabaşı filan dağıtsalar pek iyi olur… Allahım daha çok virsin, kimsenin malında parasında gözümüz yok amma mezara mı götürecekler dirim.

Başga bişşi dimem. Alla’smarladık…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.