Sevinç ve hüzün…

Bir varmış bir yokmuş…
İnsan hayatı gerçekten böyle bir şey… 
Çünkü hayatın bize ne getireceğini bilemiyoruz.  
Bu yüzden bir varmış bir yokmuş söylencesi  masal değil hayatın tam da gerçeği…
Biz aslında rüzgar önünde bir yaprak misaliyiz. İrademiz cüzzi mi cüzzi… 
Hükmümüz sadece kendimize geçmekte. Belki kendimize bile geçmiyor…
 “ol” emriyle yeryüzünü halk eden ve hayatımıza hükmeden külli iradenin karşısında boynumuz kıldan ince…
Nefesimizin kesildiği an, hayat pınarlarımız kuruduğu an koskoca dünyada sadece hoş bir sada bırakabilmişsek ne mutlu bizlere.
Evet hayat çok ama çok kısa…
Bir saniyenin bile çok değeri var…
Bu dünyada yapacaklarımız ömrümüzle sınırlı. 
Ve bize düşen de bu ömrü hayrın, güzelliğin, samimiyetin emrine vermek….
Samimi ve ihlaslı bir hayatın temsilcileri olmak…
Her anımızı son saniyemizmiş gibi yaşamak…
Her günümüzü son günümüz gibi yaşamak…
Çünkü bizler hayatın bize ne sürprizler hazırladığını bilemiyoruz. 
Bir yanda hayata göz açanlar, öbür yanda hayata göz yumanlar…
Bir yanda mutluluktan akan gözyaşları, öbür yanda hüzün hıçkırıkları…
Bunun en somut örneğini hafta sonu yaşadım…
Evet hayatımda ilk kez gözyaşlarım mutluluk ve hüzünden akıyordu…
İkisi iç içe geçmişti…
Kardeşim evleniyordu ve gelinimizin babası komaya girmişti…. 
Kendisini çok az görmüştüm ama iç ısıtan bir yüz ve huzurlu bir sesti Temel amca…
En son telefonda konuşmuştuk ve bu bir veda konuşmasıymış….
 Allah mekanını cennet eylesin…
Allah seni sevdiklerinle birlikte öteki alemde haşreylesin….
Evet, hayat terah ve ferahın iç içe geçtiği bir zaman huzmesi…
Bu huzmenin içinden geçerken bizler  en nurani ışıklarla gark olmayı istemeliyiz…
Bu huzmenin içinden geçerken bizler sevilen kullardan, yüzü görülesi insanlardan olmayı istemeliyiz…
Bizde huzuru bulanlar, bizde biz olanlar… ne müthiş, ne muazzam  bir mutluluktur. 
İnsanların bizden  kaçtığı, yüz çevrilesi insan olmak  ise ne hüzünlü ne ıstırap vericidir. 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar